1. ülkesindeki savaştan kaçan korkak (bilerek yazdım) suriyelilerin ilk grubu 11-04-11'de giriş yapmış. yasal süre doldu. 5 yıl ikamet eden her yabancı gibi vatandaşlık almaya hak kazandılar, dolayısıyla bizler gibi bu topraklarda doğup büyüyen her insan gibi artık oy kullanabilecek ve her türlü imkana resmen kavuşacaklar. fatura abonelikleri, banka hesapları vs...

    2015 yılında ülkemiz sınırları içerisinde 55.000 suriyeli bebek dünyaya gelmiş. hayvanlar bile strese girdiklerinde çiftleşemezken, bu suriyelilerin üreme performans ve arzularını düşünelim. bu hızla giderler ve evlilik yoluyla da her sene çoğalacaklarını da hesaba katarsak 2030 yılında nüfus dağılımını istatikçi arkadaşlar hesaplasınlar.

    ilk parti araplar kaçtıkları zaman bazıları kapalıçarşı civarına düştü, zengin olup, servetlerini kaçıranlar. bir süre oyalanıp, hepsi dubaiye kaçırdılar paralarını. arap, ermeni, süryani sarraflar... o paralara da buradaki bazı simsarlar bekçilik yaptılar.

    buradakilerin okuma yazma oranları %10. kalifiyeler zaten gittiler buralardan. tramvaya bedava biniyorlar, sağlık ve üniversiteler de hep bedelsiz. bir ispanyol arkadaş bana dedi ki: başınıza bela aldınız. hayatları boyunca deniz görmemiş, medeniyet görmemiş bu insanların tamamını almamalıydınız, dağıtmalıydınız diye. elin ispanyolu bunları görüyor, bunlar göremediler.

    şu anda devletin açıklaığı resmi olarak 3.100.000 suriyeli var. en az 2.000.000 milyon avrupadan geri gelecek. afganlılar, ıraklılar, nijeryalılar hariç. çok az miktarda da ermeni kaçak var.

    toplumun dokusu bozulacak. yarın büyüyen bu suriyeli çocukların suç makinesi olmalarını engellemek için hıza asimile edilmeleri gerekiyor. suriyeli aynı bölge gruplarının birbirlerinden koparılarak farklı bölgelere dağıtılmaları ve izlerini kaybettirmeleri gerekiyor. gerekirse ailelerin parçalanmasılazım ülke bekaası için.

    çok faşistçe ve acımasızca gelebilir. hümanizmi elimin tersiyle bir kenara aldım. bunları zamanında stalin ahıska türklerine uyguladı ve sscb bu tehdidi bertaraf etti.

    coğrafyamız berbat bir yerde ve gelen mültecilerin masrafları dayanılır gibi değil. bunlar yarın ayklanıp, talana başlayacaklar. tıpkı fransa'daki afrikalılar gibi. fransa onları gettolara kapattı ve imtiyazlar verdi. bazı suçları ve ufaktan uyuşturucu işlerini görmezden geldiklerini istediğiniz tanıdığınıza sorabilirsiniz.

    5 milyon (şimdilik) suriyeli kucağımıza kaldı. sorumlusu ben değilim. hakkımı da helal etmiyorum.
  2. yukarda yazılanlara baktıkça memleketin günah keçileri olacaklarını şimdiden gördüm suriyelilerin. islamcı mısın, istikrarsızlık mı oldu, vur suriyelilere; kürtçü müsün, üç kuruşun elinden mi alındı, vur suriyelilere; kemalist misin, bahçedeki gülün dibine işendiği için solmuş mu, vur suriyelilere; milliyetçi misin, ''kimliğimi kaybettim hükümsüzdür'' ilanı mı vereceksin, vur suriyelilere...

    el insaf, cidden ellerimiz vicdan diye nereye konuluyor merak ediyorum. realizm adına insanlığımızı kiralığa mı çıkarıyoruz? bu memleketin kendi öz milli yüzde yüz öz hakiki yerli insanları tarafından yapılan taciz, tecavüz, hırsızlık, yolsuzluk, cinayet, katliam ve bilumum kötülük sıradanlaşıyor; herkes sabah 8 akşam 4 mesaisine devam ediyor ve buna rağmen 5-10 yıl sonra, yıllarca sokakta yaşamış bir suriyeli çocuğun işleneyeceği bir gasbın (mağdurun direnmesi sonucu işlenen bir cinayetin belki) peşine düşüyor ve tüm suriyeli göçmenler hakkında hüküm veriyorsunuz, öyle mi? toplumun bütün yozlaşmışlıklarına yozlaşma zamanında sessiz kalınırken faturayı öteki kimliğine sahip insanlara kesmek hiç adil değil. (bunu söylemek de komik oldu, adaletin intikamla özdeşleştiği bir zamanda, bir mekanda, bir insan topluluğunda).

