1. 8 mart dünya kadınlar gününün tarihçesi hakkında çelişkili bilgilere rastlamak mümkündür. en sık duyulan 8 mart tarihi, 1857 yılında 40.000 tane dokuma işçisi kadının çalışma saatlerinin kısaltılması, insanca yaşam koşulları, daha iyi ücret için grev ve bir direnişe girmesi, bu kadınlara polisin saldırması ve bu esnada çıkan yangında 129 kişinin ölümü üzerinedir. aslında, 140’tan fazla kadının öldüğü yangın 25 mart 1911 yılında amerika’da triangle adında bir tekstil fabrikasında, atölyelerin olduğu 8. ve 10. katlarda çıkar, patron işçilerin üzerine kapıyı kilitleyip gittiği ve yangın kapısı da olmadığı için işçiler çıkamaz ve sonuç 146 kadın ölür. bu kadınların çoğunluğu 13-16 yaşındaki yahudi ve italyan göçmen kadın işçiler ya da çocuk işçilerdir. bunun üzerine yüz binlerce işçi sokağa dökülüp bir direniş gerçekleştirir.
    8 martı'n diğer bir ortaya çıkış hikayesi de şöyledir, 1910 yılında clara zetkin uluslararası sosyalist kadınlar konferansı’nda 8 mart’ın uluslararası kadınlar günü olması için bir önerge vermiş ve bu önerge kabul edilmiş. ancak aslen, önerge mart ayının bir gününün kadınlar günü olarak kutlanılması içindir.
    yangından sonra 1914’e kadar kutlamalar (!) 19 mart’ta gerçekleştirilir. 1917 yılında st. petersburg’da savaşın yıkıcı etkisini protesto etmek isteyen yüzbinler sokağa çıkar ve bu eylem 8 mart’ta gerçekleşir. bugünden sonra 8 mart, özellikle sovyetik gelenekten gelen sosyalist ülkelerde uluslararası emekçi kadınlar günü olarak kutlanmaya başlanır ve 1921 yılında enternasyonal kadın sekreterliği de 8 mart’ı uluslararası emekçi kadınlar günü ya da uluslararası kadınlar günü olarak ilan eder. 1920’den 70’lere kadar olan zaman diliminde 8 mart’ı kutlayanlar esas olarak emekçi kadınlar günü diye adlandırır. çünkü 8 mart’ın özünde kadınlara ilişkin taleplerin; işçi sendikalarının, komünist partilerin ve sosyalist partilerin talepleri ile uyumlu hale getirilmesi diye bir ilke de vardır. türkiye’de de ilk olarak 8 mart 1921 yılında komünist fırkası tarafından kutlanır. sonrasında 1970’lere kadar gelen dönemde 8 mart kutlamaları pek görülmez. 1975 sonrası harekette ise devrimci işçi sendikaları konfederasyonu (disk), o dönemki türkiye komünist partisi’nin etkin olduğu disk’e bağlı maden-iş ve yine tkp geleneğinden gelen kadınların oluşturduğu ilerici kadınlar derneği, 1975 sonrası ilk 8 mart’ı kutlayan grup oluyor. onlar da bu 8 mart’ı uluslararası emekçi kadınlar günü olarak kutlar.
    1977 yılında ise bm 8 mart’ı barış ve uluslararası kadın hakları günü ilan eder yani dünya kadınlar günü değil ve bunun gerekçesini 8 mart’ın temelinde yatan tarihsel hiçbir ayrıntıya dayandırmaz.
    gelelim bu günün iki farklı adlandırmasına. emekçi kadınlar günü özetle “kadınların kurtuluşu işçi sınıfının kurtuluşuna bağlıdır” cümlesi ile ilişkilidir. dünya kadınlar günü söylemi ise, sınıf, ulus, ırk, din ayrımı gözetmeksizin, en temel olanın kadınların ezilmişliği olduğunu söyleyenler tarafından benimsenmiştir.
    diğer bir sorun, kadınların bir kısmının emekçi olması diğerlerini emeksiz mi yapar? bu, kadının ‘erkekler tarafından’ işçi sınıfı ideolojisiyle ele alınması değil midir? söz edilen emekçi kadın, kamusal alanda belli bir ücret karşılığı çalışan kadın ise eğer, ‘evin erkekleri’ için çalışan, maaş almayan üstelik hem kapitalizm hem de patriarka tarafından sömürülen kadına emeksiz demek hangimizin haddinedir?
    her ne kadar bugün 8 mart’ın içi boşaltılmış hatta kimileri için hiçbir zaman anlam ifade etmemiş olsa da ‘tek bir günü değil dünyayı isteyen’ kadınlar olarak bugünü ve özellikle de örneğin istanbul’da gece yürüyüşünü es geçmemek gerek derim (erkek yazarların üstlerine alınmamaları dileğiyle). kadınlara selam olsun.
    çokça bilgi için (bkz: filiz karakuş)
    tinda
  2. her kadının günü değildir bunu bir anlamak lazım. örneğin çalışmayan emek vermeden koca parası ile bütün gün cafe cafe gezip sosyal paylaşım sitelerine fotoğraf atan kadının günü değildir. bu kadının evinde temizlik yapan, cafede ona hizmet eden kadınların günüdür. yahut etrafında olan haksızlıklara hukuksuzluklara göz göre göre susan kadınların da günü değildir susmayan haykıran kendisi için değil temiz bir gelecek için çırpınan kadınların günüdür.

