• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (9.27)
Yazar oscar wilde
dorian gray'in portresi - oscar wilde
keşke tersi olabilseydi! keşke her zaman genç kalacak olan ben olsaydım da portrem yaşlansaydı! bunun için... bunun için her şeyi verirdim!"
özellikle bir genç adamın büyümesini, eğitimini, gelişimini, kendini ve inançlarını keşfetmesini işleyen dorian gray'in portresi için oscar wilde, 'bir ruhun hikayesi' demişti. 1891'de ilk basıldığında ahlaksızlığı yücelttiği gerekçesiyle büyük tepki çeken romanın baş kişileri olan lord henry ile dorian'ın karşılıklı etkileşimleri, dorian'ın kendini giderek kötüye, şeytani olana, hazcılığa adaması kitabın eksenini oluşturuyor. son derece saf ve yakışıklı dorian'daki değişim, lord henry'nin sözleriyle ve dorian'ın kendi portresinde kendi güzelliğini keşfetmesiyle başlar. lord henry'nin etkisiyle kötülüğün ve zevkin çekimine kapılan, dünyada gençlik ve güzellikten önemli bir şey olmadığına inanan dorian için heyecan, kötülükte ve günahtadır; iyilik ve erdemse sıkıcıdır, edilgendir. iyiliği temsil eden basil'in dorian'a duyduğu saf tutkuda eşcinsellik öğeleri açıkça hissedilir. dorian'ın büyük sırrını, portredeki değişimi gören yalnızca basil olur. portreye odaklanan, sonsuz gençlik karşısında ruhunu satan ve ruhunun ölmüş olmasından korkan dorian için kurtuluş var mıdır? ve oscar wilde'ın dediği gibi, herkes dorian gray'da kendi günahını mı görecektir?
  1. genç yazar-yazar adaylarının kütüphanesinde bulunması gereken kitaplar listemde olan bir kitap bu. en sevdiklerinden biridir çünkü hem yazarı hem de yaşadığı dönemi okumak çok öğretici ve keyifli.

    oscar wilde kendisini işlemiştir bu kitapta her bir karakterine, biri kendi hakkında düşündükleridir, biri diğer insanların kendisi hakkında düşündükleri ve bir diğeri de olmak istediği kişidir...

    kitap ilk yayımlandığı dönem ahlaksızlıklarla dolu olduğu için eleştirilmiştir, wilde bu konuyla ilgili şöyle der; "herkes dorian gray'de kendi günahlarını görecektir." işte tam da bu sebepten yazdıkları kabul göremedi, kendisi de öyle...

    toplumun aykırı saydığı bu yapıt tam olarak toplumu anlatıyordu. bu sebeple severim bu romanı; içinde anlatılanlar yüzünden değil, onu okuyanların anlattıkları yüzünden severim, romanın içindeki hikayeyi değil, romanın hikayesini severim çünkü insan kelimelere kendini açıyor, ruhunu, günahlarını, ayıp saydıklarını cümlelerin içinden ayıklıyor ve onlarla yüzleşiyor, dillendirmeye, göstermeye korktuklarını yaşıyor cesurca, hikayenin bir parçası haline gelerek...

    okumak ne büyük bir özgürlük aslında, kimseye hissettirmeden, kimsenin öğrenmesine izin vermeden saf bir hale geliyor ruhun ve kendin oluyorsun...

    ——————————————————————————
    "sanatın aynasında yansıyan, aslında yaşam değil seyircidir."

mesaj gönder