    sosyal dayanışma çağrıları filan yapmayacağım: yapan zaten yapar, yapmayan zaten yapmaz; her ikisi de makuldür, zira reflekstir, bilmediğinden korkmak; anlarım (doğasıdır demiyorum bakın rica ederim; çünkü bir insan doğasından bahsetmek 19.yy öncesi düşünce geleneğinin bataklığıdır. reflekstir; çünkü kendinizi korumak için yaptığınız bilinçsiz bir edimdir). fakat refleksle insanlar yargılanmaz, yargılanamaz. yargılamak için düşünün. ancak düşünülürse yargı vermenin ağırlığı kavranabilir çünkü.

    düşünün, realist olmak için düşünmeyin; düşünmek için realist olun. realistlerin kaygısının realist olmaktan daha öte şeyler olduğunu aklınıza getirerek düşünün.

    yapamıyor musunuz, yapılamıyor mu? o zaman toplumca en iyi yapılan şeyi yapın, susun! kimse sizden kahin olmanızı beklemiyor; oysa bir insan olma hayali vardır insanca, pek insanca. bu konuda konuşurken söyleyecekler yukarıdakiler gibiyse eğer, insan olmak susmaktan geçiyordur belki de.
  3. kitlesel göç dalgalarında en tartışılan şey, gelen nüfusun kalitesi ve belki de en güçlü gibi görünen argüman budur içlerinde (oluyoroyle selamını aldım, kabul ettim). şimdi şikayet edilen şey, gelen nüfusun kalitesizliği, eğitimsizliği ise ve ''kaliteli nüfus avrupa'ya gitti bize çürük yumurtalar kaldı'' veryansını ise ben herhalde türk bilimadamlarının yeni bir füzyon reaktörü icat ettikleri haberini kaçırdığımı itiraf etmek durumunda kalıyorum.

    sadece fenni olarak da değil, sosyal bilimlerde de içler acısı bir durumdayız. birisi kadın, ikisi erkek olmak üzere üç akademisyen tutuklanıyor; kadın akademisyen gönderdiği mektubunda ''bizi erkek devlet tutukladı'' diye sözümona feminist analiz yapıyor.

    şu dibimizdeki beğenmediğimiz italya'da bile 80 yıl önce gramsci'nin hapishanede yaptığı analizle neredeyse bütün marksist literatür tadil edilmişken bizim düşünce suçlumuz analiz yaparken kendiyle birlikte mahpus olan diğer meslektaşını unutuyor. hala kendi derdinde, diğer iki meslektaşıyla olan ''kader'' ortaklığının kökenlerine inemiyor. ama münferit bir vaka değil bu, onun için kızamıyor insan. ''herkes hangi dünyaya kesilmişse ötekine sağır'' şairin dediği gibi. (şimdi bu şiirden dolayı da islamcı damgası da yemesek bari, başta selam da aldık, kabul ettik falan. neyse diğer girileri okurlar, anlarlar. diyen de desin; zaten hüküm iskontoda, adalet çıkma ekmek. sus şimdi iç ses. zaten ortalık karışık). şimdi böyle bir durumda ''zengin, eğitimli suriyeliler bize bakmıyor; cahil, fukarasına kaldık'' argümanı da gösterişini kaybediyor.

    kimsenin şapkasını önüne koyup düşünmediği, aksine şapkasını önüne eğip sokaklarda rugan ayakkabılarının ucuna bakıp yürüyen insanların televizyonu açıp survivor izlediği, böyle konular açıldığında anadan babadan görme alışkanlıklarını ortaya kustuğu bir zamanda suriyeliler bir şans bile olabilir. herkesin herkes hakkında peşin hükümlerinin olduğu ve bu peşin hükümlerin ilber ortaylı'dan bakkal çırağına kadar herkesçe topluma pompalandığı ve maalesef itibar gördüğü bir ortamda etiket yememiş suriyeliler memleketin başına geleceklerden en son sorumlu olacak insanlardır. fakir ve cahil olmaları hiçbir şeyi değiştirmez.

    ilber ortaylı, celal şengör gibi insanlar televizyonlara çıkıp halka cahil dediğinde birbirine ''bak sana diyor'' diye işaret eden ve işin garibi bir de onları alkışlayan feraset sahibi büyük, necip, ulu türk toplumu, kendi tecavüzcüsünü diğer tecavüzcülerden masum gösterenler gibi kendi cahilinin suriyeli cahillerden daha bilge olduğunu mu iddia edecek?

    varsın ödediğimiz vergilerle kürtlerin yaşadığı şehirler bombalarla duş alacağına, suriyelilerin acılarına -artık olduğu kadarıyla- su damlatılsın. herkesin cehaletten yakındığı ama kimsenin üstüne alınmadığı bir ülkeye, 3 milyon cahilin daha girdiğini kim fark edecek ki?
  4. binbir çeşit misafirperverlik gösterilerek ülkemizde ağırlanan mültecilerin, yemek yedikleri kaba sıçması ve bunun devam edeceğinin görülmesi üzerine, yavaş yavaş kabul etmemiz gereken acı gerçektir.

