• youreads puanı (9.67)


  1. olası bir pompeii ziyareti sırasında kulaklıkla son ses dinlenesi bir pink floyd klasiği, live at pompeii versiyonunun bünyede lsd etkisi yapması mümkündür. üzerine ne söylenirse söylensin yetersiz kalacak şarkıdır. bu kutsal eserin sözleri ise şu şekildedir;

    overhead the albatross
    hangs motionless upon the air
    and deep beneath the rolling waves
    in labyrinths of coral caves
    an echo of a distant time
    comes willowing across the sand
    and everything is green and submarine.

    and no one called us to the land
    and no one knows the wheres or whys.
    something stirs and something tries
    starts to climb toward the light.

    strangers passing in the street
    by chance two separate glances meet
    and i am you and what i see is me.
    and do i take you by the hand
    and lead you through the land
    and help me understand
    the best i can.

    and no one called us to the land
    and no one crosses there alive.
    no one speaks and no one tries
    no one flies around the sun....

    almost everyday you fall
    upon my waking eyes,
    inviting and inciting me
    to rise.
    and through the window in the wall
    come streaming in on sunlight wings
    a million bright ambassadors of morning.

    and no one sings me lulabyes
    and no one makes me close my eyes
    so i throw the windows wide
    and call to you across the sky
  2. turist ömer uzay yolunda'da rastladığım pink floyd şarkısı
  3. likit hali liserjik; görsel hali aurora olan deneyim. (bkz: cosmic trip)
    lifer
  4. pink floyd' un bir zamanlar buraların dışında olduğunun kanıtı echoesdur. bırakıp gitmişlerdir yeryüzünü, çıktıkları yolculuktan da sesler getirmişlerdir.
    pompeii kaydını açın ve hissedin. tüm o notaların, sözlerin, kusursuz uyumun tadına varın.
    bu, müzik değil. biziz.
    "i am you and what i see is me"
  5. dinlemekten hiç bıkılmayacak şarkıların zirvesi. her seferinde çok başka düşüncelere atıp sonra oradan alıp zamanda yolculuk yaptırıyor.
    leia
  6. 25 dakikalık bir destan. bazen dinlerken kendimi öyle kaptırıyorum ki hikayedeki albatros olup uçasım geliyor.
  7. insanı duygudan duyguya sürükleyen, david gilmour'un melodik anlayışıyla richard wright'ın sihirli parmaklarının birleştiği parça. tam hali sadece şarkıya odaklanabilinen anlarda dinlenmelidir, başka türlüsü zevk vermez.

    ayrıca bana göre pompeii'den sonraki en iyi performansı gdansk'ta bu ikili tarafından sergilenmiştir.
  8. şaşırtıcı bir biçimde hak ettiği değeri gören bir (*:pink floyd) şarkısı.
    (*:meddle) albümünün bir yüzü tamamen buna aittir.
    şarkı kısaca üç bölümdür.
    1-klavye sesleri ve giriş
    2-enstrumanların susuşu ve çığlıklar
    3-tekrar müziğin yükselmesi
    pink floyd'un zirvelerinden sadece bir tanesidir. diğerleri için:
    (bkz: shine on you crazy diamond)
    (bkz: interstellar overdrive)
    (bkz: high hopes)
    (bkz: the dark side of the moon) tüm albümü saydım. çünkü tdsotm bölünmeye müsait bir albüm değil.
  9. çok değerli bir eserdir. aradığınız her şeyi bulabiliceğiniz başladıktan 1-2 dk sonrasında zihninizin bambaşka dünyalara yelken açtığını göreceğiniz bir lütuftur adeta. söylenecek çok şey vardır. bir an önce yaşamak gerekir. bu eser bu entry den fazlasını hakediyor orası kesin
  10. sonsuzluğa kadar bıkmadan usanmadan dinleyeceğim belki de yeryüzünde gelmiş geçmiş en özel albümlerden biri benim için....pompei kaydını izlemeden ve dinlemeden ölmeyin derim nacizane...