-
bir şey var aramızda
senin bakışından belli
benim yanan yüzümden
dalıveriyoruz arada bir
ikimiz de aynı şeyi düşünüyoruz belki
gülüşerek başlıyoruz söze
bir şey var aramızda
onu buldukça kaybediyoruz isteyerek
fakat ne kadar saklasak nafile
bir şey var aramızda
senin gözlerinde ışıldıyor
benim dilimin ucunda
nahit ulvi akgün -
ben göçüyorum dilara
bu deniz deli,bu sandal kırık
ve ellerim kan-ter içinde artık
bütün ışıklara sırtımı döndüm,
bütün ışıklardan kaçtım
ben bir garip adamım dilara,
kör-kütük karanlıklara aşık…
beni,üç odalı bir mahzene koymuşlar,
kapılar kapatıyorum,kapılar açıyorum
aşka susadığımda-bir ömür boyu-
tenhalarda yıllanmış kanımı içiyorum
bunu,ben seçiyorum!
kimse bilmiyor dilara,
kapılar kilitli,
ben göçüyorum,
ben göçüyorum…
ben,bu şehre bulutlarla girdim
geceydi,siyahtı,kanım yağmıyordu,böyle değildi
işte,beni terkettiler,atımı ürküttüler
gümüş tepsilerde şiirler getirdiler
cebim yoktu dilara,param yoktu
beni bitirdiler,
beni bitirdiler…
gelecek,biliyorum
at değil,bulut değil,kuş değil,
biliyorum,beyaz değil
bir şey gelecek
bir şey gelecek,ben gideceğim
kimse ağlamayacak dilara,
hiçkimse gülmeyecek
bir boşluk,varlıksız,varlıksız ve kıyassız.
ben,bütün şairlere dokundum,geçtim
bütün şairlere,prenslere,bütün kurbağalara
bütün kahramanları ben öldürdüm dilara,
ben öldürdüm sandılar.
ben gideceğim,şairler doğacak,
değnekler kırılacak
bir şiirin en kanatlı yerinde,
bir şey gelecek
ya da bir şey gelmeyecek,
ben gideceğim…
say ki,bir uzun yol treni olsun zaman
rastgele inilmiş bir bozkır istasyonu..
bir yanlış adres olsun,bir yanlış adres,ömrüm
öyle yalnız,yabancı ve gölgesiz.
trenler geçer ya,geçmez değil,
bağrımdan geçer trenler,
biletim geçmez…
beni,baştan aldattılar dilara,
beni unuttular,
beni unuttular…
ali kınık -
"sevmeyi özledim biliyor musunuz? kayıtsız şartsız bir gülüşü.
olur olmaz yerde ağzıma bir öpücüğün konmasını.
bir doğruya sevinmekten çok bir saçmalığa gülümseyebilen hoşgörüyü.
'nerede kaldın' ayazını değil, 'hoş geldin' iyiliğini.
hiçbir şeyle yatışmayan yürek telaşını.
kapı zilleriyle telefonlar arasında tükenmeyi.
geceyi bir hayal hazinesine çeviren uykusuzluğu.
bir gövdenin önünde diz çökmeyi.
kendimi severek yürümeyi kalabalıkta.
'göğe bakma duraklarını' özledim.
yağmuru kirpiklerinden içmeyi.
yumruk kadar bir yüreğe dünyayı sığdırma hünerini.
'sana sevinç verdiğim sürece ben buradayım' zenginliğini özledim.
otel odalarının insanı bir yaprak gibi incelten kederini.
başka kentlere vuran rengini güneşin.
başka sokakların telaşıyla çoğalmayı.
dünyayı yudum yudum aşka çeviren yalnızlığı..."
şükrü erbaş -
bulut
öyle bir bulut doğar ki içine bazen
yağsan olmaz yağamazsın
hıçkıramazsın, hıçkırsan ağlayamazsın
uzatırsın elini bir tatlı dokunuş için
tutamazlar, tutunamazsın...
ceyhun yılmaz -
"yabancım, diyorum birden, yabancım
sevgili arkadaşım
şimdi ben burdayım ya
olmayabilirim az sonra
her şeyi yüzüstü bırakabilirim
bırakabilir miyim dersin" -
göz kapaklarımın üzerinde ayakta duruyor
ve saçları saçlarımın içinde
biçimi ellerimin biçiminde
gözlerinin rengi gözlerimin renginde
gölgemde yitip gidiyor
tıpkı bir taş gibi gökyüzünde
gözleri var her zaman açık
ve bir an olsun uyutmaz beni
düşleri var apaydınlık
güneşleri buharlaştıran
güldürür, ağlatır beni ve güldürür
konuşturur beni söylemeksizin tek bir söz
paul eluard -
dudağında yangın varmış dediler
dudağında yangın varmış dediler,
tâ ezelden yayan koşarak geldim.
alev yanaklara sarmış dediler,
sevda seli oldum, taşarak geldim.
kapılmışım aşk oduna bir kere,
katlanırım her bir cefaya, cevre
uğraya uğraya devirden devre
bütün kâinatı aşarak geldim.
yapmak, yıkmak senin bu gamlı ömrü,
ben gönlümü sana verdim götürü.
sana meftûn olduğumdan ötürü
sarhoş oldum neyzen, coşarak geldim.
1937
neyzen tevfik -
sizin için yola çıkmış bir şarkı,
düşünülmüş gözleriniz üstüne.
için-için yaratılmış bir şarkı,
bırakılmış yollarınız üstüne.
sizsiz sizi yaşanılmış bir şarkı.
seslerini uzağınız derledi,
sözlerini kulağınız derledi,
anlamını dudağınız derledi,
sizsiz size uzanılmış bir şarkı;
özlemini kucağınız derledi.
özdemir asaf - bekleyen şarkı -
sana şiirler okuyacağım, gitme
güneşler doğacak yalnızlığımdan
sana bir ışık getireceğim
büyük aydınlığımdan
sana bir dolu umut getireceğim
küçük ellerine sığmayacak
sana afrika gecelerini getireceğim
sımsıcak
sana çiçekler getireceğim
bozulmuş güz bahçelerinden
sana bir serinlik getireceğim
yağmur tanelerinden
sana avuç avuç yıldız getireceğim
güneşimden başka
sana engin denizlerin maviliğini getireceğim
köpük köpük dalga dalga
sana bir rüzgar getireceğim
dağlardan, tepelerden
gitme, sana zamanı getireceğim
zamanın bittiği yerden -
inanıyorum söylediğini candan söylediğine,
ama bugünkü karar yarın bozulur çok kez.
kendi kendimize verdiğimiz sözü tutmak,
en çabuk unuttuğumuz şeydir ne yapsak.
madem ki bu dünya bile yok olacak bir gün
sevginin bitmesine insan neden üzülsün?
aşk mı kaderi kovalar, kader mi aşkı?
daha kimseler çözemedi bu bilmeceyi