• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.34)
iftarlık gazoz - yüksel aksu
1970’ler türkiye’sinin barış ve huzur dolu ege kasabalarından birinde ailesi ile beraber yaşayan adem, zeki ve çalışkan bir öğrencidir. 5.sınıfı yeni bitiren adem, yaz tatilini boş geçirmek istemez ve ailesine gazozcu cibar kemal usta ile çalışmak istediğini söyler. zor da olsa ailesinden izni koparan adem gazozcu çırağı olarak çalışmaya başlar. ramazan ayının başıdır ve adem camide imamın oruç ile anlattıklarını üzerine alınır, üstelik berna da oruç tutacaktır. küçük olduğu için oruç tutmasına izin vermeyen ailesinden gizli oruç tutmaya başlar fakat ege’nin yaz sıcağında, bir yandan da gazoz satarken oruç tutmak hiç de kolay değildir. hele de bozmanın kefareti 61 gün iken ve berna’nın aslında direk orucu tuttuğunu öğrenmişken! susuzluk ve açlık onu çok yormuştur, seraplar görmeye başlar. adem’in yaşadığı bu zorluklar, onu bir maceranın içine sürükler. bitmek bilmeyen bu uzun gün, gazozcu ustası cibar kemal ve adem için nasıl tamamlanacaktır?


  1. cem yılmaz kendini hiç ateşe atmadan dönemin 'açlık grevleri' ve komünist düşüncelerini işlediği, filmin sonuna doğru ağlatmak için tüm doneleri kullandığı film
  2. !---- spoiler ----!

    bir olmamışlığı var bu filmin. her şey iyi hoş, tüm yalınlığıyla akabilecekken bağıran sahneleri var. mesajı göze sokma hastalığı gibi bir şey bu. söylemezsem anlatamam kaygısı. bir bakıma kontrol manyaklığı. oysa rahat bırakmak gerek filmi. kendi akışını bulmuşken, geri durup süzülüşünü izlemek gerek. siyaseti bu kadar somutlaştırmamak gerek mesela. zaten çok güçlü bir mesaj başlı başına filmin içinde kendiliğinden gelişen siyasi oluş. ne diye görüyorum ki ben son yirmi dakikayı. film zaten güldürürken, o güldüğümün karşılıksızlığına ağlatacak salonu terk ettiğimde, öyleyse neden vuruluyor solcu abimiz, neden göğsü yırtılınca bağırıyor anne. bilemedim. güllük gülistanlık bitseydi ve sonrasında temiz havada yakılan ilk sigaranın ciğere çarptığı sırada aynı sertlikle vursaydı gözüme ilk sahnesi, ulan altmış ikinci gün deseydim, altmış iki deseydim. bilemedim, daha vurucu olurdu galiba öylesi.

    !---- spoiler ----!

    sadet. izleyici sandığınız kadar salak değil, bağıran egzoz sesi çıkarıyor filminiz sayın yüksel aksu.
  3. benimkine benzer başka yorum görememek ilginç geldi açıkçası. ben iftarlık gazoz filmini izlerken hep berkin'den hatıralar geldi aklıma. güzel filmdi, beğendim.

    dikkatimi çeken birkaç ayrıntıyı yazayım, aynı düşünen varsa görmüş oluruz.

    bir defa filmdeki ana karakterin hep çocukluk hali canlandırılmıştı ve o çocuk üzerinde hep kırmızı tişört vardı.

    daha sonra gezi olaylarında sahada olan antikapitalist müslümanların dini konularda danışmanlık yaptığı belli oluyordu.

    sonra mezara bırakılan gazoz kapakları, gazozla özdeşleşmesi bana hep berkin-ekmek ikilisini hatırlattı.

    filmin sonunda da kadrajda ademin çocukluğu varken kamera gökyüzüne döndü ki bu da berkin vefat ettiğinde çizilen ve çok paylaşılan bir resmi hatırlattı.

    belki bunlar çok subjektif şeyler olabilir, en azından ben berkini anmış oldum.

    belki zorlama bir yorum gibi gelebilir ancak filmden çıktığımda arkadaşıma söylediğim şeyler bunlar. bunlar dışında hoş bir filmdi, güzel bir ege betimlemesiydi, aydın'ı oradaki insanları ben de böyle hatırlıyorum.
  4. ne çok şeyi adım adım kaybettiğimizi fark etmemizi sağlayan , (bkz: cem yılmaz) 'ın "cem yılmaz"karakteri olmadığı , başından sonuna nemli gözlerle izlediğim başarılı sayılabilecek bir film.
  5. filmi izledikten sonra niye çok sevmediğim halde canım gazoz çekti diye düşündüm.. gazozu içtim.. içinde geçmişimin tanıdık hatıraları, ege insanının sıcaklığı, küçük yerde yaşamanın güveni ve samimiyetinin tadı vardı..
    yaza
  6. uzun zamandır bekliyordum doğrusu.

