1. bir yanım eksik. bir yanım eksildi. hiçbir sebep gösterilmeden elinden en sevdiği şey alınmış, haksızlığa uğramış kendi halinde bir çocuk gibi hissediyorum kendimi. bir yanım hep eksikti belki. öyle anne karnından ayrıldım ve işte orada ilk travmamı yaşadım denilen psikanaliz teorilerinden bahsetmiyorum ama... içindeki kayıp parçaları bulmaya fakat ararken de o keşif yolculuğunun tadını çıkarmaya çalışan şekilde eksiktim sanırım hep.

    bir yanım şimdi daha kötü eksildi ama. umudumu almışlar gibi elimden. daha tamamlanmadan yeniden eksilmişim de o yolculuğa bir daha çıkmaya artık cesaretim de gücüm de kalmamış gibi. kafamda sürekli bir soru, neden böyle oldu diye soruyor. nasıl yani? çok güzel gitmiyordu her şey ve belki de doğru da değildi ama yine de insanın bu kadar kolay vazgeçilebilen biri olduğunu görmesi nasıl acıtıyor içini, siz bilir misiniz? bilirsiniz tabii belki, bir ben miyim dünyanın tek acı çeken insanı. ama yine de şu an, tam şu an içiniz biliyor mu bu hissi en az benim kadar? biliyorsa eğer, lütfen der misiniz bana; geçecek, üzülme. geçecek mi sahiden mi diye sorabilir miyim size?

    neden böyle oldu diye sormayı bırakmak istiyorum artık. keşke beynimizde her soru için belli bir limit olsa, sonra artık geçerliliğini yitirse o soru, bir daha aklımıza bile gelmese. düşünmekten aklımı yitirecek gibi hissediyorum kendimi. böyle şeylerin sonunda bazen derler ki "kıymetini bilemedin belki". ben bildim, size yemin ederim bildim. konuştuğumuz görüştüğümüz her saniyenin, yeri göğü inletecek kahkalarımızın, en ufak bir dokunuşun, o uzun keyifli sohbetlerin, bana okuduğu şiirlerin her bir dizesinin kıymetini bildim... ve sonra işte sanki tek mutlu olan benmişim gibi ve de tek suçlu, orada öylece umutla dikilirken onun birden bire artık yanımda olmayışını fark ettim. evet biliyorum hayat böyle inişli çıkışlı, evet sonlar da var başlangıçlar da. biliyorum evet evet evet... yeter, ben bunları kendime söylemek istemiyorum, kimsenin de bana söylemesini. kıymetlimsin diyen insan için, senin bir damla göz yaşına bile dayanamam, içimi yakar diyen insan için böyle yokuş aşağı bir hızla değersizleşmemin içimde oluşturduğu yaralanmayı şu an hiçbir söz iyileştirmiyor. böyle bu uzaklıkta iyiyiz demesi için, bunun da adının dürüstlük olması için ne yapmış olabilirim diye düşünmediğim bir saniye geçmiyor.

    ben artık tüm gün insanlar arasında yumruklarımı sıka sıka, dudaklarımı ısırarak, insanların gülümsediğini görünce 'ha demek burada gülmem gerekiyordu normalde' diye içimden geçirip zoraki gülümseyerek, normal olmaya çalışarak, nasılsın sorusuna kendimi koyvermeden iyiyim demeye çalışarak dolaşmak istemiyorum. kendimle başbaşa kaldığım ilk fırsatta bitap düşene kadar ağlamak istemiyorum. ben artık penceremin önünde tüm gün öten kuşlarla beraber neşelenebilmek istiyorum.

    hani zaman şaşmazdı, bahar gelecekti. hem o da söz vermişti, sonramız bahar demişti. mevsimler mi yalancı şimdi, o mu? benim içim sırılsıklam, içimde yağmurlar ben baharı göremiyorum.

mesaj gönder