• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.88)
otostopçunun galaksi rehberi - douglas adams
tamamen sakin bir hayat yaşamak, hayatına temel yaşamsal fonksiyon olarak soğuk bira ve güzel çay içmek kavramını oturtmak isteyen, kendi halinde, üstelik fazlasıyla uysal bir adam arthur dent, bir sabah uyanır ve evinin saçma bir nedenle yıkılacağını öğrenir; ama bu yalnızca başlangıçtır. daha bir kaç saat bile geçmeden gezegeni yok edilecek ve yanında kankası ford prefect, üstünde yıpranmış sabahlığı, elinde havlusuyla galaksi boyunca sürecek inanılmaz bir yolculuğa çıkacaktır.


  1. tüm kitapların birleştiği "beşibiryerde" kitaplığımda bana göz kırpıyor. kocaman ve sevimli bir kitap. şu yaz bir gelsin okuyacağım seni ulan!
  2. nickimin kaynağı olan bilimkurgu serisi. o tuğla gibi beşibiryerde sini alın ve okuyun . sonra tekrar okuyun. mümkünse arada bir durup durup okuyun.

    olayların ve karakterlerin absürdlüğü , zekiligi karşısında diz çöküp , imana gelin. kesinlikle kitabın kalınlığından korkmayın. absürd ingiliz mizahini sevmeyenlerin bile taktir ettiği bu kitabı absürd severler okursa kutsal sayar ( ki ben sayıyorum )

    bu kadar yaratıcılığın , zekanın , mizahın bir arada nasıl varolabildigi beni aşıyor . dna ya hayran kalmamak elde değil. şu ana kadar okumadiysaniz çok geç kalmissiniz demektir.


    başka bir zaman ,daha uzun bir entry ile gorusene kadar so long and thanks for all the fish .
  3. çok sevdiğim kitaptır. yazarın dehasına hayran kalmamak elde değil. o ansiklopedi gibi kitabı okumaya başlayıp o yolculukları birlikte yaptık ya resmen. ama son kitapta (beşi bir yerde güzelimin) takılı kaldım. kaldığım yerin konusunu bile unuttum. ama seni bitiricem oğlum seni bitiricem.

    hayat, evren ve her şeye dair soru seni de bulucam.
  4. kendisi bu kadar aşmış olup da filmi yerlerde sürünen başka bir kitap görmedim. aradaki makas çok büyük.
  5. (bkz: ırkçı değilim ama)

