1. konuyla ilgili ermeni kaynaklarini incelemek gereken onerme.
    (bkz: tasnak partisi'nin yapacagi bir sey yok (1923 parti konferansi'na rapor) - ovanes kacaznuni (ermenistan'in ilk basbakani))
    kaynak yayinlari'ndan cikan bu kitabi okumanizi, tasnaklarin neden ruslarin yaninda osmanliya karsi hareket ettiklerini, bundan pismanliklarini ovanes kacaznuni'nin parti konferansinda nasil dile getirdigini goreceksiniz. evet hem de ermenilerin kendi agzindan..
  2. hikaye 17. yüzyıllarda başlıyor.
    mevcut sermaye sahiplerinin gücünü kırmak isteyen devlet, ufak ufak gayrimüslimlere ticaretin kapılarını açıyor ve semirtiyor. ithalata dayalı ekonomide azınlıkların semirmeleriyse pek vakit almıyor haliyle.
    devlet, fransız devrimiyle, burjuva'nın ne tür bir tehlike arzettiğini idrak ediyor ve gayrimüslimlerden bu varlığı türlü yollarla kabzetmeye çalışıyor.
    istanbul'da subaylar, anadolu'da dinci takımı bu görevler için yüreklendiriliyor ve bir şekilde varlıklarının çoğu el değiştiriyor azınlıkların.
    işin ilginç yanı, istanbuldaki yeni burjuva pastanın geri kalanına da talip. ancak zaten haddinden fazla semirmiş ve tehlike arz eder olmuşlar. devlet, 2.abdülhamid ile yine atağa geçiyor, halifelik vurgusunu sağda solda yapmaya başlıyor ve anadoludakilerin yanına arapları da katmak için politikasına adını koyuyor 'ümmetçilik'...
    istanbul'un yeni burjuvasında subay asıllılar çok olduğundan daha stratejik davranıyorlar ve işi 'türkçülük' e vuruyorlar. böylece istanbulu ve devlet'in kalbini, geri kalan parçalardan soyutlayıp kontrolü ele alacaklar ki bunda da muvaffak oluyorlar.
    saray, anadolu'dan umudu kesince yalnızca araplara oynar hale geliyor ancak bu da ters tepiyor. arap milliyetçiliği peydah olmaya başlayınca işler iyice sarpa sarıyor ki o esnada 1. cihan harbi patlıyor.
    bu harp boyunca arap askerler hemen her cephede sonuna kadar kullanılıyor. özellikle suriye'den getirilen askerlerin çanakkale cephesindeki başarısı saray'a bir umut oluyor. bu esnada bizim 'türkçü' cephe de stratejik oynamaya karar veriyor. cemal paşa bu araplarla başa çıkmak için önerisini veriyor: ermenileri suriye'ye sürmek. sadece bununla da kalmıyor, ırak'taki aşiretlere de suriye'nin kuzeyini vaad ediyor ve yanına alıyor. işte bu günlerde 'işid' olarak adlandırılan gruplara destek veren aşiretlerin hemen hemen hepsi o zamanlarda cemal paşa vaadini izleyen aşiretlerdir. talepleri de kendilerine vaad edilen ve kan dökerek hak ettiklerine kani oldukları bu topraklardır. güncel haritaya bakarsanız net olarak çıkıyor zaten ortaya.
    konumuza dönelim. bizim aklıevvel 'türkçüler' başlıyorlar ermenileri toplamaya. zaten yıllardır radikalleştirilmiş ermenilerin doğu'da ruslarla işbirliği yapmış olması da çıkacak sesleri kesmeye yetiyor. (bkz: hedefimiz filistin, yükümüz insanlık) mottosuyla döküyorlar yüzbinleri önlerine. hem rus ilerleyişine yerel desteği kesecekler hem de arap milliyetçiliğiyle boğuşur hale getirecekler bu toplumu. ancak işin hesapta olmayan iki tarafı var:
    1. harp durumu
    2. devlet'in hali hazırda yıkılmış olduğu
    devlet yıkılmış ama bunu dile getiren yok. yıkılmış bir devletle bu çapta bir deportasyonu başarılı bir şekilde yapma şansı sıfır. ki zaten öyle bir hezimetle sonuçlanıyor ki bu iş; 'soykırım' dememek için 80 milyon şahit lazım...
    sermaye dediğin su gibidir. her kaba girer, her şekli alır. osmanlı'da bu iki şekil eksenli oldu ve bizim 'türkçülük' kılıfına bürüneni baskın çıktı. osmanlı'nın ardılı olan yüce devletimiz de bu politikaların zaruri sonucudur.
    dincilerin 2. abdülhamid'i bu kadar sevmesi bir tesadüf eseri değil, dinci takımları yağmaya sevk ederek semirtmiştir. memleketteki mevcut 'irtica' takıntısının temelleri de bu çekişmelere dayanmaktadır. ermenilerin 'soykırım' olarak yaptıkları tanımlama da başlarına gelen şeylerin sebeplerini vaktinde kavrayamamaları ve olan biten anlam verememeleri olmuştur. uzun zamandan beridir, atalarının başına gelen bu vahim olayları sömürerek güzelce ekmeğini yemektedirler, orası ayrı.

