1. "ben insanları sevmiyorum yha, insanlar salaktır ve benim gibi biri olamadıkları için onları sevemem, hepsi koyun sürüsüdür ama ben sürüden çıkan nadir insanlardanım ,insanları tanıyıp onlarla samimi olmama gerek yoktur çünkü hepsi bana kötü davranıyor ve canım yanıyor. bu yüzden kendi köşeme çekilip insanları nasıl sevmediğimi tekrar tekrar düşünüp toplumdaki yerimi sorgularım. ben misantropist birisiyim ve çevremdekiler aptal"
  2. mizantropi gibi kavramlar dışında,insanları sevmeyen birini anlayabilmek için ayrıyeten şöyle de düşünebiliriz.

    bireyimiz,insanları seviyordur. kendi gibi düşüncelere sahip olan birini arıyordur. veya aşıktır. bunun gibi birçok sebep sonucunda istediği verimi alamaz. zamanla umudu kaybolur,hatta kaybolmasından ziyade,artık diğer insanların hislerini ve duygularını düşünmez bile.

    yani insanları sevmeyen bireyimiz,aslında insanları sevmesinden dolayı bu hale gelmiştir. bir nevi hayalkırıklığı durumu.
    kg
  3. " insanları seviyorum ama kendi kendime şaşıyorum da, insanlığa olan sevgim arttığı ölçüde kişilere olan sevgim azalıyor. insanlığa hizmet yolunda büyük işler başarmayı düşlüyorum sık sık, gerçekten de insanların mutluluğu uğruna çarmıha gerilmeye bile giderim belki, ama öte yandan bir insanla aynı odada iki gün yalnız kalmaya dayanamam, bunu deneyimlerimden biliyorum. bana yakın olunca kişiliği onurumu eziyor, özgürlüğümü kısıtlıyor. bir gün içinde dünyanın en iyi insanından bile nefret edebilirim: yemeği yavaş yavaş yemesi bir kimseden nefret etmeme yeter. başka birinden nezlesi var, ikide bir sümkürüyor diye nefret edebilirim... yanıma yaklaştıkları anda düşman kesiliyorum insanlara. gelgelelim, kişilerden nefret ettiğim ölçüde insanlığa olan sevgim artıyor."

    fyodor dostoyevski, karamazov kardeşler
  4. iyi bir şey olduğu söylenemez. kötü bir şey olduğu hiç söylenemez. misantropi'nin(*:merdümgiriz) sonucu oluşur, ama aşırıya kaçtığında içinde genelde narsizm(*:özsevicilik) ve aşırı özgüven gibi davranışsal bozukluklar da barındırabilir.
  5. gerçekten insan sevmiyorum.
    birini seversin, insan gibi davranırsın; o sana insan gibi davranmaz.
    biriyle dost olursun, insan gibi davranır hatta iyilik fedakarlıklar vs yaparsın; insan gibi davranmaz.
    onlar mı insan değil, ben mi bilmiyorum.
    insamlık anlayışı bu yüzyılda çok farklı. ben bu yüzyıla ait değilim. bunu biliyorum.
    kalıbımı basarım ben insan vücudunu bulmuş hayvan bile olamayacak binlerce kişi tanıyorum.
    hayat buysa, onun da canı cehenneme.
  6. depresyon ile elele verdiğinizin ispati
    belit
  7. buyrun benim.

    sanırım büyüdükçe gitigide artan bir duygu bu içimdeki. çevreme bakıyorum en yakın dediğim arkadaşımı bile görmüyorum uzun zamandır. uzun süredir tek taraflı aramayla devam eden bir arkadaşlık.

    kız arkadaşım ile sebebini bilmediğim bir şekilde ayrılmışım.

    bunun dışında yakın diyebileceğim arkadaşlarımla bile atışmalarımız sonucu artık konuşmuyoruz..

    ya tahammül sınırım düştü, ya ben değiştim ya da insanlar değişti bilmiyorum. soranlardan cevapta alamıyorum.

    lafı çok uzattım gitgide insanlara olan sevgim ve tahammül sınırım azalıyor sözlük..
  8. yalan yok, işime gelmeyeni sev(e)miyorum ben. işime gelmeyenden kasıt; yüzüme karşı gülüyorsa, sevgimi kazanmak istiyorsa, benden alacağı bir şeyler olduğunu tahayyül ediyor ve işine geldiği gibi münasebet kuruyorsa, ben bunu fark ediyorsam şayet sıcak kanlı olamıyor; araya mesafe koyuyorum. tahammül edemediğim şeylerden birisidir, bir insanın farklı zamanlarda aldığı farklı hal ve tutumlar. her ortamda insanın karşısına çıkabiliyor.


    kötü gün dostluğunu sevmem mesela. bu yüzden pek çok yakın arkadaşım diyeceğim insanla da arama set çektim. yaş aldıkça bencilliğim arttı evet. benim zaten kısıtlı olan zamanımdan çalmalarına müsade edemiyorum. derdi olunca ağlayan, içini döküp kan kusan; ama sonrasında saadete erişerek bir önceki anını unutan tiplere gelemiyorum. asıl bencil de kim aslında düşünmek gerek bu bağlamda ama artık farkına vardıkça zaten hayatın, kelimelerin yeri farklı yerlerde oturabiliyor ruhunuzda.
  9. hepimiz başkalarına iyilik yapıp gördüğümüz karşılık sonrası pişman oluyoruz ya da dostça davranıp yine yediğimiz kazıklardan sonra tövbe ediyoruz. sonra da kimseyi sevmemeye başlıyoruz ve iyilik yapmaktan, iyi davranmaktan vazgeçerek bir bakıma onlar gibi oluyoruz. aslında kimsenin kötü olarak doğmadığı, ailesi ve yaşadığı olaylar yüzünden bu hale geldiği gerçeğini bilerek yine de sevmek gerek sanırım. ama tabii ki sevmek, hayatında bulundurmayı gerektirmez. bir insandan zarar göreceğini bile bile hayatında bulundurmak da enaylik olur biraz.
  10. bir türlü anlayamadığım güruh, bazı insanları sevmeyebilirsin ama insan sevmemek ne. insanlarla anlaşamayan kişilerin girdiği trip , kişi insan sevmiyorum diyorsa ondan hiçbir şey olmaz. ne sevgili, ne arkadaş, ne dost ne de oturup konuşabilirsin. o yüzden bence gereksizlerdir.