• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.31)
requiem for a dream - darren aronofsky
sara goldfarb, tv bağımlısı dul bir kadındır. oğlu harry ise kız arkadaşı marion ve uyuşturucu dağıtıcısı tyrone'la takılan madde bağımlısı bir çocuktur. sara, bir tv şovuna çıkmaya hak kazanır ve çok heyecanlıdır. ödül olan kırmızı elbiseye girebilmek için kilo vermeye çalışır ve diyet haplarından kullanmaya başlar. diğer yandan harry ve arkadaşları, hiç durmadan eroin ve kokain kullanmaya devam etmektedirler. bu bağımlılıklar zamanla aileyi bir felakete sürükleyecektir.
  1. sevmediğim filmlerden. o kadar övülmese olağanüstü beklentilere girmeyecektim ama hayatın anlamını bulacağım beklentisi ile izleyince sonuç bir bok bulamamak ile bitti.
    filmi doğru düzgün eleştirme noktasına gelirsek benim için en rahatsız edici nokta kadın temsilindeki sorun.

    !---- spoiler ----!

    film tamamen cezalandırma üzerine kurgulu. iki tane kadın karakterimiz var ve ikisi de direk cinsellik üzerinden kurgulanmış. birinci kadın genç ve güzel! bu genç ve güzelliği bedenine tecavüz edilmesi ile sonuçlanıyor. başka hiçbir karakterin cezalandırılması bu kadar net bir biçimde tecavüzle sonuçlanmıyor.
    diğer kadın karakterimiz yalnız, yaşlı, çirkin ve televizyon bağımlısı. tek amacı bedenini inceltip o kırmızı elbisenin içine girebilmek. ve kendini birilerine beğendirebilmek! nitekim onun da cezası akıl hastanesi oluyor. beden birinin cezası birinin de sebebi olarak kullanılıyor. peki ya erkek karakterlerden hiç biri neden uyuşturucu için bedenini satma noktasına gelmiyor? uyuşturucu için bu dünyada bir tek kadınlar mı bedenini satıyor? neden tecavüz cezası diğer karakterlere verilmezken genç ve güzel kadın üzerinden veriliyor? neden yaşlı kadının tek derdi beğenilmek? yalnız yaşlı kadınların elinde bir tek kendini beğendirebilmek mi kalıyor?
    birde filmin diğer bir rahatsız edici noktası karakterleri tek tek cezalandırması. her karakter muhakkak en kötü biçimde cezalandırılıyor. bu da filmi gerçekçi olmaktan çıkarıp mesaj verme kaygısı içinde olduğu hissini yaratıyor. film size başından sonuna kadar kötü şeyler yaparsanız işte böyle olursunuz diyor.

    !---- spoiler ----!

    şimdi her filmi izlerken bunları tek tek analiz mi ediyorum? tabii ki hayır. yoksa herhangi bir film izlemenin ya da izlenilen bir şeyin keyif alınacak noktası kalmıyor. ama bu filmde hayatın anlamını bulanlar olunca insan filmi ayrıntılı izlemeye başlayıp böyle kılı kırk yarıyor.
    filmin kendisine ait bunalımlı, karanlık, bunaltıcı bir havası var. ama sıkmadan içine çekerek izletiyor. izlenmesi gereken filmlerden ama çok büyük beklentilere girmez, benim gibi bu filmi bu kadar sevmişler kesin bir bok var diye izlemezseniz güzel film der kapatırsınız.
    birde ben illa depresyona gireceğim, iki gün boğazımda yumru ile dolaşacağım diye inat ediyorsanız:(bkz: lilja 4-ever - lukas moodysson) (bkz: lakposhtha parvaz mikonand - bahman ghobadi)
    nedra

mesaj gönder