1. neden sadece erkeklerden beklenen bir hareket olduğunu anlamıyorum. kadınlarda erkek arkadaşlarına çiçek almalı.

    aslında bunun altında "kadınlar çiçektir" sözü yatıyor. bu sözle ilgili internette karşılaştığım bir yorumu biraz düzelterek yazıyorum.

    !---- spoiler ----!

    kadınlar tarafından da kullanıldığını ve benimsendiğini gördükçe hayrete düşüren söz.

    çiçek dediğin bir vazo ya da saksı içinde bir köşede duran, olmadı bir toprak parçasında yaşamaya çalışan, yağmura ya da sizin verceğiniz iki damla suya muhtaç olan, her daim güzel, diri olması ve hoş kokması beklenen bir bitki türü.

    hadi bu çiçek durumu, etken, edilgen meraklısı erkeklerin işine geliyor diyelim ama hangi aklı başında olan kadın kendine atfedilen her zaman, güzel, diri, hoş olma misyonunu bu kadar çabuk benimsiyor ve eski güzelliği kalmadığında da bahçeden, vazodan, saksıdan çıkarılıp çöp poşetine atılmak suretiyle yok edilmeyi kabul edebiliyor, şaşırıyorum.

    duygusal görünümlü ve fakat aptalca edilmiş laflara ne çok kanan var yarabbim.

    !---- spoiler ----!
  2. biz de bilirdik sevgiliye çiçek almasını, lakin aç idik yedik çiçek parasını.
    -yılmaz güney
  3. dört yıllık sevgilimin bir kere almadığı çiçeği canım wtf bana iki kere aldı, kahrolsun öküz sevgili
  4. sevgiliye hediye alarak mutlu etme taraftarı olmadığım için hayatımda sadece bi kere yaptığım eylem. yalnız hediye alıp iki hafta sonra niye ayrıldım orası biraz şey..
  5. çiçek sepeti icat oldu mertlik bozuldu yeminle, kredi kartı olmayanlar hala çiçekçilerden nakit ilen satın alıyor olabilir. halbusi çiçek sepetinden alırsanız etrafta böyle koca koca buketlerle abuk sabuk güllerle, karanfillerle gezmenize gerek kalmaz. basarsın parasını kurye verir, siparişiniz iletildi mesajı üzerine arar sempati puanlarını leblebi gibi toplarsınız.
  6. @su adlı yazar arkadaşımız aklıma bir anektodu getirdi.

    sümer tilmaç' a, eşinden yeni boşandığı dönemde sanıyorum ki bir magazin muhabiri, "eşinize hiç çiçek alır mıydınız?" gibi saçma sapan bir soru yöneltti.

    sayın tilmaç ise bu soruya gayet olgun bir tavırla "ben eşimi hala çok seviyorum elbette ona çiçek alıyordum ama o bana hiç çiçek almış mı ve siz bunu gidip kendisine sorabilir misiniz?" şeklinde cevap vermişti.

    bu cümle, tıpkı şimdi anımsadığımda olduğu gibi yüzümde bir tebessüme neden olmuştu. tek bir cümleyle kişilere yüklenen rollere kontrolsüzce nasıl adapte olunduğunu çok güzel özetlemişti. çünkü çiçek almak (çiçek almak burada sembolik anlamda kullanılmıştır.) erkeğin göreviydi ve bir evlilik bitiyorsa bu kesinlikle erkeğin kadını mutlu edememesinden kaynaklanıyordu.


    tanım: iki taraf için de yapılması hoş eylemdir.
  7. sevgilime durup dururken "ben çiçekleri çok seviyorum biliyorsun değil mi?" diyip duruyordum ve en sonunda bana küçük bir çiçek bahçesi yapıp hediye etti..
  8. çiçeklerin koparılmasını onları öldürmekle eşdeğer tutup üzüldüğüm için hiç bir zaman istemediğim ve beklemediğim eylem. niyeyse canlı değillermiş gibi bir rahatlıkla hediye ediliyor,alınıyor. hele ki çiçekleri çok severim diyip onları öldürmek ne bileyim ben fazla hassas bakıyorum belki de.

    not : dikmek, büyütmek, beslemek içinse saygım sonsuz.
  9. vegansa hoşuna gidebilir, tabi organik gübresiz topraklarda yetişen çiçeklerse bunlar efem. çünki organik gübreler büyük ölçüde çiftlikler yani yani heyvanların kollektif olarak sömürüldüğü ve köleleştirildiği vahşi kurumlardan elde edilir.

    (bkz: bugün duyar kasmak için ne yaptın)
  10. akillara su sozu getiren baslik: "homo sapiens is the only species that kill and show plant reproductive organs as a valentine's day ritual", ya da buna benzer birseydi. aradim ama bulamadim sozun orijinalini.