• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (9.16)
aylak adam - yusuf atılgan
her şeye "karşı" duran, "karşı" çıkan, "karşı" olan bir adam... aylak adam... bir adı bile yok. "c." diyor yusuf atılgan kısaca.insan her şeye bunca "karşı"yken kendine de "karşı" olmadan nasıl sürdürülebiler bir "karşı" yaşamı?c., sıradanlığa, tekdüzeliğe, alışılmışın kolaycılığına hiç mi hiç katlanamıyor. hem farklıyı, hem doğru olanı arıyor. çabasının boşuna olduğunun da farkında üstelik.zor bir karakter, zor bir yaşam, yalın bir roman.


  1. "birden kaldırımlardan taşan kalabalıkta onun da olabileceği aklıma geldi. içimdeki sıkıntı eridi."

    böyle bir cümleyle başlıyorsunuz kitaba, varın gerisini siz düşünün.
  2. ah be c. keske seninle bir raki icebilseydim..
  3. bende büyük izler bırakmış ve hatta insanlara bakışımı değiştirmiş efsane kitap. bay c'nin topluma karşın düşüncelerinin içinden seçip çıkarabileceğimiz çok fazla sosyolojik analiz var.

    insanların gündelik yaşantılarındaki koşuşturmaları bir yana bay c'nin ise onların aksine başı boş ve adını verdiği gibi "aylak" şekilde sürdürdüğü bir yaşam bu. daha sonraki birçok esere konu ve içerik anlamında göz kırpan ve yol gösteren bir kitap aynı zamanda. misal vermem gerekirse çok uzağa gitmeden (bkz: fakat müzeyyen bu derin bir tutku - ilhami algör) şu kitabı söyleyebilirim. bu kitabın baş karakteri ile bay c arasında benzerlikler oldukça fazla. ve daha aklıma gelmeyen ya da okumadığım birçok kitap vardır tahminimde.

    fakat aylak adam çok başka, yusuf atılgan'ın elinden çıkması ve kitabı yazarken aslında yazdıklarının içinde yaşıyor olması, atılgan'ın hayatına ufak izlerle dokunuyor olmamız öyle güzel ki.

    sevdiğim bir kısmından;

    "...boş bir sıra bulup oturdular. güler'in çantası aralarında kaldı.

    -en kötüsü güzel burunlu yaratılmaktır. adınız güler, değil mi?

    -öğreneceksiniz. bence insanın adı onunla en az ilgili olan yanıdır. doğar doğmaz, o bilmeden başkaları veriyor. ama yapışıp kalıyor ona. onsuz olamıyor. (sustu. bir sigara yaktı). bakın, şimdi adımdan daha önemli bir şey biliyorsunuz: sigara içtiğimi. işte bir başkası: bütün bu "siz"ler, "iz"ler, "uz"lardan sıkılırım ben. yapmacık, fazlalık gibi gelirler bana. ikinci konuşmamda 'sen' diyemeyeceğim biriyle konuşmam. ne dersin(iz)?

    -galiba sizi anlıyorum.

    -yanılıyorsun. "siz" anlanamaz, "sen" anlanır. bazı kitaplarda "sizi seviyorum"u okuyunca gülerim. sanki "siz" sevilirmiş! "sen" sevilir, değil mi?

    -seni anlıyorum. (kızardı).
    ..."
  4. okurken hem sinirlenip hem sevmeden edemediğim o şahsına münhasır c karakterini edebiyat dünyasına kazandıran kitap. sevgili olsan çekilmezsin ama insan senden hoşlanmadan duramıyor c !
  5. "2 günde bitiririm ulan ben bu kitabı" diyerek bir hışımla başladım. ama okudukça akıntısına kapıldım. bitmesin diye sindire sindire 1 ayda ancak okudum. çünkü 2 günde bitirilecek/tüketilecek bir kitap değil. yavaş yavaş, tadı çıkarılarak okunacak bir kitap.

    türk edebiyatı'ndan uzak dururdum. bu konuda çok yanıldığımı ilk kez kürk mantolu madonna öğretti bana. bu kitap ikinci. okuyalı 2 hafta oldu, hala etkisindeyim.
  6. bir acayip adam...
    işsiz, aylak, aşık...
    aşka, elde etmeye aşık adam, aylak adam.

