1. ''faşizmi tehlikeli kılan, moleküler ya da mikropolitik iktidarıdır, çünkü faşizm bir kitle hareketidir: totaliter bir organizmadansa, kanserli bir bedendir. amerikan sineması bu moleküler odak noktalarını sık sık tasvir etmiştir: takım, çete, tarikat, aile, kasaba, mahalle vs. faşizmleri, hiç kimseyi esirgemez. dünya çapındaki sorunun cevabı sadece mikro-faşizmdedir: arzu, neden ve nasıl, kendi bastırılışını arzular? kitlelerin edilgin biçimde iktidara boyun eğmediği muhakkaktır; mazoşistçe bir histeri içinde, baskı altına alınmayı “istedikleri” de yoktur; ideolojinin büyüsü altında kandırılmış da değillerdir. arzu, zorunlu olarak moleküler düzeylerde birbirine bağlanan karmaşık asamblajlardan; duruşları, tavırları, algıları, beklentileri, gösterge sistemlerini vs. halihazırda şekillendiren mikro-oluşumlardan asla ayrılamaz. arzu, hiçbir zaman, ayrımsız bir içgüdüsel enerji değildir; etkileşimlerle dolu, son derece gelişmiş, tasarlanmış bir tertibin ürünüdür: moleküler enerjileri işlemden geçiren ve arzuya potansiyel olarak faşist bir belirlenim kazandıran koca bir akışkan parçalılık söz konusudur.''

    İçimizdeki Faşisti Sevmek
  2. aynı zamanda musollini tarafından türetilen kelime. italyanca "fascio" ve latince "fasces" sözcüklerinden uydurmuştur. fasces, antik roma'da üzerinde balta bulunan demir demeti olarak resmedilirdi. otoriteyi sembolize eder, birliğin gücünü işaret ederdi.
  3. Genellikle sağcı otoriter tek parti rejimlerine verilen ad olmakla birlikte, özelde iki dünya savaşı arasındaki dönemde İtalya’daki sağcı otoriter rejimin adı.

    yeni başlayanlar için faşizm

    zülfiyare dokundu editi: herkese faşist damgası vurup duranları mı, yoksa faşist olmakla suçlananları mı rahatsız etti merak ettim doğrusu.
  4. kardeşim, insan iyi niyetle doğru yola göstermek istese başımla beraber ama adamın öyle bir niyeti yok, kendinden olmayanı kabul etmemek sanki hayata karşı kesin bir duruşu varmış gibi görünmek yetmiyor bu hayatta.
  5. siyasal bakımdan lokalde çökmekte olan kapitalizmin kurtuluş çabasıyla savrulması olarak tanımlanabilirse de bu başlıkta insani boyutunu inceleyeceğim.

    okuduğum ve gözlemlediğim kadarıyla en önemli propaganda aracı bedendir. evet bildiğiniz beden. insan bedeni, hayvan bedeni, ormanlar gibi çoğaltılabilir, elle tutulur, gözle görülür, bozulabilir ve parçalanabilir her canlı.

    ilk ünlü faşizm mağduru prometheus'tur. tanrıların ateşini çalıp insanlara verdiği için kaukos dağı'nda bağlandığı kayada her gün bir kartal tarafından karaciğeri yenir, her gün karaciğeri yenilenir ve işkence tekrar başlar.

    nazi toplama kamplarında tutuklulara kendilerinin 'himmlische telefonnummer', 'tanrının telefon numarası' dedikleri dövmeler yapılır, tutuklular çıplak bırakılır, hayvanlar gibi damgalanır, gaz odalarında boğulur, yağlarından sabun, kemiklerinden düğme yapılırmış.

    12 eylül sürecinde yargılananların dava dosyalarından bazılarında tırnak, deri parçaları, dişler bulunur. tutanaklarla dosyalara giren bu beden parçalarından bazıları tutsakların işkencelerde koparılan parçalarını saklamaları sonucu günümüze kadar ulaşabilmiştir.

    bazen guernica'da, bazen ankara'da patlayan bombalarla parçalanan bedenler, napolyon veya sezar'ın izinden gidenlerin yok ettiklerinden daha mı değersizdir? faşizm kedi köpek tekmeleyenin kontrollü ve sistematik insan kestiği düzendir, propaganda aracı budur. siyah kartvizit bırakılan olay yerinin soruşturulmamasıdır. tüm faşistler siyasette aynı değillerdir, insan hakları ihlallerinde, gelişmiş, olgunlaşmış insana saygısızlıkta aynıdırlar.