    ne zaman bu olanları kalabalıklar kabul edebilir? veyahut kabulünün bu topluma ya da ötekine bir yararı olacak mı? cevap hayır tabii ki. ne bizde mevcut olan halk bundan bir anlam çıkarıp yüzü kızaracak ne de tezgahı kurmuş ermeni diasporası mağduriyetlerinin ekmeğini bu denli efektif yiyeceklerdir.

    her zamanki gibi, olan masum canlara oldu ve geçip gitti.

    ilginç olacak olansa şudur. devletin en zirvesinden, bir gün : - bunlar, islam halifesini baskı altına alıp susturmak suretiyle ermeni kardeşlerimize şöyle şöyle yaptılar. evet! bunu da yaptılar.pirüpak alnımıza bu kara lekeyi vuranlar işte bu zihniyettir...- gibi bir cümle duymak olasılığıdır. bu hikaye'nin ekmeğini yemesi gereken bir kişi daha var. hepiniz biliyorsunuz kim olduğunu.
    t
  3. vardır ya da yoktur ben ikisini de kabul etmiyorum. bu olaya kesinlikle ve kesinlikle, dönemin politik olaylarını düşünerek ve dönemin osmanlısını inceleyerek bakmak gerek.

    dönemi incelersek, osmanlı onlarca devletle savaşmış, belki de ingiltereden sonra dünyada en çok savaşan ülke olmuş. tabi osmanlı elinden geldiğince savaşarak, asla pes etmeden toprakları, ülkesini kurtarmaya çalışmış. ingilizleri bilirsiniz, her türlü dalavereyi ve yöntemi kullanırlar, yeri geldiğinde de topraklardan çekilirler ama yararlanmayı bırakmazlar. amaçları osmanlıdaki gibi toprak değil çıkardır. onbinlerce askerle milyonları kontrol ederler. neyse konu bu değil.

    osmanlı o dönemde balkanlarda, arap bölgelerinde, anadoluda kısacası her yerde savaşmış. hele balkanları tutmayı çok istemiştir, çünkü orası anadolu kadar türkleşmiş ve anavatan olmuştur. şimdi gelelim zurnanın zırt dediği yere. yunanlar da kendilerine katliam olduğunu söylüyorlar. aynı zamanda bizler de kurtuluş savaşında yunanların anadoluda katliam yaptığını biliyoruz. peki neden bunlar dünyanın gündemine oturmuyor da "ermeni soykırımı" lafını herkes dillendiriyor? çünkü ermeniler ve yahudiler osmanlıda diğer azınlıklardan farklı. ticarete hakim olmuşlar, ayrıca güçlüler ve dolayısıyla osmanlıdaki padişahın yanağından makas bile alırlar. evet para kimdeyse süleyman odur. bunu unutmayın lütfen.

    şimdi osmanlının bir de büyük düşmanı var, ruslar. ruslar gelip gidip doğudan batıdan anadoluya saldırmışlar. doğudan girmişler tabi, batıdan ise ingilizler osmanlıyı kolladığı için girememişler. şimdi, doğuda ruslar her girdiğinde katliam yaptı. fakat bunu da kimse konuşmuyor. çünkü önemli değil.

    bu soykırımı savunanlar, türklerin bilmem 500 milyon ermeniyi, işinde gücünde gariban , sevgi pıtırcıkları oldukları halde öldürdüklerini söylüyorlar, ağlıyorlar. ermeniler, ruslar her girdiğinde maşa olmuş^:şimdi de biliyorsunuz başka maşalar var malum^, üstüne üstlük sürekli anadoluda çeteleşerek^:yine günümüzdeki maşayı hatırlatıyor^ her yeri yağmalayıp, katletmişler. bunun kanıtını sormayın, doğu karadenizde yaşlılar sizi döve döve anlatırlar yaşadıklarını. çünkü hala acısını çekenler var. tıpkı isviçredeki "heidi" mağdurları gibi.

