1. sir elton john 'un 'love is the cure' kitabında son günlerinden bahsettiği sevgili dostu. okumaya değer.. inanılmaz.

    freddie aids olduğunu ölmeden önceki günden önce açıklamadı. sahnede gösterişli ve david bowie, mick jagger gibi de heyecan verici olmasına rağmen sahne dışında son derece özeline düşkün biriydi.
    freddie bana 1987 yılındaki teşhisten sonra aids olduğunu söyledi. resmen harap olmuştum. bu hastalığın daha önce birçok arkadaşıma neler yaptığını biliyordum. öleceğini biliyordu..acı verici bir ölümün beklediğini biliyordu. fakat freddie inanılmaz bir şekilde cesurdu. dış görünüşünü korumaya devam etti. queen ile beraber performansına da devam etti. ve komik olmaya,ölçüsüz(taşkın) olmaya devam etti tıpkı her zaman içinden geldiği gibi.
    80'lerin sonu 90'ların başında dayanılması gittikçe zor oluyordu hastalık. freddie ve dünya'nın aids yüzünden böyle harap olmasını görmek kalbimi kırıyordu.
    sonlara doğru vücudunun tamamı lezyonlarla kaplıydı. ve neredeyse tamamen kördü. ayakta durmak için bile çok zayıftı.
    aslına bakarsanız, freddie son zamanlarında kendi rahatı hakkında endişelenmeliydi. ama bu, o değildi.o tamamen başkaları için yaşadı.
    freddie 24 kasım 1991'de vefat etti.cenazeden bir hafta sonra halen yas tutuyordum. noel günü öğrendim ki freddie bana sadece kendini düşünmediğini gösteren bir vasiyetname bırakmıştı. odamda üzülürken bir arkadaşım elinde yastık yüzüne sarılı bir şeyle çıkageldi. hemen açtım ve içinde benim favori sanatçım olan henry scott tuke'un resmi vardı. yanında da freddie'den de bir not vardı. yıllar önce freddie ve ben birbirimiz için takma isim bulmuştuk. ben sharon'dım. o melina'ydı.
    freddie'nin notunda ''sevgili sharon,bunu seveceğini düşündüm. mutlu yıllar. sevgiler,melina'' yazıyordu.
    zayıf düşmüştüm. 44 yıllık hayatımda çocuk gibi ağlamıştım. işte aids'den ölen bu güzel adam bir şekilde bana sevgili dolu noel hediyesi vermişti. freddie'yi düşündüğümde aklıma gelen en üzücü anlardan birisidir bu. çünkü insanın benliğini esir alıyor. ölümü, bu hayatta onu bu kadar özel yapan şeyin ne olduğunu hatırlattı..
  2. bugün müzikal bir oruspu doğdu. iyi ki doğdun dünya'nın en iyi sahne adamı,rock solisti freddie mercury.
    the show must go on.
  3. "bu ses bu adamdan nasıl çıkıyor acaba" diye düşündüğüm sanatçıdır kendileri. her dinleyişimde hayret ediyorum. tanımadan önce freddie'yi bana gösterip meslek tahmini yap deseler , memur derdim. bıyıktan dolayı mı acaba böyle bir ön yargıya kapılıyorum , muhtemelen.
    rosky
  4. kendisi çok yakışıklı, bohemian rhapsody klibindeki haline adeta aşığım ki bence bıyığın en çok yakıştığı erkek.
  5. baritondur sanıldığının aksine.
    ancak çene yapısı falan ona muazzam bir ses aralığı armağan etmiştir.
    çikolata tadındaki (sütlü muhtemelen) ses rengi de işin içine dahil olunca dünyada dinlemeye doyamayacağınız bir ses ortaya çıkar.
    koyduğu acapella ve back vokal koroları da işin tatlısı.
    bu yüzdendir ki insanlar queen şarkılarının acapella versiyonlarını da çok severler.
    ama roger ve brian ustaya da haksızlık etmeyelim.
  6. bugün doğum günü olun efsanevi insan. ses eargasm yaşatır insana. kim ne derse desin tarihin en iyi erkek vokalleri arasında ilk 3'tedir kesinlik. dinlemeye doyulamayan bir sestir.
    jimi