1. "kafdağı'na varamasan bile hiç olmazsa evinden çıkıp kırlara açıl; böcekleri, kuşları, çiçekleri ve tepeleri seyret. bırak dünyanın haritasını yapmayı! daha hayattayken bir taşı bir taşın üstüne koy. gülleri ve bülbülleri göremeyip gün boyu evinde oturan adam dünyanın kendisini hiç görebilir mi?"

    puslu kıtalar atlası - ihsan oktay anar
  2. sonra sustu.
    hava kararmaya başladığında, belki dayanamadığından, ağzından şu sözler dökülmüştü:
    "her musiki, sesin değil de, aslında sessizliğin bir taklidi."
    derken şunu da söyledi:
    "musiki sessizliğe ne kadar yakınsa, o kadar da mükemmel olur."
    nihayet şu sözleri mırıldandı:
    "kulakları hassas olduğu halde hiçbir şey işitmeyen kişi, o'nu dinliyordur."
    şunu da dedi:
    sessizlik de bir perdedir. sessizliği işitebilirsin. 'es' bile bu perdeye kıyasla, 'ses'tir."

    suskunlar - ihsan oktay anar
  3. “insanların saadet anlayışları da gariptir. kitaplara bakarsanız, kendilerini dinlerseniz, insanoğlunun esas vasfı akıldır. onun sayesinde diğer hayvanlardan ayrılır. beylik sözüyle, hayata hükmeder. fakat kendi hayatlarına teker teker bakarsanız bu yapıcı unsurun zerre kadar müdahalesini göremezsiniz.“

    saatleri ayarlama enstitüsü - ahmet hamdi tanpınar
  4. bir romanın iki tür okuyucusu olurdu: zeus gibi olanlar ve yahova’ya benzeyenler. evet, gerçekten de "ilah romancılar" gibi "ilah okuyucular" da olurdu. kadim yunanların ilahları antropomorfik idi; yani kendilerine benzer, yiyip içip sefa sürer, zina yapar ve bazen de acı çekerdi. fakat insanları kendi suretinden yaratan yahova'ya göre, insanlar teomorfik idi. ilahlar insana benzeyince iş kolaydı. insanlar "bu da bizden" deyip hayatlarına devam ederlerdi; ama insan ilâha benzedi mi, yükleneceği mesuliyet ziyade olurdu. zaten insanın eti ne budu ne idi, kaldı ki bir ilaha benzesin!

    galiz kahraman - ihsan oktay anar
  5. "artık topluma, kötü bir tanrı gibi, insanları kendine kurban ettirmeden sükun bulma hakkını tanımıyorum. ister sağ kalayım, ister öleyim, artık kendimi onun buyruklarıyla ezdirtmeyeceğim."

    gora - rabindranath tagore