1. her şehir gibi yaşadığın ölçüde ve yaşadığının niteliği ölçüsünde sevilen şehir.
    ben hala istanbuldan her dönüşümde kocaman bir eve gelmiş gibi hissediyorum.
    yabancı olarak gelsem çok yormazdım kendimi de şehri de.nasılsa eğlencesi karmaşası birkaç adım ötendedir.
    her zaman görüş alanınızda makul sayıda insan olacaktır. kaybolmayacaksınız çünkü en bilinen semtleri deniz kıyısında sıralanmıştır ve yönünüz hep deniz olur.
    bir de izmirle olan ilişkinizde hayatınızın hangi dönemlerini burada geçirdiğinizin de önemi büyük. ben ilk gençliğimin sonuna dek buradaydım. büyüyordum,büyürken her yere yürüyordum,yürürken yalnız değildim ve seviyordum yani.
    güzeldir güzel.
  2. bu şehre aşinalığımı mı seviyorum yoksa şehrin kendisini mi bilemiyorum. fakat şunu sevdiğim ve aradığım kesin, yürünebiliyor izmirde. lise yıllarımda yaptığım gibi, bir yere varma amacım olmadan konak-çankaya-basmane-alsancak rotasında yürüyebiliyorum hala. bu rota üzerindeki çarşı telaşını ve kalabalığını, şehir meydanında oturup dinlenmeleri, banklara oturup deniz izlemeceleri, okul çıkışında bir kafede (tahminen) saatlerce konuşan sevgilileri görmek mümkün. belki de kendimi hatırlıyorum hep bu insanları gördükçe. ilkokulluyken okul ya da bayram alış verişi için kemeraltına götürülen ben, lise çıkışı müdavimi olunan kafede saatlerce oturan ben, artık dost olduğumuz seramikçi abiye uğrayan ben... en klişe tabirle film şeridi akıtmak gibi buralarda yürümek. şehri mi özlerim bilinmez ama istanbuldaki içten içe tedirginliğin karşısına buradaki aşinalığımı koyacağım ve özleyeceğim bu tanışıklık hissini hep.