    bu gün kendime bir iyilik yapıp izlediğim film. normal bir sinema mantığım yok sanırım. afişe göre, sinemaya girip şuna girelim diye, şu oyuncu oynuyormuş hadi gidelim diye, bizim şehri anlatıyormuş diye, bizim bi arkadaş oynuyormuş diye sinemada film izlemedim son 5 yıldır. yazan veya yapan önemlidir benim için. tükettiğim maddelerin hemen hemen hepsinde (sigara ve bi kaç şey hariç tabi) elimden geldiğince markaya itibar etmedim. ama kitap, dergi, senaryo, film, reklam vb ürünlerde yapan kişi etkendir benim için. tamamen ön yargısız izlediğim, okuduğum insanlar var. sinema boyutunda yüksel aksu muhabbetine de kefilim.

    bazı yönetmen ve senaristler var onlar yazıp, yapınca izlemek için can atıyorum resmen. bunlardan biri yüksel aksudur. kendisini entel köy efe köye karşı filmi ile merak edip söylediği söze kadar araştırmıştım. bu filmi en güzel filmidir kanımca. en iyi filmi olmasında cem yılmazın katkısı büyük tabi ama tamamen cem de değildir.

    film sinopsis'te veya fragmanda zaten kendini ele veriyor. ege şivesi,kominizim, darbeden zarar gören insanlar falan. film bizim bildiğimiz kafamız da canlanan şekliyle bir yeşilçam filmi gibidir ama içeriği ve mesajlar yönünden oldukça başarılıdır. senaryo olarak önceki filmler de aynı şekildeydi oldukça başarılıdır. belki de metin olarak okursanız okuyabileceğiniz en güzel metinlerden biridir.

    cem yılmaz ve berat efenin oyunculuğu çok ama çok iyidir. filmden beklentiniz gülmek ya da hüzün ise sizi tatmin edecektir şekerim. babam ve oğluma hafif bir benzeme var ama metin olarak bakarsak babam ve oğlumdan çok daha iyi bir filmdir. filmin içinde ki küfürler diğer filmlerinde ki kadardır vardır ama abartı değildir.

    ramazan döneminde geçen bir filmi şimdi anlatma nedenini anlamadım doğrusu. ramazandan sonra yayınlansaydı daha mı etkili olurdu bilemedim doğrusu. yazın geçen,çekilen filmler kışın daha fazla gişe yapar belki amaç odur.

    yüksel aksu'yu birebir tanımam etmem ama takip ettiğim kadarıyla yaptığı çoğu şeyi izlemiş biri olarak (yılan hikayesi, dondurmam kaymak, entel köy efe köye karşı, iftarlık gazoz vb..) yaptığı işi ahlaklı yaptığı kanısındayım. durumu, olayı, ideolojiyi kötülemeden anlatıyor. iftarlık gazoz da olsun, entel köy efe köye karşı da olsun bunu rahatlıkla görebilirsiniz. filmde imamın söylediği, öğrettiği şeylerin hepsi harfiyen doğruydu. ramazan ayı ile ilgili anlattığı çoğu şey imamların, islamın yayılması için çaba sarfeden, bu işe gönül veren çoğu insanın yapamadığı şeyi yapmıştır. herkes kendi ideolojisini baskın anlatır, diğer ideolojileri kötüler kendi ideolojisinin doğruluğu için, yada sadece kendi ideolojisini anlatır ama yüksel aksu da diğer ideolojileri kötüleme yok, hatta bu ideolojiyi taşıyan insanlardan daha iyi bir şekilde anlattığındandır belki de bu saygım,sevgim. akıl, bilim, saygı ve sevgi çerçevesinde yapmıştır. ayrıca bizim toplumumuzda ki insanları birebir anlatıyor. kültürümüz, islam, ideoloji, yaşam, yozlaşma, aile yapımız ile ilgili çok yerinde tespitlerde bulunmuştur ve bunu aktarmıştır.

    anarşizmi bu kadar teferruatlı anlatan doğru dürüst bir yönetmen bulamazsınız. çocuğa anlatır gibi anlatıyor hemde. halen günümüz de anlaşılmayan ideolojileri kısmen anlatmaya çalışmıştır filmin arasında. bilmeyen bülent ecevit'in reformist odluğunu öğrenmiştir. hasan karakterinin senaryoda ki her sözü öğretici ve amfide konuşan hoca sözlerinden daha kıymetlidir. duvara yazı yazmaktan ibaret olmadığını anlatmaya çalışmışlardır belki, slogandan ibaret olmadığını anlatmaya çalışmışlardır belki de. sosyal devlet olarak yıllarca kendini kapatan o kadar yöneticinin hiç bir şey anlamayacağı sözlerdir. bahsettiği sendikal düzen ve filmde ki yeri oldukça kapak şeklinde olmuş.

    filmin içinde cem yılmazın söylediği bir söz oldukça anlamıdır. hemen hemen her anne,babanın yaptığını yapmıştır çırağına. karışma o işlere, çocuk oruç mu tutarmış, o halk evli falan karışma o işlere, dünyamız çok kötü bir şekle gelmiş atatürk gelmiş kurtarmış de geç. bu ve buna benzer mantığı kullanmayan ebeveyn yoktur herhalde. misal bizimkiler olum karıştırma o işleri allah de geç derler hep bu sadece bende yok hemen hemen her aile de var.

