1. başlığı görünce "drizzt'leri yeniden yayınlıyorlar diye ülkücüler mi bastı ?" şeklinde abuk bir paranoya yaşatan olay.

    (olur mu olur...vatandaşı olmasak eğlenceli olan bir ülkede yaşıyoruz. adamlar özgecan için yürüyüş düzenleyip; kadın dövdüler... çinli diye uygur. .. pkklı diye ülkücü dövmelerinden bahsetmeyecegim bile . "drow kelimesini kürtçe sanan bir grup..." şeklinde bir haber girişi yaşanmaz değil )

    okuyunca beni de feminizm üzerine bir şeyler karalamaya itti başlığı açan youser kardeş yazdıklarıyla.

    öncelikle hemen bazı şeyleri açıkça belirteyim:
    1- sadece kadın-erkek olarak da değil; ırk-dil-din-mezhep-etnik köken-siyasi tercih-seks tercihi vs gibi ayrımlar olmaksızın tüm insanlar arasında eşitliğe inanıyorum.
    2- kadın-erkek özelinde ise kadınlara pozitif ayrımcılık yapılmasını gerekli de görüyorum.

    lakin;

    bir süredir feminizm adı altında kendini konumlayan kişi grupları ve onların faaliyetlerini gözlemleyince şu tespitleri yapmamak da elde değil:

    a) bir grup var; onlar gerçekten işin felsefesini ve ideolojisini hazmedip; haklı olduğu bariz istemleri dillendiriyor ki hakkıyla onlara feminist demek ve çabalarına saygıyla selam durmak boyun borcu...

    b) sosyal medyanın patlamasına paralel biçimde ortaya çıkan bir güruh da mevcut ki onlar da kendilerini feminist olarak adlandırıyor lakin bir üst gruptan bir kaç açıdan farklılar. aşağıda açacağım bu farklar sonucu bu güruh feminist falan olarak değil; adıyla sanıyla açıkça faşist olarak adlandırılmayı hakediyorlar... ama madem feminen kimliklerini öne koymaya çok takmışlar bu yüzden onları feminofaşist olarak adlandıralım

    neden mi?

    bir kere eylem diye yaptıkları şeyler çoğunlukla buz gibi faşizm

    misal; bir yayın evini basmak...
    naziler bunu yaptı mesela...
    ya da italyan kara gömlekliler de bunu yaptı...
    tam olayın yaşandığı yer olduğunu düşündüğüm cağaloğlu bir zamanlar meşhur tan matbaası baskını gibi faşizan bir olayı tecrübe etmiştir.

    sebepler bununla sınırlı kalsa keşke..

    tek bir felsefi temel olmadan ortaya hede hödö diye dalmaya ne demeli? gerçek bir feministle konuştuğunuzda; "daha iyiye ulaşmak" konulu bir beyin fırtınasına girmeniz an meselesidir. bu güruh üyeleri ise direkt polemik üzerinden konuya girerler... iletişim olmayınca eh... hoş geldin faşizm...

    bir diğer fark da şu:

    feminist eylemler objektif yaklaşım ve analitik zekanın yaratıcılığı ile örülü iken;

    diğer güruh, haklı öfkenin haksız biçimini örnekler. haksız öfke ile faşizm arasındaki sınır tül gibidir...

    tüm faşist hareketlerde ortak bir özellik olarak masumiyet karinesi nin dikkate alınmadan (fiziki/itibari/psikolojik/sosyal) bir linç kampanyası yapılmasını görürüz.

    bu bazen kendini bir karalama kampanyası olarak gösterir.(bkz: philae sondasının baş mühendisinin tshirtü)

    bazen fiziki saldırı olarak arz-ı endam eder (bkz: akdeniz üniversitesine tacizci diye öğrenci kovalamak)
    bunu açalım; kabataş yalanı nın olduğu bir ülkede taciz iddiasıyla hemen lince girişmek ne kadar doğru?
    ha bu demek değil ki bu iddianın muhatabına dokunulmaz... kişi boşuna önce şüpheli sonra sanık sonra da hükümlü olmaz... ama bu aşamalar tamamlanmadan hop suçlu diye lince kalkmak ne kadar doğru?

    sosyal medya örnekleri çok daha beter...

    bu güruhu ve motivasyonlarını açıklamak da zor...

    bir grup erkek sözsöz konusu olsa bu faşist eylemlerin ardında; hemen sığ ama isabetli bir tutumla hormonlar üzerinden bir açıklama yaparsın

    ama failler kadın olunca; östrojen burada sana imkan vermez..
    çünkü bu saldırganlığa sebep olmak bir tarafa böyle bir istemi bile sönümlendirir o.

    kimya yardımcı olmadığında işe psikoloji-sosyoloji kavramları girer...

    onun da uzmanı ben değilim.

    lakin bu tip feminofaşist yaklaşımlar yüzünden asıl zararı gene kadınların gördüğünü gözlüyorum.

    çocuk yaşta gelinlerin olduğu
    aile içi şiddetin doğal sayıldığı
    boşanmak istemenin, bıçaklanmak anlamına da geldiği
    haremlerin okul diye lanse edilerek ileriye değil de geriye gitmenin yollarının arandığı
    öğrencilerinin eteğinden etkilendiğini söyleyen din öğretmenlerine bir şey bile yapılmayan
    tecavüze uğradığında saatine göre bir de suçlanan kurbanların ülkesinde bu güruh kendi cinsine yarar değil zarar verir...
    ama bundan ötesinde de ben konuşamam.
    çünkü nihayetinde onlar hakkında da kendi cinsi karar verebilir..

    edit: yanlış anlama olasılığı karşısında açıkça belirteyim: ithaki'nin yaptığını savunmuyorum. rahatsızlık veren içeriklerine ilişkin çıkışın (baskın haberi olacak kadar ilginç(!)) biçimini kritize ediyorum.

    yayinevi basmak... bunu haklılayamam...bu haklılanabilir şey mi cidden?

    edit2:farkları vurgulayan ifadeleri girmemişim. ..düzeltildi...

mesaj gönder