1. ne doğan güne hükmüm geçer,
    ne halden anlayan bulunur;
    ah aklımdan ölümüm geçer;
    sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.

    ve gönül tanrısına der ki:
    -pervam yok verdiğin elemden;
    her mihnet kabulüm, yeter ki
    gün eksilmesin penceremden! ^:cahit sıtkı tarancı^
  2. kamyonlar kavun taşır ve ben
    boyuna onu düşünürdüm,
    kamyonlar kavun taşır ve ben
    boyuna onu düşünürdüm,
    niksar'da evimizdeyken
    küçük bir serçe kadar hürdüm.

    sonra âlem değişiverdi
    ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak.
    sonra âlem değişiverdi
    ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak.
    mevsimler ne çabuk geçiverdi
    unutmak, unutmak, unutmak.

    anladım bu şehir başkadır
    herkes beni aldattı gitti,
    anladım bu şehir başkadır
    herkes beni aldattı gitti,
    yine kamyonlar kavun taşır
    fakat içimde şarkı bitti.

    cahit külebi
  3. şimdi
    utançtır tanelenen
    sarışın çocukların başaklarında.

    ovadan
    gözü bağlı bir leylak kokusu ovadan
    çeviriyor o küçücük güneşimizi.

    taşarak evlerden taraçalardan
    gelip sesime yerleşiyor.

    sesimin esnek baldıranı
    sesimin alaca baldıranı.

    ve kuşlara doğru
    fildişi: rüzgarın tavrı.
    dağ: güneş iskeleti.

    tahta heykeller arasında
    denizin yavrusu kocaman.

    kan görüyorum taş görüyorum
    bütün heykeller arasında
    karabasan ılık acemi
    - uykusuzluğun sütlü inciri -
    kovanlara sızmıyor.

    annem çok küçükken öldü
    beni öp, sonra doğur beni.

    cemal süreya
  4. alengirli şiir

    ben seni severim sevmesine de toplum buna hazır değil
    nükleer denemeler kyoto sözleşmesi küresel ısınma falan.
    belki sen çok küçüksün belki benim ruhum ölü
    biraz nietzsche biraz kant kafan karışmış belki
    parlıamanet'i de bozdular tutunacak dalımız mı kaldı?
    pavyonda tanıdığım bilge bir pezevenk vardı!
    kötü kitaplar okumak kötü yaşamak gibidir derdi.
    iyi kitaplar okudum bir boka yaramadı..
    ben seni severim aslında da düzenim bozulur diye korkuyorum
    durduk yere başımıza saçma sapan bir aşk çıkar
    sinemaya gitmeye ele ele tutuşmaya falan kalkarız
    işin yoksa çiçek al, saç tara, parfüm sık.
    küsmesi, barışması, ayılması, bayılması
    hatta eninde sonunda kaçınılmaz ayrılması
    meyhanede tanıdığım gerzek bir filozof vardı!
    güzel kadınlar insanın ömrünü uzatır derdi.
    bir sürü güzel kadın girdi hayatıma
    hepsi ağzıma sıçtı..
    ben seni severim belki de rabbim buna hazır değil.
    her şeyin güzelini sever o ideal birliktelikler ister
    seninle benim yan yana oturacağımız çekyata
    ne ilahi adalet sığar ne de diyalektik..
    içime çöreklenmiş sığ bir sığır var benim.
    ben seni severim sevmesine de
    iş çıkarmasana şimdi ne gerek var güzelim..

    ali lidar
  5. dağlar
    basim dag,saclarim kardir,
    deli ruzgarlarim vardir,
    ovalar bana cok dardir.
    benim meskenim daglardir.

    sehirler bana bir tuzak
    insan sohbetleri yasak
    uzak olun benden uzak
    benim meskenim daglardir.

    kalbime benzer taslari
    heybetli oter kuslari
    goge yakindir baslari,
    benim meskenim daglardir.