    çocuğun orucunu yemesi beni çok üzdü. filmin sonuda ki mevlana sözü de oldukça anlamlıydı.

    izleyeyim mi diye düşünüyorsanız;

    şekerim biz çok beğendik, güldük,eğlendik, hüzünlendik siz de izleyin.
  7. berat efe parlar hırslı bir çocukmuş. rolü kapabilmek için epey kilo vermiş. çekimler başlamadan önce, filmin çekileceği bölgeye gelip alıştırma yapmış... idealist olmak herkesin sahip olamayacağı bir şey, umarım kendisine zarar verici hale gelmez.


    bu arada yılmaz bayraktar'da görmeye pek alışık olmadığımız bir oyuncu ama rol üzerine cuk oturmuş. eğer 70 ve 90 arasındaki yılları anlatan bir film çekecek olsaydım onu oynatırdım.
  8. önce güldüren, sonunda ağlatan yüksel aksu filmi. adem'i izlerken kendi çocukluğum film şeridi gibi gözümün önünden geçti. köyde okullar kapandıktan sonra mektebe gidilir hocanın ağzından çıkan kelamlar çocuk aklı ile ürkerek dinlenir, hocanın anlattıkları sürekli kafamda yankılanırdı aynı ademe olduğu gibi. ramazan aylarında yine çocuk inadı ile kendimi zorlayarak tuttuğum oruçlar aklıma gelir aynı adem gibi su akan musluğun çekiciliği, suyun serinliği öyle nefsimi dürterdi ki ama aklıma günah ve 61 gün ceza gelirdi.

    adem orucu cennet için veya ibadet için tutmadı ilk orucu bir aşk uğruna giriştiği mücadeleyken son orucu özgürlük için, hak kazanmak için verilen bir mücadele için olmuş ve çocukken bozduğu oruçta adem'in yüzünde hüzün, izleyicinin yüzünde tebessüm bıraktırırken, son orucunu bozduğunda adem'in yüzünde tebessüm izleyicinin yüzünde hüzün olması güzel duygu geçişi olmuş.

    baba tarafı sol anne tarafı sağ görüşlü olunca ademin çocukken yaşadığı o arayış hali bende de mevcuttu mesela mektepten geldiğim zaman komünist amca oğlunun ve babamın eski darbe zamanları anılarını dinlerdim.

    güneş doğmadan önce tütün kırma sahneleri ve kullanılan müzik çok etkileyici olmuş filmin sonunu da bu müzikle bağlamaları iyi düşünülmüş.

    yüksel aksu bir çocuğun gözüyle bir toplumun yaşadığı mutluluğu, acıları, sıkıntıları beyaz perdeye olabildiğince güzel aktarmış kendimi gördüğüm bir film yaptığı için yüksel aksu'ya teşekkür ederim.
  9. daha yeni izleyebildim, oldukça beğendim tavsiye ederim.

    !---- spoiler ----!

    bazı sahneler biraz uzun kaçmış fakat hikayesi muazzam. uzun süren oruç sahnesi yüksel aksu imzası olabilir. türkiye tarihine halkın gözünden bakışı da güzeldi gerçekçi buldum. hem komünisti hem ameleyi hem agayı hem esnafı olduğu gini aktarmışlar. her yere mesajlar gitmiş, illa bir yerlerde kişi kendini bulabiliyor.

    esnafın gözünde; "cenab-ı allah bizi yaratmış, atatürk bizi kurtarmış bitti gitti."

    köylünün gözünde, sendika kurulacaksa ağa kursun, böyle işleri o bilir o yapar.

    komünistin yerli sermaye yabancı sermaye kafa karışıklığı, ne yani usta çırağı sömürmüyor mu? bakışı.

    filmde memur kesimi imam temsil edip, benim bile haftasonum yok eşeğin mi 'olacak ile tartışmaya katılması, hepsi güzeldi.

    !---- spoiler ----!

    duygu dolu bi filmdi aslında. geçmişimizin ve bugünün duygu dolu olması özünde acılı bir durum.
    abi
  10. siyaset bulastirmasaymis incik gibi bi film olcakmis. ne çok oraya değinmiş ne de çok buraya. dondurmam gaymak tadı yakalanabilirdi.