    dünyada tüm devletler bu "katliam"ın olduğunu belirtiyor. siyasi sınırlara bakarsak ermenistan, bizim azerbaycan ile aramızda tampon. eğer ermenileri tamamen yoketseydik, azer petrollerine ulaşarak (ki bu petroller için naziler bile savaşmıştır) çok güçlü bir konuma gelebilirdik. bu yüzden oradaki ermenistan maşasına tüm devletler destek çıkıyor. buna saçma diyebilirsiniz, fakat türklerin en önemli jeopolitik sıkıntısı, 200 yıldır doğu sorunu. sırf bu sorunu halledemediğimizden balkanları da, suriye taraflarını da kollayamadık ve kaybettik. sırf bu sorun yüzünden güçlü olamadığımıza inanmayanlar, tabi çözülmüş halini göremediğimizden inanmıyorlar. buna bir şey demiyorum. satrançta kale önemli gözükür, korumak için efor sarfedersiniz. fakat bir bakmışsınız kaleyi koruyayım derken vezir gitmiş. işte siyasi oyunlar da böyle. boktan bir doğu sorunu (zamanında ermeni, şimdi kürt sorunu) yüzünden uğraşıp durursunuz.

    ermenilerin yahudiler gibi medyatik gücü, abd deki localarının baskıları malum bilinir. israilin filistinde yaptığına koskoca dünya seyirci kalıyorsa, "orası yahudilerin anavatanı, öldürüyorlar helal hoş olsun" diyorlarsa daha ne denebilir. aynı ermenilerin "anadolu bizim anavatanımız" diyerek girişip anadoluyu yağmalamaları, dış güçlerden destek alıp özerk devlet kurmaya çalışmaları, işler ters gidip ihtilal olunca, ruslar pasifize olup, kuvayımilliye den küsküyü yemeleri, işte bunlar maalesef sevgi pıtırcığı ermenilerin israil gibi "haklı" bir devlet kurmalarını engellemiştir. fırsat olsa hazar denizine döküleceklerken gene götü kurtarmış, zırlamaya başlamışlardır. kusura bakmayın tarafsız yazmaya çalıştığım halde gerçekler budur. tabi soykırım iddialarını sadece türk yönünden eleştirmeyeceğim. aşağıda ermeni tarafını da haklı çıkaran yazı kısmı olacak.

    işte her şey ermenilerin lehine. medyatik güç, küresel lobi, jeopolitik önem ve türkiyenin boklu ortadoğudaki atsan atılmaz satsan satılmaz toprakları. zaten düşünün kim türkiyeye atarlanıp da küsküyü almış? mozambik tutup "ermeni soykırımı var" dese sanki türkiye ne yaptırım uygulayabilecek? tüm dünyanın savunduğu, herhalde nazi katliamıyla birlikte tek katliam budur. çok büyük bir komedi bence.

    aynı küresel medya, yunanlar "megali idea" yı gerçekleştirmek için türkiyeye girince gık demez. bir fikri herkes destekliyorsa cinlik arayacaksın.

    şimdi gelelim ermenileri haklı çıkaran taraflara. ittihat ve terakki, bizim halkımız pek bilmese de resmen osmanlının nazi partisidir. talat paşanın ermeni soykımına imza attığı, tüm ermenileri yok etmek istediği malum gerçek. ama uğraşacak gücü kalmamış osmanlı da, yollaya yollaya kürtleri salıyor ermenilerin başına. sürebildiğini sürüyor doğu anadoludan, kürtler zaten elinde güç varken ermenilerin yanağını da okşamıyor, savaş durumunda gücü olan, başıboş kalan kürt süvariler istediği haltı yemiştir oralarda.

    ama bence burada sorulması gereken sorular şunlardır:

    neden osmanlı güçlüyken ermeniler işinde gücünde, osmanlı çökerken hain oldular?
    neden vikipedi de bile "israilin anlı şanlı muhteşem kurtuluşu" ve "ermenilere cennet verilsin çünkü çok kötü soykırdırdılar" şeklinde yazılar var.

    ve son olarak beslediğiniz kaplan, siz kilitlemeyi unuttuğunuzda kafesten kaçıp birini parçalamış, size saldırıyor. elinizde çift kırma varsa "gel yavrum gel güzelim" mi dersiniz, yoksa beynini mikrodalgaya konmuş yumurta gibi patlatır mısınız?
  4. bazı kavramların anlamını ve tanımını tam olarak bilmeden yorum yapmanın zor olduğu başlıktır. üç kavramın tanımına bakalım;

    tehcir: belirli bir bölgedeki insanları zorunlu olarak göçe tabi tutmak, onları o bölgeden uzaklaştırmaktır.

    etnik temizlik: belirli bir bölgedeki etnik ya da dini bir grubun (özellikle azınlıkların), kendilerinden daha güçlü bir grup tarafından sistematik bir şekilde ve zorla (yeri geldiğinde insanları korkutmak için göçe karşı koyanları öldürerek) yurtlarından edilmesidir.

