1. kalabalık bir şehir, omzum birilerine çarpmadan üç yüz metre gitmişliğim olmadı. şu yoldan karşıya geçene kadar kim bilir kaç omuza daha sarılacak omzum. yerdeki beyaz şeritler hala nasıl bu kadar beyaz, sanki birileri her gece bu şeritleri tekrar boyuyor. ve işte karşıdayım, ışık kırmızıya dönmüş bile, kim bilir gene kimlere çarptım, omzum inceden sızlıyor. sanki tanıdık bir yüz göreceğim, neden kaldırdım ki başımı, karşıdaki adamın pis sırıtan yüzünü görmek için mi? neyse az kaldı. biraz sonra varacağım tatsız yemekler krallığına. evden hiç çıkmamalıydım, bir gün daha yetecek kadar makarna vardı. acaba bu yerdeki kartlar ne kadar zamanda şehre karışıyor, toprak yok, karışamaz toprağa değil mi? onun için kilometrelerce uzağa gömmüyor muyuz sevdiklerimizi? şehre değil de toprağa karışsınlar diye. neyse neredeydi dönüş, on adım bile fazladan atmak istemem öyle yemekler için. bu ara sokak bile kalabalık, belki yemekler ucuzluk kokuyordur, yoksa kimse gelmez böyle kokan bir sokağa. kapısı daha gevşek görünüyor, acaba bunun menteşesi çıksa kim takar garson mu yoksa şu cılız komi mi? gene aynı yemekler, ama sanki bu sefer çorba farklı. acaba parmakla göstermeme laf edecek mi bu adam, her gün daha sinirli gelmeye başladı. burada kimse yanıma oturmaz, 3 kişilk bir masa ama daha 2 kişiden fazla oturan görmedim. yemekleri getiren çocuk değişmiş sanki, bir şeyler değişik. yemekler değişmemiş ama, hala aynı tatsızlık, yavanlık. belki de hayatımın tatsızlığı yansıyor tattığım dokunduğum her şeye. bu kadar boğucu bir hayat ortak olamaz, yaşayamaz bunca insan bu şekilde. ve evde kuruşu kuruşuna hazırladığım paralar. bir lirada bahşiş. asla güldürmez herhalde bu bahşiş, ama kendime veriyorum zaten, kendimi daha iyi hissetmek için. sanırım fazla hızlı yedim. nedense bir huzur veriyor doymak. çok yorgun akşamlarda uyumak gibi bir huzur. veya otobüste çok sıkıştığım ve mola yerinde pisuara işediğimde yaşadığım o huzur. ayaklarımdan tırmanan sıcaklık hissi. karnım doyunca ellerimden başlıyor yalnız dağılmaya o huzurlu sıcaklık. ama karşıda korna çalan arabayı gördükçe çekiliyor geri. bu kapının menteşesi de rahatsız edici. aynı yoldan gitmesem mi? ama en kısa yol bu ve ben fazlası için çok yorgunum. hayret köşede bana gülümseyen bir kız var, acaba üzerime mi döküldü yediklerimin bir kısmı. görünürde bir şey yok. köşedeki kızda görünürde yok artık. belki yalnızlık hayal kurduruyordur. gerçekten o kızın bana baktığını neden düşündüm ki. ama bakıyor gibiydi. neyse ışıklara varmadan yeşile dönerler umarım. ya da şuradaki banklara mı otursam. ayaklarım gitmek istemiyor bir yere. çok yorgunum. hayatım ilerlemek istemiyor.

mesaj gönder