1. bir şey var aramızda
    senin bakışından belli
    benim yanan yüzümden
    dalıveriyoruz arada bir
    ikimiz de aynı şeyi düşünüyoruz belki
    gülüşerek başlıyoruz söze

    bir şey var aramızda
    onu buldukça kaybediyoruz isteyerek
    fakat ne kadar saklasak nafile
    bir şey var aramızda
    senin gözlerinde ışıldıyor
    benim dilimin ucunda

    nahit ulvi akgün
  2. ben göçüyorum dilara

    bu deniz deli,bu sandal kırık
    ve ellerim kan-ter içinde artık
    bütün ışıklara sırtımı döndüm,
    bütün ışıklardan kaçtım
    ben bir garip adamım dilara,
    kör-kütük karanlıklara aşık…
    beni,üç odalı bir mahzene koymuşlar,
    kapılar kapatıyorum,kapılar açıyorum
    aşka susadığımda-bir ömür boyu-
    tenhalarda yıllanmış kanımı içiyorum
    bunu,ben seçiyorum!
    kimse bilmiyor dilara,
    kapılar kilitli,
    ben göçüyorum,
    ben göçüyorum…
    ben,bu şehre bulutlarla girdim
    geceydi,siyahtı,kanım yağmıyordu,böyle değildi
    işte,beni terkettiler,atımı ürküttüler
    gümüş tepsilerde şiirler getirdiler
    cebim yoktu dilara,param yoktu
    beni bitirdiler,
    beni bitirdiler…
    gelecek,biliyorum
    at değil,bulut değil,kuş değil,
    biliyorum,beyaz değil
    bir şey gelecek
    bir şey gelecek,ben gideceğim
    kimse ağlamayacak dilara,
    hiçkimse gülmeyecek
    bir boşluk,varlıksız,varlıksız ve kıyassız.
    ben,bütün şairlere dokundum,geçtim
    bütün şairlere,prenslere,bütün kurbağalara
    bütün kahramanları ben öldürdüm dilara,
    ben öldürdüm sandılar.
    ben gideceğim,şairler doğacak,
    değnekler kırılacak
    bir şiirin en kanatlı yerinde,
    bir şey gelecek
    ya da bir şey gelmeyecek,
    ben gideceğim…
    say ki,bir uzun yol treni olsun zaman
    rastgele inilmiş bir bozkır istasyonu..
    bir yanlış adres olsun,bir yanlış adres,ömrüm
    öyle yalnız,yabancı ve gölgesiz.
    trenler geçer ya,geçmez değil,
    bağrımdan geçer trenler,
    biletim geçmez…
    beni,baştan aldattılar dilara,
    beni unuttular,
    beni unuttular…

    ali kınık
    eale
  3. "sevmeyi özledim biliyor musunuz? kayıtsız şartsız bir gülüşü.
    olur olmaz yerde ağzıma bir öpücüğün konmasını.
    bir doğruya sevinmekten çok bir saçmalığa gülümseyebilen hoşgörüyü.
    'nerede kaldın' ayazını değil, 'hoş geldin' iyiliğini.
    hiçbir şeyle yatışmayan yürek telaşını.
    kapı zilleriyle telefonlar arasında tükenmeyi.
    geceyi bir hayal hazinesine çeviren uykusuzluğu.
    bir gövdenin önünde diz çökmeyi.
    kendimi severek yürümeyi kalabalıkta.
    'göğe bakma duraklarını' özledim.
    yağmuru kirpiklerinden içmeyi.
    yumruk kadar bir yüreğe dünyayı sığdırma hünerini.
    'sana sevinç verdiğim sürece ben buradayım' zenginliğini özledim.
    otel odalarının insanı bir yaprak gibi incelten kederini.
    başka kentlere vuran rengini güneşin.
    başka sokakların telaşıyla çoğalmayı.
    dünyayı yudum yudum aşka çeviren yalnızlığı..."

    şükrü erbaş
  4. bulut


    öyle bir bulut doğar ki içine bazen
    yağsan olmaz yağamazsın
    hıçkıramazsın, hıçkırsan ağlayamazsın
    uzatırsın elini bir tatlı dokunuş için
    tutamazlar, tutunamazsın...

    ceyhun yılmaz
  5. "yabancım, diyorum birden, yabancım
    sevgili arkadaşım
    şimdi ben burdayım ya
    olmayabilirim az sonra
    her şeyi yüzüstü bırakabilirim
    bırakabilir miyim dersin"
  6. göz kapaklarımın üzerinde ayakta duruyor
    ve saçları saçlarımın içinde
    biçimi ellerimin biçiminde
    gözlerinin rengi gözlerimin renginde
    gölgemde yitip gidiyor
    tıpkı bir taş gibi gökyüzünde
    gözleri var her zaman açık
    ve bir an olsun uyutmaz beni
    düşleri var apaydınlık
    güneşleri buharlaştıran
    güldürür, ağlatır beni ve güldürür

    konuşturur beni söylemeksizin tek bir söz

    paul eluard
  7. dudağında yangın varmış dediler

    dudağında yangın varmış dediler,
    tâ ezelden yayan koşarak geldim.
    alev yanaklara sarmış dediler,
    sevda seli oldum, taşarak geldim.

    kapılmışım aşk oduna bir kere,
    katlanırım her bir cefaya, cevre
    uğraya uğraya devirden devre
    bütün kâinatı aşarak geldim.

    yapmak, yıkmak senin bu gamlı ömrü,
    ben gönlümü sana verdim götürü.
    sana meftûn olduğumdan ötürü
    sarhoş oldum neyzen, coşarak geldim.

    1937

    neyzen tevfik
  8. sizin için yola çıkmış bir şarkı,
    düşünülmüş gözleriniz üstüne.
    için-için yaratılmış bir şarkı,
    bırakılmış yollarınız üstüne.
    sizsiz sizi yaşanılmış bir şarkı.

    seslerini uzağınız derledi,
    sözlerini kulağınız derledi,
    anlamını dudağınız derledi,
    sizsiz size uzanılmış bir şarkı;
    özlemini kucağınız derledi.

    özdemir asaf - bekleyen şarkı
  9. sana şiirler okuyacağım, gitme
    güneşler doğacak yalnızlığımdan
    sana bir ışık getireceğim
    büyük aydınlığımdan

    sana bir dolu umut getireceğim
    küçük ellerine sığmayacak
    sana afrika gecelerini getireceğim
    sımsıcak

    sana çiçekler getireceğim
    bozulmuş güz bahçelerinden
    sana bir serinlik getireceğim
    yağmur tanelerinden

    sana avuç avuç yıldız getireceğim
    güneşimden başka
    sana engin denizlerin maviliğini getireceğim
    köpük köpük dalga dalga

    sana bir rüzgar getireceğim
    dağlardan, tepelerden
    gitme, sana zamanı getireceğim
    zamanın bittiği yerden
  10. inanıyorum söylediğini candan söylediğine,
    ama bugünkü karar yarın bozulur çok kez.
    kendi kendimize verdiğimiz sözü tutmak,
    en çabuk unuttuğumuz şeydir ne yapsak.
    madem ki bu dünya bile yok olacak bir gün
    sevginin bitmesine insan neden üzülsün?
    aşk mı kaderi kovalar, kader mi aşkı?
    daha kimseler çözemedi bu bilmeceyi