• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (6.00)
du eolgurui yeochin - lee seok-hoon
"gu-chang'ın varlığı bile trajiktir. yedi yıllık kolej öğrencisi baş vurduğu tüm iş başvurularında sürekli olarak çuvallamakta ve boşanmış ablasının verdiği harçlıkla ve küçük yeğeninden aldığı parayla idare etmeye çalışmaktadır. bunlar yetmezmiş gibi, 30 yaşına geldiği halde hiç kız arkadaşı olmamış, bir ilk öpücük bile tatmamıştır. korecede 'gu-chang' demek 'ağız yarası' demekle eş anlamlı olmuştur.ama sonunda gu-chang için de bahar gelmiş gibidir, çorak aşk hayatının şiddetli kışı geçmiş, buz gibi havası ılınmaya başlamıştır... çünkü tatlı ve masum a-ni ile karşılaşmıştır.her şey harika gibidir, ve gu-chang güzel kız arkadaşını ilk kez öperken sanki cennetin tadını almaktadır -- ta ki, a-ni onun dilini ısırıp, bir de sıkı tekme attığında ha-ni ile tanışıncaya dek. böylece, gu-chang'ın kişilik bölünmesi yaşayan kız arkadaşıyla acı dolu ilişkisi başlar... bir an a-ni'nin çok tatlı çocuksu davranışlarıyla oyalanırken, bir an sonra ha-ni'nin döner tekmelerinden canını kurtarmaya çalışmaktadır."

hep alıntı bunlar bak.
  1. ana akım filmlerinin etkisi gerçekten ilginç. film başladığında, başroldeki karaktere "bu ne lan" deyip sonra o karakter sizinle çok ciddi ters düşmeler yaşasa da o'nun hep mutluluğa erişmesini hayvan gibi istiyorsunuz. evet oluyor bu. mutluluğa erişince de sanki siz kerevetine çıkıyorsunuz. :)

    bizde, doğuda ve asya'da daha çok olduğunu hissettiğim sözün etkinliği durumu bu filmde de mevcut. ne oynadıklarına, nasıl söylediklerine değil de ne söylediklerine bakıyorum. ve söylenilenler güzelse, sanki çok güzel oynuyorlarmış gibi oluyor. tabii bu ana akım için geçerli bir durum. :)
    mesela başrol erkek, ara ara güzel tavırlar alsa da genel olarak mimik yoksunu. gülüyor ve bağırıyor. hele donukluğu sahnenin geçmesini bekletecek tarzda. fakat birkaç yerde bu karakterin tavrına bayıldım. aklıma iki yer geliyor, biri fırça olarak kullanıldığı, diğeri de an-i'nin arkasında biri varmış gibi seslenip, a-ni arkasına bakınca koşup kaçması. :)

    kızın ha-ni olduğu karakter ayrı, a-ni olduğu karakter ayrı lezzetliydi. ha-ni olduğundaki o kabadayı hal, sokak jargonu tavır çok iyi oturmuş. bakışları filan, gözlerini devirmeleri çok güzeldi. sonra a-ni olduğu karakter de müthiş sevimli olmuş. nasıl yapıyorsa iki karakterde de ayrı bir gülüş tavrı takınıyor. karakter geçişleri a-ni'den ha-ni'ye güzeldi fakat ha-ni'den a-ni'ye biraz sorunluydu. başkarakteri sürekli dövmesi, onun da buna artık razı olması çok güzeldi. bir de baş karakterin bu namussuz ha-ni rolündeyken üzerine oturup tükürüyor oyunu çok iyiydi. çok hoşuma gitti yahu!

    diğer ana akımların aksine, bu filmde itörnıl sanşayn of dı sıpotlıs maynd'daki gibi bir fikir olması çok keyif verici. ne yaparsan yap, mutlaka seni hak eden kişiyi aslında senin de seviyor olduğunu ve fakat hayatının en güzel anısının bu sevgi olduğunu görmediğini anlatması çok güzeldi.

    her yabancı kaliteli komedi izlediğimde, hele ki böyle bize ne kadar yakın tarzda olduğunu gördüğümde, bizim bunu üretemiyor oluşumuz çok dert oluyor içimde.
    komedi filminde aşk gerek, aşk izletir. fakat biz yapınca komediden vıcık aşka dönüyor.
    adamlar o kadar güzel işlemişler ki, tüm film boyunca yalnızca ikisinin aşkını izlemenize rağmen, daha da çok izlemek istiyorsunuz.

    kaliteli komedi ve aşk filmidir. bu kategoride asya'dan zirvem olmuştur kendileri.
    ayrıca, aynı dayağı yemeye razıyım küçümen psikopatımdan. bi tek kıçıma çivili sopa gelmesin yeter. ağzına tükürürüm yoksam.

    haftaya tekrar görüşmek üzere, saygı ve sevgilerimle, esen kalın efenim.
    öpiyim?

mesaj gönder