• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (9.20)
saatleri ayarlama enstitüsü - ahmet hamdi tanpınar
ahmet hamdi tanpınar'ın şiiri sembolist bir ifade üzerine kurulmuştur. aynı anlatım tarzı romanlarına da zaman zaman sirayet eder. "saatleri ayarlama ensitüsü" toplumumuzun bu değişme süreci içindeki durumunu, fertten yola çıkarak topluma varan bir teknikle anlatıyor. (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)


  1. bu kitabı okuyalı baya bir oldu, hatırladığım ya da kendi kendime yorduğum yegane konusu, her bir işin diğerinden daha gereksiz olduğuydu, o yüzden en sevdiğim türk romanlarından biri oldu kendisi. sonrasında huzur'u da okumuştum tanpınar ile ilk tanışmanın şerefine, daha da anlaşalım diyerek, aradığımı çok bulamamıştım gibi sanki huzur'da..
  2. bir dönem oprah winfrey'in takipçilerine tavsiye etmesiyle bayağı bir ses getirmişti abd'de, haliyle avrupa'da da. bunu müteakiben tanpınar ve saatleri ayarlama enstitüsü hakkında birçok gazete ve dergide incelemeler yapıldı. denk geldiğim birkaç tanesi: 1 2 3
  3. pragmatik bir yorum tarzını benimsersek eğer, kitabın insan tahlillerinden ziyade bürokrasideki içi boş makamlara vurgu yaptığını söyleyebiliriz sanırım. iş bitiricilikten uzak, tamamen insanları kendilerine muhtaç bırakan bürokrasinin niye getirildiğini dahi unutmuş olduğu kuralları ısrarla uygulama çabası sonucunda insanın kamu gücü karşısında nasıl ezildiğinin bir uzak bir tasviridir aslında..
  4. roman okumakdan ziyade şiir okuyormuşsun hissiyatı veren, her kelimenin özenle seçildiğinin daha ilk paragrafta anlaşılan muazzam akıcı ve sembolizm doruklarında olan kitap. romanda yer alan kelimeler öyle yerli yerinde kullanılmış ki içinden birini çıkarsan eş anlamlısını kullansan, sanki o büyülü anlatım bozulacakmış hissi veriyor.
  5. türk edebiyatının başarılı modern roman örneklerindendir. bergson'un zaman felsefesini; halit ayarcı'nın kendi zamanında, çevresinin zamanında ya da onun içinde veya dışında olduğu zamanda bulabilirsiniz. cumhuriyet'le değişen zaman algısını, değişen saatleri ve modernize olan acayip saat mübarek'i yine bu romanda bulabilirsiniz. hatta yozlaşan kurumları, yabancılaşan ve şaşalayan insanları bile bulabilirsiniz bu romanda.
  6. bu kitapta bir hala karakteri vardır ki onun olduğu yerlerde bayağı gülmüşlüğüm vardır. hele şu olay hiç aklımdan çıkmaz:

    !---- spoiler ----!

    hala bir gün ölür onu bir güzel tabuta koyarlar ve gömmeye götürürler. bu sırada erkek kardeşi (hayri'nin babası) direk ablasının evine gider ve ablasının servetini, parasını aramaya koyulur. bu sırada bizim halamız tam mezara koyulacakken uyanır ve doğrulur. tabi ortalık bir titrer, imamım falan beti benzi atar. hala etrafta kim varsa azarlamaya başlar sonra kendisini evine taşıttırır. getirdiğiniz gibi götüreceksiniz der. kadın tabutun içinde ahalinin omzunda şehrin içinden doğru evine gider. tabi gören hayret ediyor. omuzlarda taşınan bir tabutun içerisinde kefeniyle oturan bir kadını kim görse şaşırmaz? kapısının önüne geldiğinde iner tabuttan, "nerede o servet düşmanları? nerede o paragözler? hey gidi hey, ben ölür müyüm sandınız?" gibi söylenerek evine girer ve erkek kardeşini iş üstünde yakalar. ona da zılgıtı geçer tabi. erkek kardeşi de sanki böyle bir şeyi bekliyormuşcasına hoşgeldin ablacığım falan der de halanın çenesinin gazabından kurtulamaz.

    hayri'nin babası evden çıkar, bir araba kiralayarak eve dönecektir. arabada hayri, hayri'nin babası ve şoför vardır. şoför utana sıkıla, hala dirilmediğinden gömülemediği için "kabahat bende. işi daha çabuk tutabilirdim " der. hayri'nin babası da hiç şaşkınlık göstermeden "takdir-i ilahi. olur öyle şeyler" minvalinde şeyler söyler.

    !---- spoiler ----!

    çok keyif alarak okuduğum bir kitaptır. insanlar her ne kadar bilinmeyen kelimelere takıyor olsa da bir noktadan sonra anlamanızı zorlaştırmadığı için o kelimeleri düşünmez oluyorsunuz. tabi arada tdk'ya başvurmaktan çekinmemek lazım.
  7. her kitapçıya gittiğim zaman "bu kez kesin bunu alacağım!" dediğim ama bir türlü alamadığımdır.

    biri bana bunu hediye etmedikçe alamayacağım sanırım. okumak da istiyorum. neden böyle yapıyorsam.
  8. kitabı ikinci denememde ancak bitirebildim. ilkinden aşırı derecede sıkılınca okuduğumdan da bir şey anlamayıp bırakmıştım. ama kitabı bu kadar öven olduğuna göre ben bir şeyler kaçırıyorum diye düşünüp tekrar başladım.
    kitabın ilk yarısı gerçekten sıkıcı kendimle inat ederek bitiricem bu kitabı diye okudum resmen.
    kitabın ikinci yarısı hikayeden çok aktardığı alt metinler sayesinde daha iyi. ancak genel olarak ben beğenmedim ya da tam anlamadım bilmiyorum. ne kadar bu saatleri ayarlama enstitüsü olayı orijinal ve ilginç olsa da daha güzel şekilde aktarıladirdi diye düşünüyorum.
  9. henüz 12 yaşında bir ergenken tanıştığım, daha o zaman her yıl okunacak kitaplar listeme üst sıralardan giriş yapan güzide kitap. tanpınar'ın istisnasız her kitabı benim için böyledir fakat tanpınar'ı benimle tanıştıran bu kitabın yeri belki de işlevinden ötürü bambaşkadır.

    ikinci okumadan sonra sadece kullanılan kelimeler, kurulan cümlelerin yapısı için her yıl bir kez okumaya devam ettiğimdir.

    ayrıca penguen ingilizce çevirisi yayınladı birkaç yıl önce. özenli bir çeviri olmuş. tanıdıklara hediye edilesi.