• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.54)
varolmanın dayanılmaz hafifliği - milan kundera
"ne yapacağını bilemeden bir avlunun karşı tarafındaki duvara dalıp gitmek; bir aşk anında karnındaki inatçı gurultuya kulak vermek; ihanet etmek; ihanetin göz kamaştırıcı yolunu terk ederek gücü kendinde bulamamak; büyük yürüyüş´te kalabalıklarla birlikte yumruğunu havaya kaldırmak; gizlenmiş mikrofonlar önünde espri gösterisi yapmak- bu durumların hepsini tanıdım, hepsini yaşadım... romanlarımdaki kişiler kendime ilişkin gerçekleşmemiş olabilirliklerdir... her biri benim ancak kenarında dolaştığım bir sınırı aşmıştır... çünkü romanın sorguladığı sır o sınırın ötesinde başlar. roman yazarın itirafları değildir; bir tuzak haline gelmiş dünyamızda yaşanan insan hayatının araştırılmasıdır."


  1. "insan hayatı ancak bir kez yaşanır ve kararlarımızın hangilerinin doğru, hangilerinin yanlış olduğunu kestiremememizin nedeni, verili bir durumda ancak bir tek karar verebilecek olmamızdır. ikinci, üçüncü ya da dördüncü bir yaşamımız yok ki çeşitli kararlarımızı birbirleriyle karşılaştıralım."
  2. ilişkilere bakış açınızı değiştirebilecek, en azından kalıplaşmış düşüncelerinizi sorgulamanıza neden olacak kadar enteresan bir aşkı konu alan, bunun dışında kundera' nın insan ilişkilerini çözümleyişiyle hayranlık uyandıran bir kitap. bence gereğinden fazla kısa. bir karamazov kardeşler, bir savaş ve barış kadar dolu dolu hatta yer yer onların girdiğinden daha karmaşık tartışmalara giren bir kitap. ihanetin çeşitli boyutlarına değiniyor, bir kadın ile adam arasındaki ilişkiden yola çıkıp insanlık ile hayat arasındaki ilişkiye kadar uzanıyor. bir ilişki kitabı değil, ama ilişki kitabı nedirin de cevabı olabilecek kadar ilişkilere değinen bir kitap. başka ne var peki? çok ilgimi çekmese de bir ülkenin yakın siyasi tarihi var arka planda, ahlak üzerine -bana kalırsa- baştan sona bir sorgulama zaten kitap. sadece bir ilişkideki sadakat değil ama mesele, mesleğe, ülkeye olması ya da olmaması gereken sadakat üzerine sorgulamalar mevcut kitapta. baya baya yazmış yani abi, sağlam kitap.

    ufak bir de anımı aktarayım izninizle ki izin vermeyenler devamını okumasın :)

    yazar olduğum bir sözlükte, hanım yazarlarımızdan biri en naif tabirle vasat bir kitap çıkartmış. reklam amacıyla sözlük yazarlarına bildirim olarak haber verilmişti bu durum. bir bakayım kitaba dedim, arka kapaktaki tanıtım yazısını okuyunca verdiğim tepki ''off yine mi bunlardan'' oldu. süslü püslü, derin anlam içerdiği sanılan ama benzerleri defalarca yazılan bomboş cümleler. bir ergenin ders sırasında defterine karaladığı ve karalarken dünyanın en güzel metnini yazdığını sandığı metinlerden hallice... neyse işte ben bu yorumların benzerinin aynısını nick altı olarak yazdım ablaya. çok saygılı, çok naif bir yazar olarak teşekkür mesajı attı, tabii eksisini de verdi. :) ben de kimmiş, neyin nesiymiş diyerek entrylerini okumaya başladım. ''aldatmak'' başlığının altına tanım olarak ''basitliktir'' yazdığını görünce de tüm iletişimimi sonsuza dek kopardım. sen kendince aşktan, ilişkilerden, karşı cinsten bahsettiğin bir kitap yaz; ama bilinen her coğrafyada, bilinen her zamanda, her dinde, her ülkede, her cinste, her yaşta, her ilişki türünde var olan bir olayı, üstelik de ahlaki olarak bakıldığında yanlış olduğu neredeyse genelgeçer kabul edilebilecek olduğu halde yine de her zaman varlığını koruyan bir olayı basitlik olarak tanımla; asıl basitliktir bu tanımı yapmaktır.

    işte bu kitap, aldatmayı basitlik olarak tanımlamamak için okunması gereken bir kitaptır.
  3. her bir kelimenin insan hayatındaki önemini bu kadar müthiş anlatan bir başka eser var mıdır bilmiyorum ancak kundera'nın sözcüklerin büyüsünü ilmek ilmek, nakış nakış bünyemize aksettirdiğine inanıyorum. içerik/üslup uyumu muazzam. içerikten biraz bahsedecek olursak;

    !---- spoiler ----!

    kundera'nın abd'ye duyduğu nefretin sovyet rusya'ya duyduğu nefretten daha fazla olduğunu hissettim. büyük yürüyüş için gittikleri ülkede amerika'lı oyuncunun, kendini diğer ülke vatandaşlarından üstün gördüğü bölümde anlatılanlar gibi. yüksek kibirili oyuncunun egosundan dayanamayıp hüngür hüngür ağlaması da güzel bir enstantaneydi.
    ayrıca tomas'ın kendisini aldatan tereza'yı avcıların bulunduğu bölgeye gönderirken, tereza'nın bu isteğe sorgusuz itaat etmesi ona duyduğu aşkın da ne derece büyük olduğunu gösterdi.

    !---- spoiler ----!

    ess muss sein!
  4. ''aşk, çiftleşme arzusunda duyurmaz kendini, uykuyu paylaşma arzusunda duyurur.''
  5. "'einmal ist keinmal'diyor tomas kendi kendine. sadece bir kere olan şey diyor,bir alman öz deyişi, hiç olmamış sayılır. yaşanacak bir tek hayatımız varsa eğer, onu hiç yaşamamış da olabiliriz,fark etmez."

    "franz için aşk,kamusal yaşamın bir uzantısı değil,antiteziydi."
  6. kitap okunmaya başlandığında ilk 2-3 sayfada ne diyor bu değişik tepkisi verdim. sonra daha ilk bölümü bitene kadar anlatım bozukluklarına rastladım. esas oğlan esas kız tarafından o kadar çok aldatılmışken kızın bir anda terketme düşüncesine nasıl kapıldığı iyi betimlenmemişti. aynı şekilde esas oğlanın kızın peşinden geri dönmesi olayının da nasıl bu kadar çabuk geliştiğini algılayamadım. ya yazarın sıkıldığı bir ana geldi bu da böyle geçiversin dedi, yada çeviriden kaynaklanan bir problem söz konusu. kitabın ilk bölümünden aklımdan kalanlar ancak bu olabildi. geriye dönüp bakınca çok fazla şey hatırlamak hayli güç.

    okuyucuyu zorlamak yeni bir moda sanırım, artık insanlar bundan zevk alıyor her halde.
  7. popülerliğini hak eden bir roman.