1. büyükçe bir can sıkıntısı. araya serpiştirilmiş mutlu anlar ama hepsi sanrısal hâliyle.
    çocukluğumuzda çok benzer şeyleri deneyimlediğimiz bir arkadaşımla konuşurken böyle dile getirmiştim. en iyi böyle anlatabilirim kendi çocukluğumu.
  2. büyümek için can atılan, ama büyüdükçe de her gün hasret çekilen masumiyet dolu dönem.

    keşke hiç büyümeseydik. ama büyüdük işte. bari şimdinin çocukları için bir şeyler yapalım, onlar pişman olmasın büyüdüğüne.
  3. anladığım o ki eskiden, çocuklardan aileye itaat etmeleri beklenirmiş. şimdiyse çocuk, hiç bilmediği bir kaosta özgür bırakılıyor. ailesi tarafından baskılanan çocuğun olacağı yetişkin ile, geçici heveslerini kovalarken büyüyen çocuğun olacağı yetişkinin hangisi daha güzel sayılabilir ki?

    kimisi için hayatının en içten yılları. hayatın gerçeklerinden uzak, saf, toy, cahil... kimisi içinse böyle değil. birinci grup için üzülüyorum, içlerinde hep bir özlem taşıyorlar samimiyete dair. ikinci gruba üzülüyorum, özleyemiyorlar, onların taşıdıkları kemikleşmiş imrenme duygusu. ikisi de hayatındaki boşluğu bir şeylerle kapatmaya çalışıyor. yazık ki, şimdi boşluğa tıkacak çok materyal var, fakat kalitelisini bulmak için yeterli altyapı yok. çer çöple dolu nesiller yetişiyor. içi boş kalanlar mı, bunlar mı daha iyi? bilinmez.