    yusuf atılgan'ın diğer kitaplarından alamayacağınız tadı alacağınız bir kitap.

    bu kitabı bir başka atılgan yazmış olmalı, diyeceksiniz.
  7. içinde kendimi bulduğum kitaptır. hayatı absürd görüyorsanız okumanız şarttır.
  8. bu kitabı okurken hep farklı duygular hissettim çok yavaş okudum hep kısa kestim okumaları çünkü bişey keşfetmiştim ben hep farklı tepki veriyordum kendi içimde ayak adama. mesela yoğun bi günümün akşamında okurken kıskançlıktan ölüyordum hayat sadece onun çevresinde dönüyordu hiç yorulmuyor istemediği hiçbir şey yapmıyordu bense çok yorgundum. bu gün sabahtan beri evde boş boş işlerle uğraşıyorum. aylak adamdan nefret ettim nasıl bir insan bu kadar amaçsız yaşabilir başkaları üzerinden geçinebilir. hiç mi şu dünyaya yararlı en azından bi dikili ağacım olsun istemez insan. kadınları nasılda meta olarak görüyor onların düşüncelerini önemsemeyip yapışıyor dudaklarına. yada ne kadar değer veriyor kadınlara her şeyini ona adayıp hiç aklından çıkarmıyor. bu yalnızlık içinde nasılda kafayı yemiyor ne güzel kendine değer veriyor kendini nede seviyor. hayatla dalga geçmeyi başarabiliyor galiba ben onun gibi olmak isterdim beğendiğim kızın peşine takılıp tenhada öpmek olursa akşam yatakta devam etmek güzel olurdu galiba. öyle birisi olsam galiba intihar ederdim. düşünsene sabah kalkıyorsun seni bekleyen hiç kimse yok planın yok yataktan çıkmak için bi nedenin yok. sapık mıyım ben neidüğü belirsiz kimdir nedir bilmediğim kızları takip edeyim. allahım tiksiniyorum bu sapıktan. aman yarabbim çok kral adam.
  9. aslında biraz zorlama olsa da cumhuriyet ve aydın eleştirisi de bünyesinde barındırır. bay c. cumhuriyet sonrası boşluğa düşen 'bunalan' bir aydının da portresidir aynı zamanda.
  10. son dönemde eskiye bir yaslanma var hiç kuşkusuz. son derece değerli eserlerin günümüzde, o eski dönemlerde yakalayamadıkları popülerliğin hakkını vermek istermişçesine bir yaklaşım söz konusu edebi kitaplara karşı. her kitabın edebi yönü olduğunu düşünmüyorum elbette. bir şekilde ben de hakkını vermek ve geç kalmışlığımı vicdanımda bastırmak istediğim için aldım okuma listeme bu kitabı.

    ilk seferde kanım kaynamadı. ikinci kere elime alarak başladım okumaya ama hiç konuya dahil olamadım. şimdi sonlarındayım ama hissiyatım değişmedi ne yazık ki. kitaptan alıntılar yaparak kitapları tanıtmayı sevmiyorum ayrıca. kaldı ki çok altını çizeceğim bir yer varmış hissi de bırakmadı bana. defalar ama defalarca okuyana bir şey diyemem; farklı bir hissediş üzerinden tartışma konusu çıkmaz elbette.

    fakat ben çok beğenmedim bu aylak adamı. ne adamı ne de konunun içindeki duruşunu. acaba insani olarak bir kıyasa yenik mi düştüm onu da bilmiyorum. bir öncesinde stefan zweig okudum ki beni ciddi manada etkileyen yazarlardan biridir. işte burada çoğunluğa, bağıra çağıra hak veren ben; söz konusu yusuf atılgan'a hak veremedim. bendeki tesiri derinlere inemedi.

    bunun yanı sıra aynı hissi albert camus için de hissettim ben. herkeste aynı etkiyi bırakmayabiliyor demek ki sevilen eserler. ayrıca bir yerde sevemediğimi belirttiğim için de bu kitabı, oldukça kötü eleştirildim. ben yazara saygısızlık yapmak niyetinde değilim asla. ne aynı şekilde eserine. bendeki tesiri etkileyici olamadı sadece.