1. nasil olur? nasil kapatilabilir? aklim almiyor.

    bana, bugunun turkiye'sinde yasanan her turlu sorunun temel sebebi bu egitim kurumlarinin kapatilmasiymis gibi geliyor.

    cildiriyorum.
    halit
  2. temelleri dönemin milli eğitim bakanı hasan ali yücel (soyadı tanıdık gelmeli) tarafından atılmış, köy öğretmeni yetiştirmeyi amaçlamış, buralara gelip bitirenlerin köylerde bilirkişi olduğu, her türlü ihtiyacını eğitim için yetiştirilen ürünlerden karşılayan okullardır. çağdaş ve uygulamalı eğitim verilmiş, gerçekten kaliteli öğrenci yetiştirmiştir. 2. dünya savaşından sonra diş baskılar ve siyasi ideolojiler yüzünden kapatılmıştır.

    daha ayrıntılı bilgi için:
    http://www.meb.gov.tr/meb/hasanali/egitimekatkilari/koy_enstitu.htm
  3. ilk mezunlarından biri rahmetli dedem olan okullar. lazım olandır.
  4. kapatılmaları bugünkü karanlığa en büyük nedendir bence. toparlanmak istiyorsak eğer yeniden böyle bir sistemi başlatmalıyız.
    hubot
  5. yanlış bilgi olmasın yanlışsa düzeltme yapabilirsiniz. tarih hocam zamanında kapatılma gerekçesi olarak şöyle bir şey demişti: " türkiye'yi nato'ya sokmak için kapattılar bunları, hem kore'ye asker gönderme hemde köy enstitülerinin kapatılması karşılığında aldılar türkiye'yi."
  6. köy öğretmeni ve köye yarayan diğer meslek erbabını yetiştirmek üzere ziraat işlerine elverişli arazisi bulunan yerlerde milli eğitim bakanlığınca açılan okul. köy enstitüleri kanunu'ndaki tanımı bu şekilde. kanunda öğretmenlerle ilgili ilginç^:bana göre^ maddeler var:^:özet mode on^

    kanun söz konusu okulların öğretmen yetiştirmek için kurulduğunu gayet iyi hissettirmiş.

    öğrenciler tam devreli köy ilkokullarını bitirmiş sağlıklı ve akıllı^:müstaid^ çocuklardan "seçiliyor". eğitim süresi en az 5 yıl. öğretmen olmayacağına kanaat getirilen öğrencilerin ayrıldıktan sonra eğitimini alacakları mesleğin öğrenim süresini milli eğitim bakanlığı belirliyor. bunun dışında sağlık sebepleri hariç olmak üzere herhangi bir nedenden öğrenci ayrılır veya çıkartılırsa öğretim masrafları kendisinden veya kefillerinden tahsil ediliyor.

    mezun olup öğretmen olanların mecburi hizmet süresi 20 (yirmi) yıl. eğer mecburi hizmeti tamamlamadan ayrılırlarsa tekrar devlet memuru olamıyorlar ve kurumda bulundukları süre içerisinde yapılan masrafların iki katı kendilerinden veya kefillerinden tahsil ediliyor. bu da demektir ki öğretmen olduktan sonra meslekten ayrılmak çok zor. ama bunun karşılığı olarak da ekonomik konularda pek çok maddeye yer verilmiş. örneğin: köy öğretmenleri tekaud sandığı ve köy öğretmenleri sağlık ve içtimaî yardım sandığı kuruluyor, aylık ve masraflar yanında tayin edildiği köyün sınırları içerisindeki tarıma uygun bir arazi satın alınarak öğretmenin ve ailesinin geçimi ile öğrencilerin ders materyalleri için kullanılacak şekilde özgüleniyor. bunlarla birlikte köy okulunun gelirleri de öğretmene ait.

    köy enstitülerine sadece enstitüden mezun olmuş kişiler öğretmen olarak atanmıyor. yüksek okul ve üniversite mezunları, gazi terbiye enstitüsü mezunları,^:gazi eğitim fakültesi^ öğretmen okulları mezunları, ticaret liseleri ve orta ziraat okulları mezunları, erkek sanat okulları ve kız enstitüleri mezunları, inşaat usta okulları mezunları ve buna benzer diğer teknik ve mesleki okul mezunları köy enstitülerinde öğretmen olabiliyor.

    köy öğretmeninin işlerinin normal bir şekilde yürümesi için kamu çalışanlarının yardımcı olması zorunlu tutulmuş.

