1. seyrettiğim en kötü tiyatro oyunu olarak tarihime geçti. uyudum, sıkıldım, bunaldım. atinalılar görse tiyatroyu yasaklardı. bi sürü insan koyunlar falan. ya da ben hiçbir şey anlamamış da olabilirim.

    !---- spoiler ----!

    hüseyin ağa’nın genç ve güzel karısı zehra, aklını sürünün çobanı olan selim’e takmıştır. ağanın kızı hatice ise selim’in tek aşkı ve gözünün tek gördüğüdür. aynı şekilde hatice de selim’e aşıktır. hüseyin ağa’nın borçlarını erteleyen ali ağa, oğlu mehmet’le birlikte yemeğe gelir. amacı hatice’yi oğlu mehmet’e istemektir. ağalık adına selim’e hayır diyemeyen hüseyin, tüm sürüye bir gün boyunca tuz yedirdikten sonra kızılırmak üzerinden su içirmeden geçirme hünerini, kızıyla evlenmesi için selim’ şart koşar. bu gerçekleşmesi imkânsız görünen istek, selim’in ve hatice’nin, aynı zamanda aşkın kaderine koyulmuş bir şerhtir. gerçekleşmesi ise selim’in hünerine kalmıştır. ancak iş, bu isteğin gerçekleşmesiyle elbette ki bitmeyecektir.

    !---- spoiler ----!
    abi
  2. sanırım ömrü hayatımda izlediğim en kötü tiyatro oyunu. 0-6 yaş için toplumsal yaşam, statüko eleştirisi bir parça nasrettin hoca'nın güldürürken düşündüren -güldürmedi, düşündürmedi- formatıyla soslanmış, son dokunuş olarak da oyunun üzerine bi'dolu koyun atılmış ve izleyiciye sunulmuş gibi. koyunlar, ah o koyunlar... bir dönem kimden haz etmesem bu oyunu tavsiye ediyordum hatta.