-
ne doğan güne hükmüm geçer,
ne halden anlayan bulunur;
ah aklımdan ölümüm geçer;
sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
ve gönül tanrısına der ki:
-pervam yok verdiğin elemden;
her mihnet kabulüm, yeter ki
gün eksilmesin penceremden! ^:cahit sıtkı tarancı^ -
kamyonlar kavun taşır ve ben
boyuna onu düşünürdüm,
kamyonlar kavun taşır ve ben
boyuna onu düşünürdüm,
niksar'da evimizdeyken
küçük bir serçe kadar hürdüm.
sonra âlem değişiverdi
ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak.
sonra âlem değişiverdi
ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak.
mevsimler ne çabuk geçiverdi
unutmak, unutmak, unutmak.
anladım bu şehir başkadır
herkes beni aldattı gitti,
anladım bu şehir başkadır
herkes beni aldattı gitti,
yine kamyonlar kavun taşır
fakat içimde şarkı bitti.
cahit külebi -
şimdi
utançtır tanelenen
sarışın çocukların başaklarında.
ovadan
gözü bağlı bir leylak kokusu ovadan
çeviriyor o küçücük güneşimizi.
taşarak evlerden taraçalardan
gelip sesime yerleşiyor.
sesimin esnek baldıranı
sesimin alaca baldıranı.
ve kuşlara doğru
fildişi: rüzgarın tavrı.
dağ: güneş iskeleti.
tahta heykeller arasında
denizin yavrusu kocaman.
kan görüyorum taş görüyorum
bütün heykeller arasında
karabasan ılık acemi
- uykusuzluğun sütlü inciri -
kovanlara sızmıyor.
annem çok küçükken öldü
beni öp, sonra doğur beni.
cemal süreya -
alengirli şiir
ben seni severim sevmesine de toplum buna hazır değil
nükleer denemeler kyoto sözleşmesi küresel ısınma falan.
belki sen çok küçüksün belki benim ruhum ölü
biraz nietzsche biraz kant kafan karışmış belki
parlıamanet'i de bozdular tutunacak dalımız mı kaldı?
pavyonda tanıdığım bilge bir pezevenk vardı!
kötü kitaplar okumak kötü yaşamak gibidir derdi.
iyi kitaplar okudum bir boka yaramadı..
ben seni severim aslında da düzenim bozulur diye korkuyorum
durduk yere başımıza saçma sapan bir aşk çıkar
sinemaya gitmeye ele ele tutuşmaya falan kalkarız
işin yoksa çiçek al, saç tara, parfüm sık.
küsmesi, barışması, ayılması, bayılması
hatta eninde sonunda kaçınılmaz ayrılması
meyhanede tanıdığım gerzek bir filozof vardı!
güzel kadınlar insanın ömrünü uzatır derdi.
bir sürü güzel kadın girdi hayatıma
hepsi ağzıma sıçtı..
ben seni severim belki de rabbim buna hazır değil.
her şeyin güzelini sever o ideal birliktelikler ister
seninle benim yan yana oturacağımız çekyata
ne ilahi adalet sığar ne de diyalektik..
içime çöreklenmiş sığ bir sığır var benim.
ben seni severim sevmesine de
iş çıkarmasana şimdi ne gerek var güzelim..
ali lidar -
dağlar
basim dag,saclarim kardir,
deli ruzgarlarim vardir,
ovalar bana cok dardir.
benim meskenim daglardir.
sehirler bana bir tuzak
insan sohbetleri yasak
uzak olun benden uzak
benim meskenim daglardir.
kalbime benzer taslari
heybetli oter kuslari
goge yakindir baslari,
benim meskenim daglardir.
yarimi ellere verin,
sevdami yellere verin,
yelleri bana gonderin,
benim meskenim daglardir.
bir gun kadrim bilinirse
ismim agza alinirsa
yerim soran bulunursa
benim meskenim daglardir.
(1931)
sabahattin ali -
"delirmeyi bir kez denersem
bırakamam diye korkuyorum
durup kuyu taklidi yapmayı öğretiyorum kalbime
atıldığından beri düşmeyi sürdüren bir taş var içinde." sinem sal -
unutulmuş gibiyim ben
ve insan bir bakıma
unutulmuş gibidir
bilmem ki nasıl anlatmalı ?
yalnız bile değilim
cansever -
işim gücüm budur benim
gökyüzünü boyarım her sabah
hepiniz uykudayken
uyanır bakarsınız ki
mavi
orhan veli -
bir kent kuracağım size paçavralarla!
kuracağım size harç koymadan, ölçüp biçmeden
yok edemeyeceğiniz bir yapı,
bir köpüren belirginlikle
dayanacak ve şişecek, burnunuza anıracak bir yapı,
hem de donmuş burnuna partenonlarınızın, arap
ve ming sanatlarınızın.
dumanla, sıvıya dönüşmüş sisle
ve davul derisinin sesiyle
kaleler kuracağım size göz kamaştıran,yamyassı eden,
karşılarında sizin kaç bin yıllık düzeniniz ve
hendeseniz
bir saçmalık, bir zırva, bir nedensiz toz kesilecek.
ölüm, ölüm! ölüm hepinize, yaşayanlara hiçlik!
evet! inanırım tanrı'ya! o bilmiyor bunu elbette!
inanç, ilerlemeyen için aşınmaz pençe,
dünya! ah o boğulmuş dünya, soğuk karın!
bir simge bile değil, hiçlik hep! karşıyım, karşıyım
karşıyım ve gebermiş köpeklerle besliyorum seni.
tonlarla, anlıyor musunuz, tonlarla koparacağım
sizin dirhem dirhem esirgediğinizi benden.
yılanın zehiri can yoldaşıdır onun,
can yoldaşıdır ve bilir gerçek değerini.
kardeşler, cehennemlik kardeşlerim benim,
güvenle gelin ardımdan.
kurt dişleri kurda saldırmaz,
saldırdığı koyun etidir.
karanlıkta daha açık göreceğiz, kardeşlerim.
labirentte bulacağız doğru yolu.
burda sana yer var mı, iskelet, bıktırıcı, sidikli, çatlak çömlek?
gıcırdayan makara, nasıl da duyacaksın dört dünyanın gergin halatlarını
onlarla bağlayarak parçalatırken seni!
henri michaux (la nuit remue'den) -
aynalar / necip fazıl kısakürek
aynalar, bakmayın yüzüme dik dik;
iste yakalandık, kelepçelendik!
çıktınız umulmaz anda karsıma,
başımın tokmağı indi başıma.
suratımda her suç bir ayrı imza,
benmişim kendime en büyük ceza!
ey dipsiz berraklık, ulvi mahkeme!
acı, hapsettiğin sefil gölgeme!
nur topu günlerin kanına girdim.
kutsi emaneti yedim, bitirdim.
doğmaz güneşlere bağlandı vade;
dişlerinde, köpek nefsin, irade.
günah, gunah, hasad yerinde demet;
merhamet, sucumdan aşkın merhamet!
olur mu, dünyaya indirsem kepenk:
gözyaşı döksem, nuh tufanına denk?
çıkamam, aynalar, aynalar zindan.
bakamam, aynada, aynada vicdan;
beni beklemeyin, o bir hevesti;
gelemem, aynalar yolumu kesti.