    öğretmen köyde işe başlamadan önce okul ile öğretmen evinin bitirilmesi zorunlu. öğretmen atanacağı 3 yıl önceden köye bildiriliyor. köy bütçesi ayarlanıyor ve milli eğitim bakanlığı’nın planına göre köy ihtiyar heyeti bu binaları yaptırıyor. binaların tamiri ve masraflarından da ihtiyar heyeti sorumlu.

    kanunun sonunda öğretmenlerin maaşlarına da yer vermişler. 4. derece öğretmenin maaşı 90 lira. aynı dönemde milletvekili maaşı bu makaleye göre 433 lira. diğer ödenekler de düşünüldüğünde aradaki oran benim fikrime göre çok da kötü değil.
  7. ülkenin 21 ayrı yerine kurulmuştur. enstitüleri çoğunlukla birkaç şehire aynı mesafede olan noktalara kurmuşlar ki her ilden öğrenci kolayca gelebilsin. işleyiş bakımından dünya üzerinde eşine rastlanmamış bir sistematiği varmış. hakkı tonguç yurtdışı deneyimlerini ve kendi tasarılarını anadolu'ya uyarlayarak sıfırdan bir sentez oluşturmuş. kuruluş amacı tamamen köye, köylüye, üretimi ve bilinç düzeyini arttırmaya yönelikmiş. hem kafası, hem eli çalışan entelektüel insanlar yetiştirmek istenmiş. enstitüde eğitimini tamamlayanlardan, kendi köylerine dönüp oradaki çocukları ve halkı eğitmeleri beklenirmiş. fakat bu vaziyet bazı kesimlerin çıkarına ters düştüğünden enstitülerin ömrü pek kısa olmuş. misal her cumartesi özeleştiri toplantısı yapılırmış; ve bu toplantılarda öğretmenlerden müdürüne kadar herkes eleştirilebiliyormuş. bu demokratik, yönetime katılımcı, özgürlükçü kültürü özümseyen öğrenciler kendi köylerine gidip toprak ağalarını rahatsız edecek tutumlar sergilediğinde iş siyasi boyuta taşınmış. zaten çatlak sesler çıkaran, meclisin içinde barınan toprak ağaları 1946'da dp ile birlikte köy enstitülerinin elini kolunu kesmiş. 1951'de iktidara gelen dp enstitüleri tamamen kapatmış; ve yerine amerika'dan ithal eğitim sistemini yürürlüğe sokmuş.
  8. burdan mezun olan insanlar klasik okul eğitiminin yanında müzik aleti çalmayı, resim yapmayı ya da sporu da öğrenirmiş. öğrenciler dışında köylülere modern tarım teknikleri ve köy hayatında işe yarayacak modern uygulamalı eğitim de verilirmiş. şimdiki 4x4 lük eğitim sistemimiz gibi blok flüt, 23 nisanda cam süsü kesmek ya da beden dersinde de matematik görmek gibi üst düzey eğitim teknikleri yokmuş.
    ilkokul öğretmenim köy enstitüsü mezunuydu, adam mandolin çalıp, sporla ilgili olup aynı zamanda resim çizerdi, çoğu konu hakkında bilgi sahibiydi ve gördüğüm en iyi öğretmendi kendisi.
    köyümüzde kızımıza asılırlar, öğretmenler yurtta grup seks yapıyolar diyerek lekelenen bu okullar sonunda önce öğretmen okullarına çevrildi sonra kapatıldı ve yerine günümüz sistemi geldi.
    wtf
  9. kendi milleti tarafından gömülmüş olan biricik devrimimiz. yapımında emeği geçenleri saygıyla, yıkımında emeği geçenleri nefretle anıyorum. bir eğitim kurumu düşünün ki bünyesinde eğitilen öğrenciler hem müzik hem edebiyat hem tarım alanında eğitim alsın. ben şu anda böyle bir şeyi hayal edemiyorum, neden? çünkü ben çarpık sistemin içinde doğup büyümüş, kendi ayaklarımın üstünde durmak için bir düzine ezbere dayalı sınav atlatmak zorunda olan, bir alanda yenilik üretmek için orada emek vermeye değil de herhangi bir alana kapağı atmaya mecbur bırakılan biriyim diyebiliriz.

    Yıllardan 1937 ve fikirleri şimdikinden çağdaş olan, hür, donanımlı bireyler yetiştirilmeye çalışılıyor. Belki şu an yapılması mümkün olmayan bir sistem ama şu anki sistemlerin hepsinden daha kaliteli olduğu belli. Tarihimizde kaçırdığımız bir fırsat daha. Hanımlar, beyler; başımıza Atatürk'ten sonra gelen en güzel ikinci şey imiş bu...

    Can Dündar'ın Köy Enstitüleri kitabından derlemeler ve enstitülerin mezunlarından alıntıları içeren twitter paylaşımını bırakayım:
  10. bugün bu haldeysek en büyük sebeplerinden biri enstitülerin kapatılmasıdır.