1. patlamalardaki can kayıpları ve yaralı sayısı her seferinde artış gösterirken; patlamaların meydana geliş aralıkları da sıklaşmaya başladı farkındaysanız. ben orası, burası diye bir ayrım yapamıyorum açıkçası, bunu bir misilleme olarak görmenin de bir manası yok; ölen senin benim gibi sivil halk ve çocuklar.

    dün olan patlamada türkiye'yi orta doğu ülkesi ilan edenler; güvenliksiz ve her şeyden yoksun sananlar. görüldüğü üzere bu türkiye'nin sorunu değil dünyanın yegane sorunudur. o pis emellerinizi de ilk fırsatta dile getirmekten geri kalmıyorsunuz ya buna şaşırıyorum. burada güvenlik zafiyeti var, şurada şu var. bir geçin bunları artık. ortada zafiyet falan yok. emir büyük yerlerden olunca nasıl bir zafiyet söz konusu olacak ki?

    dünyayı teröre sürükleyenler;halklarının ölümüne göz yumanlar, yine ona destek çıkan ülkeler netice de . terör örgütlerinin adları ayrı fakat işlevleri aynı. böl-parçala-yut strateji üzerinden ilerliyor her biri. düzenekler değişiyor ama kurgulayanlar nedense! hep aynı. kimileri çıkıp sürekli piyonlara yükleniyor; yüklenmeyin arkadaş, gözünüzü açın sadece.


    geçenlerde cıa ışıd'ın dünya çapında bir saldırı yapacağını açıklamıştı. al birini vur ötekine. besleyen sensin zaten; biri de çıkıp demiyor ki eyy abd çek o ellerini üzerinden... ülkelerin kanlı siyasetlerinde sadece ve sadece olan masum halka oluyor ama artık herkes yanındaki, arkasındaki, bersindekiyle laf dalaşı yapmayı bir kessin. gerçekten gözünü açsın...
  2. 4 gün sonra paris'e gidiyorum, gezme tozma kulağa hoş gelse de göz göre göre bilinmeze yolculuk da ayrı bir kaygı yaratıyor. sanırım her yolculuk öncesi çevremizden helallik isteyeceğiz. dünya'nın küçülmesi ulaşım ve haberleşmenin kolaylaşması, pisliğini de beraberinde getiriyor. gideyim bir huzur kasabasına deme şansımız azalıyor. düşünüyorum nereye yerleşilir nerede yaşanır diye. bulduğum cevap ısparta sütçüler ilçesi ile manisa demirci ilçesi. iki unutulmuş tepe. yol geçmez bir tuhaf yerleşimler. mücadeleyi insanoğlu yerine doğayla yaparsın, en azından hayata karşı duruşun olur. kalleşlik çünkü çok başka bir şey.
  3. şunun ayırt edilebilmesi lazım. devlet/ devlet politikaları, politika yapıcıları ile halk aynı kavramlar değildir.

    orada insanlar ölüyor, bazı kimseler de "ama fransızlar'da cezayir'de katliam yaptı, emperyalistler zaten, zamanında teröre destek verdi, göz yumdu, ses etmedi, ırak'ta-suriye'de her gün insanlar ölüyor ona niye tepki vermedin, oh oldu vb..." abidik gubidik tepkiler geliştiriyor. orada ölen fransa'nın iç/dış politika mimarları, bu terör durumundan nemalanan ya da dış politika sürecini yönlendiren insanlar değil. hasbelkader o coğrafyada doğmuş ya da orada yaşamayı seçmiş, oranın vatandaşı olmuş, fransa'da olduğu için belki imkanları biraz daha iyi olan, senin, benim gibi insanlar.

    (bkz: insan)

    halkın hiç mi suçu yok? halkın hiç mi tepkisi olmaz? dersen de önce bir boy aynasına bakmanı tavsiye ederim. sen kendi memleketinde yaşanan ve devletin ihmali açık olan onca acının hangisine tepki verdin ya da sana doğrudan etkimese de çevre ülkelerde yaşanan olayların hangisinde devletin dış politikasını değiştirecek mahiyette anlamlı bir tepki verebildin? ya da fransa vatandaşı olsaydın dünyada bu kadar acı verken ben burada belli bir yaşam standartını yürütemem, başımdakilerin bu politiklarına göz yumamam diyecek miydin? türkiye'de diyor musun?

    insanların üzülmesine ya da insani duygularla bir acıya paylaşabilme çabasına, her benzeri olay sonrasında kullanılan kalıplarla bok atma çabası niye, anlayamıyorum . böyle derken cezalandırdığını düşündüğün, çok fena laf soktuğunu düşündüğün kişilere bir şey olmadı gene, merak edersen.