1. doğrusu 8 mart dünya emekçi kadınlar günüdür.
    ülkemizde kadına verilen değer ne yazık ki belli günlerde kutlama yapmak ve o gün için değer veriyormuş gibi göstermekten öteye gidemiyor hala kadınları malı olarak veya cinsel bir obje olarak gören bir anlayışa sahibiz durumumuz o kadar kötü, kadın cinayetleri,tecavüz,aile içi şiddet,taciz olayları maalesef devam ediyor her 4 saatte 1 kadın tecavüze uğruyor gerek toplum gerekse mahalle baskısı ve cinselliğin hala tabu olarak görülmesinden dolayı kadınların bir kısmı da yaşadıkları bu olayları dile getiremiyorlar. umarım bu yıl ve gelecek yıllar içinde çok daha güzel şeyler görebiliriz ama benim şu an için pek umudum yok açıkçası.
  2. doğrusu dünya emekçi kadınlar günüdür. hediyeler alma, indirimlerden faydalanma günü değil tarihine yakışır bir mücadele günüdür.
    bugün biz bu ülkede yaşamak için mücadele ediyoruz. hayatta kalabilmek için, bir kişi daha eksilmemek için. bu ülkede kadınların %44.7'si şiddet görüyor, şiddet gören kadınlardan %67.8'i eşinin onu öldürmesinden korkuyor. rakamlar korkunç ve gitgide korkunçlaşıyor. 2015 yılında 303 kadın öldürüldü , bu yılın ilk ayında 36 bütün bunlara rağmen caydırıcı cezalar verilmiyor. erkeklerin sevgisi kadınları öldürüyor bir de üstüne onlara ceza indirimi sağlıyor.
    tecavüz kadının suçu, taciz alışmamız gereken bir rutine dönüşüyor. kadınlar iş yerinde, sokakta, okulda, oturdukları restoranda tacize uğruyor. bunlar için bir önlem alınmıyor üstüne devletin bir kurumu bunu destekleyen fetvalar yayınlıyor.

    bu toplumda kadınlık utanılacak, ayıp bir kavrama dönüştürülüyor. kadınlar annedir, bacıdır, çiçektir böcektir diye tanımlanıyor ama kadına kadın denmiyor. kadın cinselliğinden utanılıyor, kaçış için başka kelimeler kullanılıyor.

    8 mart'ta sokakları, meydanları, kadın kahkahalarıyla ve mücadele sesleriyle doldurma günüdür. haksızlığa, eşitsizliğe, ayrımcılığa ses çıkarma günüdür.
  3. kadınlarımız...
    analarımız, ablalarımız, teyzelerimiz, halalarımız, kızlarımız.
    bazen sırtımızda taşıdığımız, bizi sırtlarında taşıyan
    bazen ayakta durabilmemizin kaynağı,
    bize omuz veren, omuz verdiğimiz,
    düştüğümüzde bizi ayaklandıran
    bazen aşk sızımız, bazen hüznümüz,
    bazen isyanımız, bazen uysallığımız
    zor günümüzde dert ortağımız,
    neşeli günümüzde içten kahkahalarıyla neşemizi katlayan,
    içip içip şiirler yazdığımız,
    yokluğunda dünyanın anlamsız kaldığı,
    haksızlıklara birlikte direndiğimiz,
    dertlenip oturup, birlikte içtiğimiz,
    kimi zaman kardeşten öte hissettiklerimiz,
    kimi zaman kendimizden bile yakın bize,
    kimi zaman yanlışlarımızı kırmadan yüzümüze söyleyen,
    kimi zaman kırıp, parçalayıp, çekip giden,
    ama yeni kapılar açan hayatımızda
    dünyanın estetiği, neşesi,
    bizden çok daha fazla zorluğa katlanan
    ama her zaman gülümsemesini bilen.
    diğer yarımız, var oluşumuzun ortağı,

    herşeyimiz..

    kadınlarımız..

    gününüz kutlu olsun.

    kendiniz gibi, insanca özgürce yaşayın ve hep var olun..

    varlığınızı sorgulamaya kalkanlara yeri geldiğinde "sana ne, kime ne" diyebilmesini bilin.

    bizimle hayatı, zorlukları paylaşan, her şeyi, yaşamı sorgulayan, özgürlüğün anlamını bilen, emekçi kadınlarımız için. *
  4. yazıklar olması gereken "çok kıymetli kadınların" kadınlar gününü kutlamamak değil. keşke tek sorunumuz bu olsaydı ki bu sorunları zaten yazmış arkadaşlar.

    hatta kapitalistlerin 8 mart kutlama mesajları ve videoları özellikle çok öfkelendiriyor beni. mesela migros şu video ile kadınlar günümüzü kutlamış sağolsun. en çok kadın çalışanı olan şirketiz diye övünüyor. hani çalışma koşullarını, ücretlerini filan bilmesek aymazca ve safça mutlu olacağız.

    oysa şunu anlamalıyız migros'un bu reklamından: evet binlerce kadın çalışanımız var. kalifiye iş gücü olamadıkları için kadınların bu sektörde istihdamı çok yaygın zaten. insafsızca saatlerce çalıştırıyoruz asgari ücrete. işsizlik hat safhada olduğu için örgütlenip, sendikalaşıp haklarını da savunamıyorlar işten atılmaktan çekindikleri için. ücretsiz hamilelik izni filan da kullandırtmıyoruz. hamile kadın iş gücü kaybı yaratıyor. ya iş ya çocuk. öyle sık sık hastalanıp rapor filan almak da yok. derhal kapı dışına konulursunuz. yani özetle türkiye'nin 12 bin kadın çalışanıyla en çok kadını sömüren şirketlerinden biriyiz.

    Migros’a göre direnen işçilere destek vermek “ahlaka aykırı”