    savaş kötü, çocuklar ölmesin. buna kimse itiraz edemez fakat; biz bu insanları, hatay-kilis bölgesinde tampon bölge kuracağımızı, orada yaşayacaklarını düşünerek ülkemize getirdik. şu anda tavşan gibi sevişip, kucaklarında bebekler ile ortalarda geziyorlar.

    bu ülkenin şartlarını düşününce de , şu anda ortalama olarak savaş bitse ve ülke yeniden yapılansa, minimum 5-10 yıllık süreci var.

    büyük bir kriz bizi bekliyor ve amatör siyaset yüzünden ülkemizin burnu boktan bir türlü çıkmayacak gibi gözüküyor.
  5. multeci sorunu nedir bunu bilenler daha ilk suriyeli akinlarinda birkac yil once dahi bu gercegin farkindaydilar. nufusumuz artik 3 milyon kisi daha fazla, tabi bu sadece resmi rakamlar. calisma iznini aldilar sirada vatandaslik izni var.
  6. ilerleyen yıllarda maalesef daha büyük sorunları ortaya çıkaracaktır.
    no
  7. akılları varsa gitmezler zaten. bulmuşlar bu kadar imkanı sadece oy kullanacakları düşünülerek her türlü ihtiyaçları ülkedeki çoğu vatandaştan daha iyi karşılanıyor. aç sınırlarını kardeşim bırak nereye istiyosa gitsinler sana ne bırak avrupa düşünsün sınırı açmıyosan da tekneyle tırla gitsinler yakalama.
    wtf
  8. ismi lazım değil var ya işte. onun bu ülkeye bulaştırdıgı mikroplardan sadece bir türü bu suriyeler. fakirler, kültürsüzler, cahiller vs. demiyorum. gelip burda asalaklık yapıp zaten bok götüren memleketin üstüne bi de bunlar sıçıyo.

    olan gene bize oluyor. vergiler artiyor, evlerimize hirsizlar giriyor. annesiz-babasiz cocuklar ilerde birer katil-gaspci olma adayi. sonumuz iyi olsun diyelim ne olsun..

    not: tabiri caizse uyuryazarim şuan. cumleler arasinda ahmet mithat efendiyi bile kiskandiracak sekilde alakasiz seyler yazmis olabilirim, affola.
  9. günah keçileri diye korunmak istenmiş ki 'insani' açıdan bakarsanız haklı olabilirsiniz. lakin;

    ne kadar eğitim seviyesi yüksek suriyeli varsa hepsi şu an avrupa'da iyi imkanlarla yaşıyorlar, avupalılar kendileri söylediler bunları zaten. buradan yola çıkarak eğitimsiz, cahil dediğimiz kesimin nerede oldukları konusunda bir fikriniz var mı? bingo! doğru tahmin tabiki türkiye'de.

    hatay ve adana'ya gidin bakalım neler göreceksiniz. daha şimdiden hırsızlığa, ayaklanmaya başladılar bile ufaktan ufaktan. bir yazarın belirttiği gibi 55.000 çocuk doğmuş bir sene içerisinde.(buraya ahmet kaya şarkısı gelecek)

    tüm bunlara karşın hala pozitif olabiliyorsanız üzgünüm ama bence bildiğin saflık bu. ülkemizdeki cahil kesimin neler yaptığını gördüğünüzü varsıyorum. bir de üstüne bu insanlar tüm haklardan 'bedava' yararlanıyor bak, senden benden vergiyi çatır çatır alan devlet bunlara herşeyi bedavadan dağıtıyor ne güzel di mi..

    daha da gelecekler avrupadaki aylak kesim buralarda olacak cirit atacaklar, ben bunlara göz yumamıyorum ne yazıkki kardeşim kusura bakma ülke bir kişinin çıkarları uğruna heba olup gidiyor.. gerçekten yazık

    düz hesap geleceğini varsaydığımız 2 milyon suriyeli ve mevcut 3 milyon suriyeli ile birlikte bir parti kurup hepsi oy verse barajı geçecekler nerdeyse bir de böyle bakın..(burada hepsinin oy kullanma hakkı olduğu varsayılarak yorum yapılmıştır) yani sayısal olarak ne kadar çok olduklarını bir daha düşünün diye söylüyorum bunları.

    peşin not: sakın olaki anti-suriyeli olduğum anlaşılmasın diye yazıyorum. insani yardım herkese yapılmalı, muhtaç olan herkese el uzatılmalı, ama sen kendi vatandaşlarının daha can güvenliğini bile sağlayamadığın bir ülkede bilinçsizcene bu kadar insanı ülkeye sokarsan yarın bir gün başına bela olurlar.