    kısaca benim gözümde sadece emekçi kadınların günüdür her kadının günü değildir. o yüzden tüm emekçi kadınlarımızın günü kutlu olsun.
    geleceği sizin yoğurduğunuz hamurdan çıkan nesiller belirleyecek bu kutsal görevde aydınlık yüzler yetiştirmenizi dilerim. ayrıca bu kirli dünya sizin yüzü suyu hürmetinize dönüyor, gücünüzün farkına varın!
  3. gelişmiş toplumlarda kadın özgür ve katılımcı oldukça neler olabileceğini görüyoruz ve cumhuriyet kurulurkende bu ülke bunu yaşadı yıllar geçtikçe daha ileriye gitmesi beklenen bu özgürlük ortamı gitgide karanlığa çekilmek isteniyor. bunun sebeplerinden en önemlisi ataerkil toplum olmamız işte bugün kadın sorunlarına farkındalığın yanında ataerkil toplumun baskısına dikkat çekilmeli.
    ülkemin kadınları çok güçlü, gezi direnişinde de en önde kadınlarımız vardı ve dünya kadınları için umut ve simge oldular.
    bu duruşu bu kazanımları kaybetmemek için özgürlükleri kısıtlayan kadını insan olarak bile görmeyen zihniyete hayır diyorum.
    bütün kadınların günü kutlu olsun.
  4. kadınların erkeklere hiçbir şey kanıtlamak-açıklamak zorunda kalmadığı, güç tartışmalarının bittiği günlere ulaşmak dileğiyle.

    bu günün kutlanacağı vakit şimdi değil, insanların hak ve hak bilincince denk olabildiği zamanlar.
  5. "keşke şimdi sabah olsaydı. keşke şimdi ben taştan, duvardan yazın kokusunu alabilseydim. radyoyu açıyorum. haberler. her şeyden habersizim. bir adam bir kadını öldürmüş. başka bir adam kendini öldürmüş. sel basmış. savaş devam etmekte. kolluk güçleri kazanmış. dünya yine aynı dünya. susuyorum." / goli taraghi

    durum tam da bu. türkiye yine aynı türkiye'ydi bugün. sokaklar polislerden, toma ve akreplerden geçilmiyor. kadınlar ellerinde döviz yağmur altında bekliyor. adamların ağzında küfürler. her yerde karanfil dağıtan mağaza önü kalabalığı. goli taraghi'nin dediği gibi keşke şimdi sabah olsa da geçse her şey.
  6. kadina siddet ile gecen kacinci emekci kadinlar gunu ben bilmiyorum. kutlama yada anma yaparak sorun cozuldugunu, farkindalik yaratildigini henuz gormedim ben. cok uzaga gitmeye gerek yok bu yil basindan beri basinda yanki bulan aciklamalarin tumunde bir kadin degersizlestirmesi vardi. hele hele son donem cok artti. kadin spor klubune yardim etmenin gunah oldugunu ogrendik, hamile kadinin sokaga cikmasinin yasaklanmasi gerektigini ogrendik, ne isi varmis orada dedik, kendi kasinmis dedik, erkek dover dedik, 7 yasinda evlenilebilecegini ogrendik, dayak icin sukur edilmesi gerektigini vurguladik. kisaca kutlamayi bilmem ama anmalari biz yilbasindan beri yapiyoruz. olen emekci kadinlari cok guzel andik ve anmaya devam ediyoruz.

    sosyal politikalar ve aile bakanligi gecen yil hedefledigi amaclardan sadece 81 ilde mevlut okutmayi gerceklestirmisti. bu sene mevlutlerimiz devam eder olen insanligimizin arkasindan dualarimizi eksik etmeyiz kimse merak etmesin.
  7. aslen dünya emekçi kadınlar günü olarak belirtilmelidir. 8 mart 1857 de new york da daha iyi çalışma şartları isteyen dokuma işçilerinin grevi sonucunda 129 kadının öldürülmesi sonucu anılan bir gündür.sosyal medya ve pazarlama zihniyeti ile bu gün de erkeklerin kadınlara hediyeler aldığı sevgililer günü kıvamına getirilmek istenmektedir.
    logos
  8. "sevişti bir bakir ile bakire, erkeğe milli dediler, kadına fahişe."

    cemal süreya
    slipo
  9. son yıllarda o da tüketim ekonomisine döndürülmüş bir gün olup, ayrıca ülkemizde yürüyüş yapmak istediğinizde gaz ve copla kutlarlar sizi.
  10. kişilerin, kurumların, partilerin reklamlarının kadınların sorunlarının önüne geçmediği bir 8 mart dileyeceğim de, karın pembe yağmasını dilesem daha kısa sürede gerçekleşecek sanırım. umarım bugün yaratılan farkındalıklar bir günlük kasılan duyarların ötesinde çözümlere vesile olur.