-
yokluğunda ilk kez soruyorum sana
bu gün nasılsın
kaç yıldız kümesi geçti yokluğunun üzerinden bilmiyorum
sabahları sana günün aydın olsun diyemediğim,
güne gülümsemediğim,
aynalara küs olduğum günler tükettim.
bu sabah fark ettim ki
unutamadığım,unutmak istemediğim bizi yaşıyormuşum her günümde.
yeşeren,sürgün vermeye başlayan umutlarımı,
hayalimde çoğalttığım varlığının turuncu sıcaklığını,
geceden kalma yağmur ıslaklığında
gökkuşağı renklerine boyadığım hayallerimi özlüyorum
her çocuk gibi uçan balonları çok sever,
uçurtmaların renkli ve özgür dünyası olduğunu düşünürdüm.
insan yüreği hayal ettiğince yaşar
pembe bir dünyadan,karartılmış günlere geçene kadar
çocuk kalırmış.
anladım ki
zifir günlere gebeymiş mavilerim.
şimdi düşünüyorum da
düşlerimi süsleyen iki uçurtma olmuşuz biz seninle.
bazen ayrı rüzgarlarda uçan,
bazen de aklı birbirine karışan,
ipler koptuğunda mor çiçekli bir ağacın dalında
sobelenen,
hayallerince dünyayı süsleyen rengarenk iki uçurtma.
titrek bir hayalin ışığında yazıyorum bunları.
kağıdıma damlayan son gözyaşım kurumadan bitirmek istiyorum.
ama aklıma ne bir söz geliyor
ne de elim gidiyor yokluğunu biçimlendirmeye.
hayallerim
nasıl da süslü,nasıl yedi renkti.
her günde bir umut saklı
her birinde bin umut yasaklıymış meğer.
utangaç kırmızılar yaşamışım gün doğarken
boyalı bir uçan balona sarılan çocuklar gibi
güneşi sarmalamışım sımsıcak.
hasretin yüreğimi yakacak kadar kor şimdi
umudum denizler gibi masmavi olurdu çoğu zaman
türkülerde dillenirdi mor çiçekler
saçlarından süzülen yağmur damlaları zamanım
bir mısra,bir şiir gülüşüm olurdu.
hiç düşünmezdim
yaprak dökümü baharların sonum olacağını.
arada bir,bu son dediğim şiirlere ağladı yüreğim.
bu gün nasılsın diyemediğim günler biriktirdim.
kim bilir,belki de sondur bu dizeler.
o yüzden sormak istiyorum
ben hiç iyi değilim.
sen,ya sen nasılsın bu gün?
neşe turhan