    soykırım: sistematik bir şekilde, nerede yaşadıklarına, nereden geldiklerine bakmaksızın belirli bir etnik, kültürel ya da dini grubu tamamen ortadan kaldırmak amacıyla onları öldürmek, tecavüz etmek veya kısırlaştırmaktır.

    bugünkü tartışmalarda (gerek ülkemizdeki yayınlarda gerekse uluslararası yayınlarda) bu anlamların farklılıklarına aldırış edilmeden yorumlar yapıldığını ve karara varıldığını görüyoruz. oysa ki bu kavramlar ve arasındaki farklılık özellikle bizim konumuzda oldukça önem arz ediyor.
  5. ugo
  6. türklerin soykırım olmadığı (*:1 milyon kişinin öldüğünü kabul ederler ) yönündeki iddiası şunlara dayanır;

    - soykırım suç olarak 1950lerde tanımlanmıştır. ondan önce işlenen suçlarda o zamanki yasada öyle bir suç olmadığı için suç kabul edilmez. (*:ancak bu durumda holokost'a da soykırım demememiz gerekir.)
    - osmanlı ruslar ile savaştadır ve ermeniler ruslardan taraf olmuştur ve isyan etmiştir. o yüzden bu aslında bir meşru müdafaadır.
    - osmanlı doğudaki ermenilere göç politikası uyguladı ki o zamanlar birçok devletin uyguladığı bir yöntemdir. bu sırada suriyeye göç ettirilen ermeniler hastalıklardan, bakımsızlıktan vs nedenleriyle öldü. yani olay soykırım değil talihsizliklerdir.

    soykırım iddialarının nedenleri ise şunlardır;

    - soykırımın katliamdan farkı bir popülasyonu ortadan kaldırmaya yönelik olmasıdır. osmanlının eylemleri sadece ruslara yardım ettiği için tehdit olanları değil doğudaki bütün ermenileri ortadan kaldırmaya yöneliktir. (ölen ermeni sayısı 1-1,5 milyon iken rusyaya destek veren sayısı birkaç bin. )
    - doğrudan öldürmek olmasa dahi bir grubu yaşayamayacak kadar zor şartlar altında bırakmak da soykırımdır. kadınlar ve çocuklar da dahil göç sırasında ermenilerin öleceği bilinerek göçe zorlanmıştır. kişileri çöle aç ve susuz bırakıp ölümünden sorumluluk kabul etmemek akıl dışı olacaktır.
    -olay yerinde bulunan tarafsız olan (ne türk ne de ermenilerle alakası olmayan) gazetecilerin raporları. örnek : http://www.armenian-genocide.org/us-7-16-15-text.html
  7. siyasi bir meseledir.olayın ''soykırım'' olup olmadığı batılılar için önemli değildir.zira aynı durum türklerin başına gelseydi bu kadar gündeme gelir miydi sizce?

    ermenilerin sürülmesinde tek sebep doğudaki haince girişimleri değil, merkezde yani istanbul'da bazı gizli, aleyhte faaliyetlere girişmiş olmasıdır.geliştirilen türkçülük politikasının da bunda etkisi vardır muhakkak.ancak soykırım dediğiniz şey sistematik bir yok etme girişimidir.1.5 milyon rakamı ise başlı başına bir aldatmacadır.

    benim bu noktada üzüldüğüm nokta ise bu ülkede yaşayıp bu toplumun bir üyesi olup kendinden, kültüründen, geçmişinden, geleneklerinden bu kadar nefret eden bir topluluk görüyor olmam.bu aşağılık psikolojisi biz de olduğu sürece biz bugün ermeni yarın kürt soykırımları ile suçlanmaya devam edeceğiz.geldiğimiz nokta da bu siyasi oyunun aslında işe yaradığını bile söyleyebiliriz.
  8. var diyenin de yok diyenin de cahili çekilmiyor.
  9. türk milletinin, o dönemde nüfusun %10'undan fazlasına tekabül eden üretici ve sanatkar ermeni halkının malına çökmesi ve yurtlarından etmesi olayıdır.
  10. sanılan aksine o zamanki ermenilerin mal varlığı düşünüldüğü kadar yüksek değildir. el sanatları ve güfte besteleri ile kapital yaratamazsınız. keza osmanlı devleti sanayileşmemiş bir devlet olduğu için zengin ve fakir arasındaki ayrım almanya'daki gibi nefret uyandıracak bir boyutta değildi zaten. o yüzden ermenilerin malına konmaya yönelik türde haset uyandırmıyordu.