    "milyarlarca yıl önce araplar, arap yarımadasının kadim, durgun denizlerinden sürünerek çıkıp, nefes nefese kalmış bir şekilde ülkelerinin bakir kıyılarına uzandıklarında… genç, parlak yerküre güneşinin ilk ışıkları o sabah üzerlerine vurduğunda, sanki evrimin güçleri oracıkta onlardan vazgeçmiş, sonra da tiksintiyle arkalarını dönüp uzaklaşarak çirkin ve talihsiz bir hata olarak gördükleri bu yaratıklarla daha fazla uğraşmamaya karar vermişti. araplar bir daha hiç evrim geçirmediler, hayatta kalmayı asla başaramamış olmaları gerekirdi.
    bu yaratıklar hayatta kalmayı başarmış olmalarını kararlılıklarına ve şuursuz inatçılıklarına borçluydular. “ evrim mi?!” dediler kendi kendilerine, “ne gereği var?” ve daha büyük anatomik uygunsuzluklarını ev yapımı bombalarla düzeltebilecek noktaya gelene kadar doğanın onlara vermeyi reddettiği şey olmadan da yaşadılar."
    izumi
  6. tam emin değilim ama üç yada dört ay önceydi galiba, nereye baksam bu kitabı görüyordum. insanların kitap hakkındaki yorumları ve ciddi derecede beğenmeleri, kitabı okumamış olan benim üzerimde çok fazla baskı oluşturmuştu. ne yapıp edip okumalıydım. sonra düşündüm ve dedim ki zaten okuyacağım kitap bir bilim kurgu romanı ve haliyle dili de çok ağır değildir, en iyisi orjinal diliyle okuyayım. okudum okumasına, hatta güzel de görünüyordu ama bitirince birseyler havada kaldı hem de bazı esprileri anlayamıyordum. geçen gün bir de türkçe çevirisini okuyayım bakayım dedim ve keşke demeseydim. okuduğum çevirinin güzel yapılmamış olması mümkün olmakla beraber ben daha çok ileri düzey olmayan dil seviyem sayesinde kitaptaki anlamadığım yerleri hayal gücümle istediğim gibi anlamış olabildiğimi de düşünmüyor değilim. ilerde nasip olursa bir de ilk çıktığı gibi sesli haliyle dinlemeyi düşünüyorum, zaten bir kere türkçesini okuduğum için anlamam da daha kolay olabilir.
    nagan
  7. hangi çevirisinden bahsediliyor bilmiyorum ama benim okuduğum türkçe çeviri mükemmele yakın bir çeviriydi (sanırım kabalcı yayınları). ana dile yakın olunmadığı sürece de çok ince ve kara bir mizahı olan bu kitabın anlaşılabileceğini düşünmüyorum. anlaşılsa da aynı keyfi verir mi bilmiyorum.
    (bkz: ebedi dumura uğratıcı)
  8. mümkün olan en saçma örnekleri hep yerli yerinde güzel mesajları süslemek için kullanmış adams. karamsarlıkla ciddiyetle ele aldığımız gerçekleri basit temelleriyle komik olarak yansıtmış bizlere. gülmek için okuyanı güldürür, düşünmek için okuyanı düşündürür türden, güzel bir yapıt.
  9. ekşi sözlük'ün ortaya çıkmasına ilham kaynağı olan, tam bir başucu kitabıdır, canınız mı sıkıldı, kafanız mı bozuldu açın rastgele bir sayfayı okuyun. kendi sorunlarınızı unuttuğunuzu göreceksiniz. kitabı bir kez okuduktan sonra fare ve yunuslara aynı gözle bakamayacaksınız veya ara sıra paranoid robotumuz marvin'i özleyeceksiniz, ama buna değer.

    buyurun kitaptan bir bölüm:
    !---- spoiler ----!

    "bu robot çok kadim bir demokrasiden geliyor anlarsın ya" onun geldiği dünyada halk halktır liderler ise kertenkele. halk kertenkelelerden nefret eder ve kertenkeleler de halkı yönetirler.
    "garip" dedi arthur, bunun bir demokrasi olduğunu söylememiş miydin?
    "öyle" dedi ford. "bir demokrasi."
    "o halde" dedi arthur, saçmalayan bir kalın kafalı gibi konuşmadığını umarak, "halk neden kertenkelelerden kurtulmuyor."
    "dürüst olmak gerekirse bu akıllarına gelmiyor" dedi ford. "hepsinin oy hakkı var ve bu yüzden oy verdikleri hükümetin aşağı yukarı istedikleri hükümet olması gerektiğini düşünüyorlar."
    "yani halkın kertenkeleler için mi oy verdiğini söylemek istiyorsun?"
    "şey evet" dedi ford omzunu silkerek. "elbette.
    "ama" dedi arthur yine büyük sorusunu sorarak devam etti "niçin?"
    "çünkü eğer bir kertenkeleye oy vermezlerse" dedi ford, "yanlış bir kertenkele başa gelebilir" "halkın bir bölümü kertenkelelerin başlarına gelen en iyi şey olduğunu söylüyor." dedi. "tamamen yanılıyor elbette, tamamen ve bütünüyle yanılıyorlar, ama birilerinin böyle söylemesi gerekiyor."

    !---- spoiler ----!
  10. okurken dertlerinizden milyon saatlerinize uzaklaştırsa da, kötü bir yanı vardır, gerçek dünyaya döndüğünüzde (ya da her şeyin cevabının arandığı yere) kolay kolay alışamazsınız.