1. kültür ile ilişkili olduğu su götürmez bir gerçek; ancak mevzunun yalnız kültür olmadığı sözlerden anlaşılabilir. batı kültüründe müzikal anlamda arabesk müzik çıkaracak bir gelenek olmamış, olamamış. doğu ise dinden tutun toplumsal ayaklanmalara kadar çok daha acılı, çok daha farklı duyguları açığa çıkaran olgularla yüzleşmiş. iki tarafın bu denli ayrık oluşu coğrafyadan ibaret değil.

    insan var ama bu demek değil ki batı insanı doğudakinden farklı bir şey deneyimliyor aşk acısı çekerken; ifade etme şekli ve kelimeler başka. e haliyle müzik de başka, enstrümanlar başka, sesler başka. arabesk müzik insanın en yüzleşmekten kaçındığı - sebebi de çok basit görünmesi sanıyorum liriklerin bu kadar 'orada' olan ama bu kadar imkansız olanı anlatmasından - en basit ihtiyaçlarının dillendirilmesinin normal şartlar altında gerçekleşmemesinin bir sonucu. alkol alınca bağırarak eşlik edilmesinin en büyük sebebi bu mudur? freud'a sormak lazım.

    arabesk müziği, müzikal anlamda küçümseyen modernist dünyaya da iki çift lafım var: doğu'nun sesi ve yeteneği misal öyle azer bülbül'den ibaret değil, ki kendisi çok şahsına münhasır bir müzisyendir; bugün batı müziğinde iki iç sızlatan tını duyunca ''aa adamlar yapmış diyorsak'', o adamların esin kaynağının bu topraklarda olduğunun ayırdında olmak lazım. orhan gencebay'ın zamanında kimsenin kullanmadığı bir saz tonunu dünyaya tanıtmış olduğu gerçeği üzerinde bir durup düşünmek lazım. arabesk'in kışkırtıcı etkisinin opera'dan çok da farklı olmadığını gerçekten dinleyene kadar.