-
Kalp hastası olan Nâzım Hikmet, Budapeşte seyahati sırasında rahatsızlanır ve Doktor Litman İmre’nin kapısını çalar. Doktor, muayenesini yaparken, şairin gözü masanın üstündeki kavanoza takılır. Kavanozun içinde bir insan kalbi vardır. Nâzım, ilaçlı su içindeki kalbin bir kadına ait olduğunu anlar etiketinden. Bu olayın öylesine etkisinde kalır ki, “Kavanozdaki Yürek” adında bir şiir yazar. kaynak yazı.
Doktor Litman İmre’nin masasında
Bayan Çabai Yanoş’un yüreği
Birazcık kibirli, birazcık mahzun
Duruyor içinde bir kavanozun
Kayısı güllerinin arasında.
İncecik yarılmış ortasından
Yüreği Bayan Çabai Yanoş’un
Yarayı açan ne doktor?
Neşter mi?
Yoksa hasretlik mi?
Acı sözler mi?
Bir ağlayanı var mı, arkasından?
Otuzundaymış, baktım etikete
Bayan Çabai Yanoş’un yüreği?
Evli miydi?
Ne iş tutar Bay Yanoş?
Belki şimdi Rojakert’te oturmuş
Çekiyor akşamı seyrede ede
Duruyor kavanozda çırılçıplak
Bayan Çabai Yanoş’un yüreği
Bayan kaç kere böyle bir kaba
Reçel kaynatarak koydu acaba?
Elbet gazlı bezden değildi kapak.
Kendi gitmişse de içinde odanın
Bayan Çabai Yanoş’un yüreği
Almış da onu karşısına doktor
Sırlarına ermeye çalışıyor
Belki bir damarın, belki bir sevdanın.
Akıllı bir doktorun masasında
Bayan Çabai Yanoş’unki gibi
Yüreğimiz, güllerin arasında
Bizlerden sonra da faydalı olsun
İçinde tertemiz bir kavanozun.