1. filozofun,böceklerin hayatıyla bizimki arasındaki paralellikleri açıkça belirtmesine gerek yoktu.biz insanlar da aşk ilişkileri kurabilmek için çabalıyor,müstakbel eşlerimizle kafelerde sohbet ediyor,çocuk yapıyoruz.yani bizim şeçeneklerimiz de köstebeklerin veya karıcaların şeçeneklerinden daha fazla değil,üstelik çoğu zaman onlar kadar bile mutlu olamıyoruz. bunları söylerken schopenhauer'ın niyeti bizi karamsarlığa itmek değil,acı çekmemize yol açacak beklentilere kapılmamızı önlemekti.aşkımıza karşılık bulamadığımızda,hiçbir zaman hayatta mutluluğu yakalayamayacağımızı bilmek bizi teselli edecektir.ne gariptir,karamsarlıktan kurtulmamıza en çok yardım edebilecek olanlar da düşünürlerin en karamsarlarıdır.
    ''doğuştan getirdiğimiz tek bir kusur var: hepimiz mutlu olmak için dünyaya geldiğimize inanıyoruz...bu kusurumuzu gidermedikçe...dünya gözümüze çelişkilerle dolu bir yer gibi görünecektir.çünkü her adımımızda,ister büyük ister küçük bir şey yapmış olalım,dünyanın ve insan hayatının,insanların mutlu bir yaşam sürdürmelerine olanak verecek biçimde tasarlanmadığını anlayacağız...işte bu yüzden neredeyse bütün yaşlıların yüzlerinde aynı ifadeyi,yani düşkırıklığını görmek mümkündür.''
    oysa bu insanlar aşka ilişkin yerinde beklentiler içinde olsalardı,asla böyle bir düşkırıklığı yaşamazlardı: ''gençlik döneminde...hayatta kaldığımız süre içinde mutluluğu yakalamamız gerektiğine inanır,bu inanca sıkı sıkı sarılıp mutluluğun peşinden koşmaya başlarız.sonuçta ortaya çıkan boş umutlar ve tabii tatminsizliktir.düşlerimizdeki mutluluğun bulanık,aldatıcı imgeleri,rastgele şeçilmiş görüntüler halinde belirir gözlerimizin önünde ve biz bunların hakikilerini ele geçirmek için boş yere çabalarız...eğer gençlere zamanında öğüt ve eğitim verir,onların,dünyada elde edebilecek çok şey olduğuna ilişkin yanlış düşünceyi kafalarından atmalarını sağlarsak çok şey kazanmış oluruz.''
    felsefenin tesellisi- alain de bottom

mesaj gönder