1. insan, görmediği, varlığını bir türlü hissedemediği, olaylar üzerindeki etkisini maddesel olarak algılayamadığı her şeyi reddetmeye meyillidir.
    kriterleri; görülmeyen, hissedilmeyen şeyi kabul etmemek olması sebebiyle ikna etmek için, öncelikle olmayan veya inkar edilen şeyin varlığını kanıtlamanız gerekir.
    bu şeyin varlığını "her yerde hissedebilirsin" demekle olmayacağını, inkar edenler inananlardan daha önce anlamıştır. elinizde spesifik kanıtınız yok ise, varlığı kabul edilmeyen şeyin varlığına dair sabaha kadar konuşursunuz.

    ekleme:

    belki biraz amiyaneolacak ama bence bilim de bir din. o da inanmayı seçtiğimiz bir şey. algımıza göre yanlışlanabilir olması ya da deneylerle kanıtlanması gibi durumlar ile bağnaz inançlardan ayrılıyor sadece. yani, inandığımız tüm diğer şeyler, bilim yanında hurafe gibi kalıyor. bu yüzden tanrıyı reddetmek, bilimsel bakış açısına sahip bir inanç sisteminde çok kolay geliyor.
    bence, çoook çok eski zamanlarda (sanırım aristo'nun da) dediği gibi, tanrının varlığı ne reddedilebilir ne de onaylanabilir bir şey.
    yani eğer bilim yanlışlanabilirse, tanrının varlığı bilimsel bir düşünce altında düşünen ve yaşayan birinin sonuç bulabileceği bir şey değil gibi.

    bilim ise gerçek mi değil mi hiç bilmiyorum. yani bir tv yapmak, uzaya çıkmak ya da atomaltına girmek bilim elbette ama şimdiye kadar tanrının varlığının ya da yokluğunun bilimsel bir düşünce ile çözmek mümkün mü? dinlerin insanlar tarafından çıkarıldığı konusu biraz tarih bilgisi ile belki sonuca ulaşabilecek bir şey. ama bir yaratıcı unsurun varlığı ya da yokluğunu bence zaman makinesinden başka bir şeyle anlayamayız :)