1. 8 Mart Kadınlar Günü’ne farklı bakış açısı!
    İstanbul Arel Üniversitesi, 8 Mart Dünya Kadınlar gününe özel hazırladığı filmle, hem Türkiye’nin hem de dünyanın önemli kadın karakterlerinin yaşadığı sorunlara dikkat çekti. İstanbul Arel Üniversitesi’nden 5 öğrenci, Türk tiyatrosuna adını yazdıran Afife Jale, Harry Potter roman serisinin yazarı J. K. Rowling, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın tıp doktoru Safiye Ali, ABD’li kadın hakları savunucusu Susan B. Anthony ve Boston Maratonu’nda yarışan ilk kadın ABD’li sporcu Kathrine Switzer gibi önemli isimleri canlandırdı.
    İstanbul Arel Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, İletişim Fakültesi, Güzel Sanatlar Fakültesi ve Fen Edebiyat Fakültesi’nden öğrencilerin yer aldığı çekimlerde duygusal anlar da yaşandı. Genç oyuncular, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kadınların tarih boyunca tüm engellemelere rağmen nasıl başarılı olduklarını farklı bir bakış açısıyla ifade etmenin büyük mutluluk verdiğini belirttiler. İstanbul Arel Üniversitesi öğrencileri, filmin sonunda canlandırdıkları karakterlere kendilerine umut aşıladıkları için teşekkür etti.

    https://www.youtube.com/watch?v=V4c2BU2bEFs
  2. size çiçekli şiirler armağan ediyorum güzel kadınlar. bizim halimizi ancak biz anlarız. vücudu bile gelgitlerle boğuşan bizlere hayattaki gelgitlere kafa tutacak cesaret diliyorum. gönlünüz geniş yolunuz açık olsun.
  3. kadınlarımız...
    analarımız, ablalarımız, teyzelerimiz, halalarımız, kızlarımız.
    bazen sırtımızda taşıdığımız, bizi sırtlarında taşıyan
    bazen ayakta durabilmemizin kaynağı,
    bize omuz veren, omuz verdiğimiz,
    düştüğümüzde bizi ayaklandıran
    bazen aşk sızımız, bazen hüznümüz,
    bazen isyanımız, bazen uysallığımız
    zor günümüzde dert ortağımız,
    neşeli günümüzde içten kahkahalarıyla neşemizi katlayan,
    içip içip şiirler yazdığımız,
    yokluğunda dünyanın anlamsız kaldığı,
    haksızlıklara birlikte direndiğimiz,
    dertlenip oturup, birlikte içtiğimiz,
    kimi zaman kardeşten öte hissettiklerimiz,
    kimi zaman kendimizden bile yakın bize,
    kimi zaman yanlışlarımızı kırmadan yüzümüze söyleyen,
    kimi zaman kırıp, parçalayıp, çekip giden,
    ama yeni kapılar açan hayatımızda
    dünyanın estetiği, neşesi,
    bizden çok daha fazla zorluğa katlanan
    ama her zaman gülümsemesini bilen.
    diğer yarımız, var oluşumuzun ortağı,

    herşeyimiz..

    kadınlarımız..

    gününüz kutlu olsun.

    kendiniz gibi, insanca özgürce yaşayın ve hep var olun..

    varlığınızı sorgulamaya kalkanlara yeri geldiğinde "sana ne, kime ne" diyebilmesini bilin.

    bizimle hayatı, zorlukları paylaşan, her şeyi, yaşamı sorgulayan, özgürlüğün anlamını bilen, emekçi kadınlarımız için. *
  4. çevreye "emekçi kadınlar günü" mü "dünya kadınlar günü mü"açıklaması yapmadan yekten kutlanması gereken gündür.

    8 mart’ın tarihi 1857’de new york’taki dokuma işçisi kadınların daha iyi çalışma koşulları için başlattıkları greve ve 1908’de işçi kadınların meşhur ‘ekmek ve gül’ sloganıyla giriştikleri eylemlere kadar uzanıyor. işçi kadınların direnişini onurlandırmak için 1910’da kopenhag’da toplanan 2. enternasyonal’de, uluslararası bir kadınlar günü belirlenmesi önergesini sunan ise meşhur clara zetkin. günün 8 mart olarak kararlaştırılması 1913’leri buluyor. görüldüğü gibi bu yıllarda 8 mart sosyalist hareketin gündemleştirdiği bir şey. neden? çünkü daha feminizm yok.

    uzun yıllar soğuk savaşın da etkisiyle sosyalistler tarafından kutlanan 8 mart 1977’de birleşmiş milletler tarafından benimsenince uluslararası kadınlar günü olarak tanıyor. bm kararıyla 8 mart’larda kitlesel yürüyüşler yeniden alevleniyor. hatta türkiye’de de kadınların ilk kitlesel 8 mart yürüyüşü 1977’de yapılıyor. hangi kadınların? sosyalist kadınların tabii. feminizmin türkiye’ye gelmesine daha bi beş sene filan var.