    yarimi ellere verin,
    sevdami yellere verin,
    yelleri bana gonderin,
    benim meskenim daglardir.

    bir gun kadrim bilinirse
    ismim agza alinirsa
    yerim soran bulunursa
    benim meskenim daglardir.
    (1931)
    sabahattin ali
  6. "delirmeyi bir kez denersem
    bırakamam diye korkuyorum
    durup kuyu taklidi yapmayı öğretiyorum kalbime
    atıldığından beri düşmeyi sürdüren bir taş var içinde." sinem sal
  7. unutulmuş gibiyim ben
    ve insan bir bakıma
    unutulmuş gibidir
    bilmem ki nasıl anlatmalı ?
    yalnız bile değilim
    cansever
    bulut
  8. işim gücüm budur benim
    gökyüzünü boyarım her sabah
    hepiniz uykudayken
    uyanır bakarsınız ki
    mavi

    orhan veli
  9. bir kent kuracağım size paçavralarla!
    kuracağım size harç koymadan, ölçüp biçmeden
    yok edemeyeceğiniz bir yapı,
    bir köpüren belirginlikle
    dayanacak ve şişecek, burnunuza anıracak bir yapı,
    hem de donmuş burnuna partenonlarınızın, arap
    ve ming sanatlarınızın.
    dumanla, sıvıya dönüşmüş sisle
    ve davul derisinin sesiyle
    kaleler kuracağım size göz kamaştıran,yamyassı eden,
    karşılarında sizin kaç bin yıllık düzeniniz ve
    hendeseniz
    bir saçmalık, bir zırva, bir nedensiz toz kesilecek.
    ölüm, ölüm! ölüm hepinize, yaşayanlara hiçlik!
    evet! inanırım tanrı'ya! o bilmiyor bunu elbette!
    inanç, ilerlemeyen için aşınmaz pençe,
    dünya! ah o boğulmuş dünya, soğuk karın!
    bir simge bile değil, hiçlik hep! karşıyım, karşıyım
    karşıyım ve gebermiş köpeklerle besliyorum seni.
    tonlarla, anlıyor musunuz, tonlarla koparacağım
    sizin dirhem dirhem esirgediğinizi benden.
    yılanın zehiri can yoldaşıdır onun,
    can yoldaşıdır ve bilir gerçek değerini.
    kardeşler, cehennemlik kardeşlerim benim,
    güvenle gelin ardımdan.
    kurt dişleri kurda saldırmaz,
    saldırdığı koyun etidir.
    karanlıkta daha açık göreceğiz, kardeşlerim.
    labirentte bulacağız doğru yolu.
    burda sana yer var mı, iskelet, bıktırıcı, sidikli, çatlak çömlek?
    gıcırdayan makara, nasıl da duyacaksın dört dünyanın gergin halatlarını
    onlarla bağlayarak parçalatırken seni!

    henri michaux (la nuit remue'den)
  10. aynalar / necip fazıl kısakürek

    aynalar, bakmayın yüzüme dik dik;
    iste yakalandık, kelepçelendik!
    çıktınız umulmaz anda karsıma,
    başımın tokmağı indi başıma.

    suratımda her suç bir ayrı imza,
    benmişim kendime en büyük ceza!
    ey dipsiz berraklık, ulvi mahkeme!
    acı, hapsettiğin sefil gölgeme!

    nur topu günlerin kanına girdim.
    kutsi emaneti yedim, bitirdim.
    doğmaz güneşlere bağlandı vade;
    dişlerinde, köpek nefsin, irade.

    günah, gunah, hasad yerinde demet;
    merhamet, sucumdan aşkın merhamet!
    olur mu, dünyaya indirsem kepenk:
    gözyaşı döksem, nuh tufanına denk?

    çıkamam, aynalar, aynalar zindan.
    bakamam, aynada, aynada vicdan;
    beni beklemeyin, o bir hevesti;
    gelemem, aynalar yolumu kesti.