1. hamile olan karacalar, şayet havanın kötüye gittiğini hissederlerse bir bitki tüketiyorlar, yeşil yapraklı. bu doğum anı yaklaşan karacanın, doğuma hazırlanmasını geciktiriyor. kendini daha emniyette hissettiği an doğumunu yapıyor.

    bu nasıl güzel bir annelik içgüdüsüdür dedim öğrendiğim an.
  2. aslında hepimiz biliyoruz. bilmekten ziyade seri bir şekilde hareket ederek, bir bir gerçekleştirmiş oluyoruz. nedir peki bu? sinirbilime kafayı taktığımdan beri beyni araştırmak bana müthiş bir keyif veriyor, merakla birlikte.

    eller diyorum efenim. nasıl oluyor da hem çok kaba, ağır işleri yapabiliyor hem de son derece hassas. bir bebeğe minik dokunuşlarla usulca sokulabiliyor,zarar vermeden..

    sebebi kısmen şöyle; Bunun cevabı yine merkezi sinir sisteminde. Kaslarımızın her birine kasın büyüklüğüne ve yaptığı işin inceliğine bağlı olarak sinirler bağlanmıştır. İnce işler yapması gereken (parmak kaslarımız gibi) kaslarda neredeyse her kas hücresine bir sinir hücresi bağlıyken daha kaba işlere adanmış (sırt veya kalça kaslarımız gibi) kaslarda ise bir sinir hücresi yüzlerce kas hücresine aynı anda bağlıdır.

    Dolayısıyla bir sinir hücresi çok sayıda kası uyardığında bir anda büyük bir kasılma gücü ortaya çıkar. Parmaklarda ise durum çok daha hassastır. Parmakları “bekleyen” yük miktarına göre parmaklara giden sinirlerin sadece bir kısmı uyarılır; dolayısıyla parmak kaslarımızın sadece bir kısmı kasılır. Kasılan kas az olduğundan üretilen güç de azdır ve parmaklar nazikçe işlerini sürdürebilirler. kaynak
  3. insan doğduğunda yalnızca iki korkuya sahiptir. düşme ve yüksek ses korkusu.. diğer tüm korkuları ise sonradan öğrenirmiş.