1. "önyargıları, en çok, toprağı eğitimle gevşetilmemiş veya gübrelenmemiş kalpten silmek zordur; orada büyürler, taşlar arasındaki otlar kadar kalıcıdırlar." - charlotte bronte
  2. kırıp atamadığım ama artık sadece içimde yaşadığım, egoistlikten sonraki en zayıf yanım. önceden "bu benim karakterim" deyip üstesinden gelmeye bile çalışmamıştım fakat artık ön yargılı düşünceler beynimin kıvrımlarında tam yer etmeye başlayacakken bir anda şarkı mırıldanmaya başlayıp güzel hayaller kuruyorum. kimseye fikrimi söylemediğim gibi kendimle de bunun muhasebesini yapmıyorum. temiz hissediyorum.
    izumi
  3. sanığın mahkemeye çıkmadan önce, hatta henüz savcıya bile sevk edilmeden, emniyet sorgusunda yargılanması ve suç isnat edilmesi. bir çeşit ön büro, ön muhasebe gibi düşünün.
  4. atomu parçalamaktan daha zor olan şey.

    evet klişe ancak çok şey anlatmakta sözlük.
  5. önyargılar genellemeler üzerine kurulur. mesela diyelim ki kısa aralıklarla kızıl saçlı bir takım insanları burnunu karıştırırken gördünüz. bu durumu genellersiniz ve ister istemez, bütün kızılsaçlı insanların bunu yaptığına dair bir önyargınız oluşur. basit bir örnek oldu ama durumu izah etmeye yeterlidir sanırım.
  6. herkesin eleştirip şartlar kişiye özgü olunca da herkesin yaptığı şey.
  7. bir kisinin tanimadigi insana karsi duydugu antipatiden kaynaklanan durum.
  8. önceden kodlanmış bilgilerin karşılaşılan bir durum karşısında ortaya çıkma halidir.
  9. onedio aracılığıyla az önce bariz bir örneğini izlediğim, kişiye zarar verebilen olgu. bkz.