    bu dönemde emekçi kadınlar mı, sade kadınlar mı diye bir tartışma yok tabi. herkes konunun işçi sınıfından kadınlarla ilgili olduğunda hemfikir. derken güm 12 eylül darbesi. sonra o da ne? bazı kadınlar, kadınların kurtuluş mücadelesi sosyalist mücadeleden ayrı yürütülmeli filan diyor. bağımsız kadın hareketi lazımmış. dilden dile dolaşan bi de tuhaf kelime, baş harfi f. işte emekçi kadın mı, öneksiz kadın mı kavgası tam burdan başlıyor canlarım. 80’lerde feminist hareketin ortaya çıkışıyla birlikte türkiye’de “8 mart kimin?” kavgası başlıyor.

    feministlere göre bunu emekçi işçi diye ayırmaya gerek yok, görünmeyen emek, ev işçiliği vs hepsi bunu içinde. solcular ise kutlamayı illa ki "emekçi" etiketinden faydalanarak yapmak da inatlı. çünkü asıl düşman kapitalizm, şte çiçekli böcekli indirimli kutlamların karşısında 8 mart’ı direniş günü olarak yaşatmak için yani.

    anlayacağınız emekçiler için “8 mart kadınlar günü”cüler bi nevi kapitalizmin oyununa gelmiş, tuzağına düşmüş, özündeki solu yitirmiş olanlar. “emekçi kadınlar günü”cüler ise 8 mart’ın arkasındaki sosyalist tarihi hatırlatan, daha sınıfçı, daha solcu olanlar.

    peki 8 mart kimin???? 8 mart tüm kadınlarındır. işçisi, orta sınıfı, işvereni, ev işçisi olarak adamlara direnmeyenimiz emekleri çar çöp edilmeyenimiz mi var ki? 8 mart’ı kapitalizme kaptırmamak için “emekçi” kelimesine muhtaç değiliz çok şükür. ömrümüz dişlerimizle tırnaklarımızla kazandığımız mevzileri savunarak geçiyor.

    durduramayacaklar kadınların coşkun akan selini!!!
  5. yazıklar olması gereken "çok kıymetli kadınların" kadınlar gününü kutlamamak değil. keşke tek sorunumuz bu olsaydı ki bu sorunları zaten yazmış arkadaşlar.

    hatta kapitalistlerin 8 mart kutlama mesajları ve videoları özellikle çok öfkelendiriyor beni. mesela migros şu video ile kadınlar günümüzü kutlamış sağolsun. en çok kadın çalışanı olan şirketiz diye övünüyor. hani çalışma koşullarını, ücretlerini filan bilmesek aymazca ve safça mutlu olacağız.

    oysa şunu anlamalıyız migros'un bu reklamından: evet binlerce kadın çalışanımız var. kalifiye iş gücü olamadıkları için kadınların bu sektörde istihdamı çok yaygın zaten. insafsızca saatlerce çalıştırıyoruz asgari ücrete. işsizlik hat safhada olduğu için örgütlenip, sendikalaşıp haklarını da savunamıyorlar işten atılmaktan çekindikleri için. ücretsiz hamilelik izni filan da kullandırtmıyoruz. hamile kadın iş gücü kaybı yaratıyor. ya iş ya çocuk. öyle sık sık hastalanıp rapor filan almak da yok. derhal kapı dışına konulursunuz. yani özetle türkiye'nin 12 bin kadın çalışanıyla en çok kadını sömüren şirketlerinden biriyiz.

    Migros’a göre direnen işçilere destek vermek “ahlaka aykırı”
  6. her ne kadar bu günün özel bir gün olduğuna inanmasam da, kendimin ve diğer youreads kadınlarının kadınlar gününü kutlar, kadına şiddetin olmadığı bir yıl temenni ederim.
  7. doğrusu dünya emekçi kadınlar günü'dür.
  8. tüketim çılgınlığının kullanmak istediği günlerden bir diğeri.
  9. 8 mart dünya emekçi kadınlar günü'nün yan sanayi, tapon malıdır. cümlenin içine emek girince fazla devrimci fazla sol tandanslı oluyor diye kullanılmaktan çekinilir bazı camialarda. ancak bu günün varolma sebebi zaten emekçi kadınlardır. türkiye örneğinde ise kadınların erkeklerden kati suretle hediye ve çiçek beklediği, günün anlam ve öneminden habersiz bir şekilde bir erkek tarafından ödüllendirilme isteğiyle dolup taştığı, ödül kemiğini aldıktan sonra da erkeğine tam teslimiyetine devam ettiği, her özel gün gibi sıradanlaşmış seromonileri olan bir gündür.
  10. sanılanın aksine kutlanacak bir gün değildir, 8 mart 1857'deki grevde 129 kadın işçinin hayatını kaybetmesinin yıldönümüdür. kutlamak abestir, yapılacak en doğru şey "anmak"tır.