1. insanlarımız berbat hayatlarıyla o kadar meşgul ki sadece 1 dakikalarını ayırıp yardıma muhtaç engelli bir insana yardımcı olmaktan aciz.

    bugün istanbul fatihte bir kırmızı ışıkta beklerken, tekerlekli sandalyesi ile yoldan kaldırıma çıkmaya çalışan yürüme engelli ortalama 25-30 yaşlarında genç birine kimse sadece 10 saniyesini ayırıp yardımcı olmadı ben ışıkta beklerken o adamın yanından en az 20 kişi geçti kimse durup yardımcı olmak istemedi hani ne kadar önemli bir işiniz olabilir ki görmezden gelebiliyorsunuz daha sonra yolun kenarındaki dükkanlardan birinden adamın teki koşarak yanına kadar gitti yola çıkmasına yardım ettikten sonra geldiği dükkana yine koşarak geri döndü.

    ne zaman bu kadar sadece kendini düşünen umursamaz insanlar olduk bilmiyorum.
    gördüğümüz her engelli insana yardım etmek hiç değilse etmeye çalışmak bile vicdanımızı rahatlatır.tekerlekli sandalyede yürüme engelli birini gördüğümüzde merdivenleri çıkmasına yardım etmek,görme engelli birinin karşıdan karşıya geçmesine yardımcı olmak,konuşma engelli insanların derdini anlamaya çalışmak gibi hayatımızdan sadece 5-10 dakika alacak şeyler bizi daha iyi bir insan yapar.
  2. engelsiz bedenli insanların, engelli beyinleriyle -öyle ki beyni insanlık adına, küçük bir iyilik adına kullanmamak da bana göre bir engeldir- kokuşmuş koşuşturmacaları arasında ne yazık ki gerçekliği olan durumdur. insan olmayı dimağımızda çoktan unuttuk. artık birer makineyiz ve nereye gitmemiz gerekiyorsa, ne üzerine kuruluysak ona göre tıkır tıkır işliyoruz. vademiz dolduğunda da tıpış tıpış yine evimize...

    kafamızı kaldırıp acaba hâl nasıl? diye bakmıyoruz. bundan hepimiz suçluyuz. zira hepimiz sözde insanız.