1. gözünü daldıran, dünyanı doldurandır şiir. öyleyse şiir kimdir, nedir? şiir sevgilinin elleridir. avucunu çevirip dudaklarına götüren de odur, kuruyup kopan da. şiir ağlayarak uyandığın rüyandır. gerçek olamayacak kadar güzel, bazen de gerçek olamayan, olmayan. kaybedilenlerdir şiir. kestiğin saçların, kuruyan dudakların, düşen gözyaşın. bu saatten sonra şiire şiir denmez, şiir gibi şiir denir.
  2. senin şiire ihtiyacın yok aşk için. yeşile dalmak, kıyıya vurmak için. bak, uzanıyorsun işte çam ağaçları altında; dalları birbirine girmiş, aradan gökyüzü görünüyor.

    ama aşkı göstermeye ihtiyacın var.

    sen dilsizsin. şiir söyler senin yerine sezeni.
    sen körsün. birkaç kelam gösteriverir sana gökteki kuş ağını.
    sen sağırsın. şiir sana onun sesinin nasıl serin su hissi yarattığını anlatır.

    her şiir yazdığımda eksilmem bundandır. kalbimden koca koca parçaları bırakıyorum satırlara. başka türlü anlatılmaz.
  3. evvel zamanda manzum hikayeler vardı. bunlar bir olay örgüsünü kafiyeli satırlar yoluyla anlatırlardı. hem yazanın teknik becerisi takdir edilir hem de kafiyeler vasıtasıyla hatırda kalıcılık sağlanırdı. çünkü bu manzum hikayeler sözel kültürün bir parçası olur dilden dile aktarılırdı. zaman içinde bu kafiyeli ve lakin düz anlatımların içine metaforlar sızmaya başladı. şiirin şiir oluşu metaforik anlatımlarla başlar. ve zamanla kafiyeler şiir için belirleyici kriter olmaktan çıkar. kısıtlayıcıdır çünkü. ve sonunda iş öyle bir noktaya varır ki üç satırlık şiirden her okuyucu kendi iç dünyasının derinliğine göre ayrı bir anlam çıkarabilir. bu nedenle ben pek sevmem şiir okumayı. iç dünyamın sığlığından olsa gerek fazla da derin anlamlar ve duygular bulamam şiirde.
  4. dilin en yetkin hali.

    insan türünün üretebileceği en yüksek değer ya da ortaya çıkarabileceği en büyük keşiftir. martin heidegger'e göre 'unutulmuş olan'ın hatırlanmasıdır. belki de eksiksiz olarak anlaşılmasının imkansız olmasının sebebi budur, 'insan'dan aşkın olmasının sebebi de.

    şiir insana karanlık bir sorumluluk yükler. bu sorumluluktan kaçma hakkı vardır ve çoğumuz bu hakkı farkında bile olmadan kullanır. bu kaçışın bir bedeli vardır elbet: eksiklik, tam olamayışlık ve nispi bir mutluluk.

    kutsal olarak kabul edilen, tanrının sözleri olduğu söylenen kitapların, şiirsel bir dille yazılmış olması ise tartışılması gereken bir soru.
  5. sosyal medya kullanıcıları arasında en büyük geyik malzemesi. o geyiğin şiirsel bakışına gurban olun. öte yandan bunu sosyal medya ile bulmuş bedeviler var abartan, siz de azalarak bitin. adama "nasılsın? " diye halini hatırını soruyorum, adam nasıl olayım işte, hayat kısa kuşlar uçuyor! diyor. içimden bukowski fırlamak istiyor "hayat kısa seni de kuşu da düzeyim" diyerek. ama edebimi muhafaza ediyorum. neyse efendim gelelim şiire. hüznün baba ocağı, hissiyatın ana kucağıdır. ve ne demiş koca şair cibran; şiir ruhun ilahisidir.

    şiiri seviniz, kelimelerden bina olan dizelere tutununuz. yalnız itidal üzere ve aklı selim bir şekilde hareket edin, ki şiir ilahisi ruhun ve şair ilahi ruhlu olabilir amma ve lâkin hayat bir düzyazı ve ziyadesiyle imlâsı bozuk. beyhude olmamak için, az şiir, çokça düzyazı.
  6. az sözle çok şey anlatma sanatı.
  7. ''artık demir almak günü gelmişse zamandan,
    meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

    hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
    sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

    rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
    günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.

    biçare gönüller. ne giden son gemidir bu.
    hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.

    dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
    bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.

    bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.
    bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden.''

    yahya kemal beyatlı
  8. "insanın var oluşunun yegane elle tutulur kanıtıdır şiir" luis cardoza aragon
  9. şiir kalpleri temizler, hiç kirlenmemiş olanlar dahil.