1. kendisini hergün yasıyoruz. fakat bana fasizmi en iyi anlatan şey ülkemizden daha çok 'the wave' filmiydi. fasizmin tek basına bir ideoloji olmadigini aslinda her ideolijinin icinde fasizmin oldugunu sadece bunun doguşunu, disariya cikis bicimini ve etkilerini çok iyi bir şekilde aktarmisti.

    yasadigim ülkeye ragmen en cok o filmden sonra fasizm dünyanin basina gelebilecek en kotu 'şey' demistim.

    (bkz: the wave- dennis gansel)
  2. limitsiz ve frensiz bir özgürlük hayal eden birisi, faşizmin tohumlarını kendisinde taşır, avazı çıktığı kadar antifaşizmini haykırsa bile.
    (bkz: maurice schumann)
  3. yaygın kanının aksine anladığımız faşizm doğada örneğini bolca verebileceğimiz güdüsel/içgüdüsel bir harekettir, ve tüm canlıların dna'sına kodlanmıştır.doğal seçilim mekanizması görülüp görülebilecek en büyük faşist dir.
  4. faşizm herkesin nefret ettiği bir fakülte hocasına benzer. ne yazık ki bu hoca fakültedeki herkesten çok daha iyidir sorunları çözme konusunda. onun o iğrenç yüzüyle muhattap olmamak için bütün diğer düşüncelerin bir araya gelip sorunlara bir şekilde bir çözüm bulmaya çalışması gerekmektedir yoksa iş faşizme kalacak ve faşizm sorunu "kökünden" çözecektir.
    gizeh
  5. herkesin ağzına sakız olmuştur, kim nerede beğenmediği bi görüş durum hemen yapıştırırverir faşist damgasını
  6. tarihsel süreçte modern manada milliyetçilik fransa ve almanya'da ortaya çıkıp gelişirken faşizm italya'da ortaya çıkmış ve mussolini'nin görüşleri etrafında gelişmiş bir dünya görüşüdür.yani köken itibariyle italyan milliyetçiliğinin mussolini yorumudur.

    daha sonradan şovenizm ile eş manada kullanılır hale gelmiştir.
  7. elde faşizm/faşist yaftası asacak yer arayarak dolaşmak türkiye sosyalist hareketinde eski bir hastalıktır, liberal cenahta da rastlanır. bu eğilim çoğu zaman faşizmi bileşenlerinden birine, çoğunlukla da ırkçılığa ve baskıya indirgemekten kaynaklanır. gerçekteyse faşizm bir özelliğine indirgenemeyecek kadar karmaşık bir kitle-parti-devlet ilişkisini içerir.

    kapitalizmi benimsemiş ülkelerin siyasal rejimleri, bir ucunda mutlak liberalizm diğerinde ise kaba faşizm yer alan bir aralıkta bulunur. bu rejimlerin hepsi burjuvaziye dayanır ve belli bir üretim yeteneği gerektir. gelişmiş bir burjuvazi, kendine özgü tarihsel geleneklere uygun siyasal yapılar içinde örgütlenmiş, bir tür neo-klasik demokratik rejimi daima yeğler. faşizmi tercih etmez. ancak, çalışan sınıfların mücadelesi, olağan üstü koşulların da etkisiyle burjuvaziyi otoriter bir rejime itebilir. faşizm olgusunun kaynağı esasen budur. faşizm, 1.dünya savaşından sonra, sovyet devrimi burjuva egemenliği için ilk ciddi tehlikeyi yarattıktan sonra ortaya çıkmıştır.

    faşizm karmaşık bir bahis, çeşitli veçheleriyle uzun uzun tartışmaya ihtiyacımız var. bu sıcak yaz günlerinde ne kadar ilginizi çeker bilmiyorum ama kendimce faydalı olacağını düşündüğüm bazı okumalar önereceğim:

    http://www.sendika.org/2009/06/fasizm-uzerine-bir-not-ergin-yildizoglu-cumhuriyet/

    http://muhalefet.org/haber-islami-fasizme-gecis-korkut-boratav-12-13478.aspx

    http://ioanniskronos.blogspot.com.tr/2014/12/fasizmi-anlama-klavuzu-tulin-ongen.html

    http://www.sendika.org/2015/01/avrupanin-fasizmleri-ve-turkiye-korkut-boratav/

    http://www.iletisim.com.tr/kitap/fasizm-ve-diktatorluk/7812#.VRgWGLuJjIU

    http://alisveris.yordamkitap.com/tanim.asp?sid=A2851MA7ED8DWV2Q217H

    http://www.idefix.com/kitap/fasizme-karsi-birlesik-cephe-georgi-dimitrov/tanim.asp?sid=ESFFT5H58K1KOG68OEOJ
    mutlu