• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (7.50)
the cut - fatih akın
mardin'de eşi ve ikiz çocuklarıyla birlikte yaşayan ve demircilik yaparak geçimini sağlayan nazaret'in hayatı birinci dünya savaşı'nın hüküm sürdüğü 1915 yılının kara gecelerinden birinde bambaşka bir noktaya sürüklenir. bölgedeki tüm ermeni halk evlerinden sürülmektedir. genç adam da ailesinden koparılır, bilmediği yerlere uzanan zorlu bir yolculuğa çıkar ve bir şekilde hayatta kalmayı başararak yolculuğuna devam eder. artık sahip olduğu her şeyi ardında bırakmış, ailesi ve evi çok uzakta kalmıştır. ne var ki aradan geçen zamana ve tüm bilinmezliklere rağmen çocuklarını aramaktan vazgeçmeyecektir.


  1. türkiye'de "ermeni tehciri" "1915 olayları" ve "ermeni meselesi" olarak anılan elim tarihî hadise üzerine yapılmış bir fatih akın ve mardik martin filmi. ermeni tehciri, türkiye'nin o dönemde uygulanan politikaya verdiği isim. 1915 olayları, bunun üzerine yaşanan elim olayları tanımlayan kavram. ermeni meselesi kavramı ise, yaşanmış bu olayların günümüz dış siyasetindeki rolünü belirtmek için kullanılıyor.

    filmin yönetmen koltuğunda bulunan fatih akın, olabildiğince olayların politik yönünden uzak kalmaya çalışmış ve işin insanlık dramı yönüne, yaşanan acılara değinmek istemiş. bu yüzden de film detaylı bir sebep-sonuç ilişkisi içersinde geçmiyor. başlangıçta post-apocalyptic'e yakın bir ortam var, sonraları bu ortam yavaş yavaş kayboluyor. sırf hikâyeyi destekleyeyim diye tutkulu aşk, intikam ya da epik unsurlara yer verme riskine girmeyerek iyi yapmış bence. bir hayata tutunuş ve arayış hikâyesi var. anlatımına doğrudan bir sürgün süreciyle başlayıp, geçmişte yaşananlara da flashback'lerle dönebilirdi belki...

    fatih akın her ne kadar bu filmi bir soykırımı gözler önüne sermek veya bir soykırım suçunu kabullenmek üzere yapmadığını vurgulamış olsa da, imdb'nin "in 1915 a man survives the armenian genocide in the ottoman empire..." başlığını atması gibi herkes olaylara kendi penceresinden bakmış, herkes kendi tanımını yapmış ve buna göre tepki göstermiştir. tam da bu yüzden, fatih akın'ın olayın politik kısmından muaf olma gayretini pek tabiî ve haklı buluyorum. zira burada bahsettiğimiz mesele, siyaseten baktığımızda sadece türk toplumu için değil, birçok toplum için bir tabudur. türkiye gibi dünya geneline de baktığımızda, politik makamlarda pek de derin düşünce sahiplerinin oturmadığını yahut bir başka ifadeyle, çareyi derin düşünceden ziyade sığ düşünceli popülist akımlara sığınmakta arayan politikacı atmosferinin yoğun olduğunu görüyoruz.