• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.73)
joker - todd phillips
joker, başarısız bir komedyen olan arthur fleck'in hayatına odaklanıyor. toplum tarafından dışlanan bir adam olan arthur, hayatta yapayalnızdır. sürekli bir bağ kurma arayışında olan arthur, yaşamını taktığı iki maske ile geçirir. gündüzleri, geçimini sağlamak için palyaço maskesini yüzüne takan arthur, geceleri ise asla üzerinden silip atamayacağı bir maske takar. babasız büyüyen arthur’u en yakın arkadaşı olan annesi happy adıyla çağırır. bu lakap, arthur’un içindeki acıyı gizlemesine yardımcı olur. ancak maruz kaldığı zorbalıklar, onun gitgide toluma aykırı bir adam haline gelmesine neden olur. yavaş yavaş psikolojik olarak tekinsiz sulara yelken açılan arthur, bir süre sonra kendisini gotham şehri’nde suç ve kaosun içinde bulur. arthur, zamanla kendi kimliğinden uzaklaşıp joker karakterine bürünür.

kaynak: beyazperde.com


  1. son donemde izledigim en iyi filmlerden birisi. hem teknik olarak hem konu anlatimi olarak sahaneydi. oyuncu performansi acisindan da joaquin phoenix'a oscari hayirli olsun diyebilirim simdiden.

    !---- spoiler ----!

    joker'in gulme krizleri norolojik bir rahatsizlik olan tourette sendromu sanirim. gulme hastaligi(!) olarak degil de daha cok kontrol edemedigi bir tik gibiydi. annesi ile olan hastalikli iliskisi de cok guzel islenmisti. hersey gayet yerindeydi filmde gozume carpan hic bir sikinti yoktu.

    !---- spoiler ----!
  2. bugün izlediğim film. kamera joaquin phoenix'e yapışmış resmen. phoenix de hakkını vermiş şüphe götürmez şekilde. mimiklerini ve vücudunu kullanışındaki bariz yetenek, aşırıya kaçmayan, göze batmayan, gerçekçi ve enfes detaylar katmış karaktere. yanında diğer tüm oyuncular sırıtıyor, robert de niro bile. sadece bu oyunculuk gövde gösterisi uğruna izlenir film.

    ne var ki filmin bıraktığı tat, rahatsız edicilik. senaryo bariz planlı şekilde anti-kahraman arthur'a tek tek indiriyor darbeleri - hem fiziksel, hem psikolojik. nihayetinde bir kötü adamın doğuşunu izliyoruz, değil mi? geçmişinde çok kötü şeyler yaşamış olması zarureti var. öyle ki filmin özeti arthur'un başına gelen felaketler manzumesi denilebilir.

    iddia edildiği gibi filmin toplumsal bir eleştiri kaygısı yok. bir kere arthur nasıl bir dünyada yaşıyor, bunu aktarmada film çok başarısız, ya da önemli bulmuyor. görüyoruz ki bir grup insan düzenden rahatsız, nihayetinde isyan ediyor. ama kimdir bunlar, necidirler bir bilgimiz yok. filmde ismen tanıdığımız tüm karakterler normal insanlar: arthur'un iş arkadaşları, koridorun sonundaki komşu kız, vs. düzenle problemleri olsa bile sesini çıkarmadan devam eden sıradan insanlar. resmedilen karakterler içinde tek problemli insan arthur'un kendisi, ki onun problemleri de fiziki ve ruhsal. yani çürümüş düzenin sıradan bir insanı nasıl patlama noktasına getirdiğini izleyemiyoruz. bir çizgi roman kolaycılığıyla film bu arkaplanı pek soru sormadan kabullenmemizi bekliyor. böyle olunca da, müthiş yaratıcı şekilde oynanan arthur'un dönüşümü gerçeklikten uzak bir çerçeve içinde salınıyor.

    eyyorlamam bu kadar.