    yine her faşist ırkçı değildir, ama her ırkçı faşisttir. faşizmin siyasal motivasyonu sermayenin silahlı müdahalesi olsa da toplumsal motivasyonu kitlelerin değerleri, ahlakı, yaşam tarzıdır. her dönemde dünya üzerinde varolan kitlelerin ekserisi muhafazakardır. faşizm muhafaza etme isteğinden beslenir. dolayısıyla gericidir. milliyetçilik, ırkçılık, dincilik, mezhepçilik, minimal etnisitecilik, zenofobi, homofobi ve hatta bürokrasi gibi sündürdükçe uzatılabilecek çeşitli yerleşik kurumlar ihtiyaca binaen ve aslında kaçınılmaz olarak bir sonraki çağda yıkılmak üzerine muhafaza etmek amacıyla kurulmuşlardır. kendi başlarına faşizmi yaratacak güç ve destekleri, hatta belki istekleri yoksa da uygun şartlar oluştuğunda canlı bomba ile işkencecinin, şeyh ile homofobiğin, ırkçı ile tacizcinin, klasik bürokrat ile katilin makroskobik durduğu yer aynıdır. faşizmin asker deposu, yeri geldiğinde oy deposu, eşitsizliği azamileştirmede biyolojik gönüllülerdir. suçlu affı gizli açık faşizme yönelen ülkelerde neden rutinleşmiştir? yönetenler neden her darbede, her hükümet değişikliğinde, her seçim öncesinde gelişmemiş ülkelerde suçlu affına sarılırlar? suçlular eski yönetimlerin kötü yönetiminden kaynaklanan sorunlarını çözememiş kader mahkumlarıdır çünkü. yeni faşistler eskilerden daha iyi yöneteceklerdir.

    evet, faşizm ağzınızı bile sizde bırakmaz. o yüzden konuşma zorunluluğudur. komüniteryendir, toplumsaldır. toplumun bu nedenle konuşması, insanların birbirlerini ikna etmesi gerekir. kutuplaşma, linç kültürü, nefret, kişiye göre işleyen hukuk düzeni, torpil ve itaat faşizmin açtığı ağızlara yerleştirilir. bir yalan binlerce kez tekrarlanır. sonuçta o toplumun en seçkin neferinin kendiniz olduğuna inandırılırsınız. türkler için mete han'ın kendisi gelse türk olduğuna inanmazsınız. ve her zaman birlik ve beraberliğe her zamankinden çok ihtiyacınız vardır. çoğunluk faşist olduğunu bilmeden de faşisttir.

    faşizm, fakir halkın kendisini fakir yapanlara kalkan edilmesi yönüyle ironiktir. fakir bıraktığı insanları maaş ve dolayısıyla hayatta kalma, toplumda yer edinme vaadiyle silahlandırır, asker yapar, öldüklerinde ise sağ kalanlara bedenin propagandasını yapar, sinekten yağ çıkarır, bedenin hiçbir noktasını ziyan etmez. birçok ülkede uygulanan zorunlu askerliği de uygulayabilir, mantığı anladınız.

    ve faşizm basic olarak her hayvana yüklenmiştir. insan hayvanı faşizmi güçlendirmek yahut yok etmek yetisine zihinsel evrimiyle ulaşmıştır. kolay olanı faşizmi güçlendirmek, muhafazakar olmak, senden olmayanı düşman ilan etmektir. tavsiyem; diğer yolu, kendini aşabilmeyi, avlamayıp yetiştirebilmeyi, toplamayıp ekmeyi tercih etmeniz, zor olanı seçmenizdir.
  6. bir ülkede vatandaşların düşüncelerini söyleme özgürlüğü varsa o ülkede demokrasi vardır.

    bir ülkede vatandaşların düşüncelerini söyleme zorunluluğu varsa o ülkede faşizm vardır.
    ee
  7. bir siyaset ürünü gibi gösterilmesi ilginçtir. halbuki masayla sandalye arasında bile bir iktidar ilişkisi vardır. ikisi de istedikleri şeyleri yapamadıkları için değil istemediklerini yapmama lüksleri olmadığı için durupdururlar aslında.
    abi