1. adeta tecavüze uğramış bir sistemdir. 15 yılda 6 bakan değişmiş, bakanlığa bağlı yüzlerce bürokrat, müsteşar değişmiştir. her bakanlık koltuğuna oturanın kendi kadrosunu getirip, çocuk oyuncağıymış gibi davranarak hareket ettiği bir sistem olmuştur.

    bu konu da çözüm çok basit. milli eğitim bakanlığı ve ekonomi bakanlığı gibi konumu stratejik önem arz eden ve devletin yarınlarına etkisi son derece büyük olan, büyük kurumları/ bakanlıkları tamamen siyasilerden bağımsız bir kurum/ bakanlık haline getirmek çok büyük zor bir iş olmasa gerek...

    yıllara göre;
    - üniversite katsayı farkı artırıldı. ( 2003 )
    - müfredat değiştirildi. (2004 )
    - 3 yıllık lise eğitimi 4 yıla çıkarıldı. ( 2005 )
    - lgs gitti oks geldi. ( 2005 )
    - oks yerine 3 aşamalı sbs sistemi getirildi. ( 2007 )
    - öss yerine ygs ve lys geldi. ( 2009 )
    - üniversiteye girişte katsayı kaldırıldı. ( 2009 )
    - 3 aşamalı sınav kalktı, yerine yine tek sınav geldi. ( 2010 )
    - düz liseler anadolu lisesi oldu. ( 2010 )
    - 4+4+4 eğitim sistemi geldi. ( 2012 )
    - tek sbs yerine bir çok sınav geldi. ( 2012 )
    - dershaneler kaldırıldı. ( 2012 )
    - teog uygulanmaya başlandı. ( 2014 )
    - teog kaldırıldı. ( 2017 )
  2. diyanetin her yıl ezdiği 6 milyarı eğitime ve bilimsel araştırmalara yönlendirerek, tübitakı yeniden organize ederek işe başlanabilir. yani örneğin bir öğrencinin renkli gözün nazar değdirip değdirmediğini proje olarak sunmasına izin veren, öğrenciyi böyle bir proje sunabilecek kapasitede yetiştiren davarları tamamen temizlemeden bu saydığın maddeler uygulanamaz. din kültürü dersini de yeniden düzenlemenin bir faydası olmaz. yüzde 80'in üzerinde müslüman bir ülkede bir din hocasının "çocuklar kuran şunu demiş, incil böyle anlatmış, ateizm konuya şu açıdan yaklaşmış. siz bunları kafanızda değerlendirin ve hangisine inanmak istiyorsanız onu seçin" diye tarafsızlıkta anlatacak birini bulamazsın. bulsan da muhafazakar aileler tarafından linç edilir muhtemelen. yeterli zihinsel olgunluğa erişmemiş bir çocuğa ne anlatılırsa kabul etme eğiliminde olacağından, müfredatta lise 3-4'e kadar dinle alakalı bir konu olmamalı kesinlikle.

    bir diğer sıkıntı, son zamanlarda mantar gibi türeyen, niteliksiz üniversiteler. bunların elden geçirilip doğru düzgün hale getirilmesi ve yeni üniversite açılmasının engellemesi ve mevcut olanlarda düzenleme yapılması lazım. şu an en iyi üniversitelerde bile lise mantığında müfredat hazırlanıyor -en azından mühendislik bölümlerinde- öğrenciye a'dan z'ye tüm konuları verelim, kendi artık ne seçerse seçer mantığında kaotik bir yapı var. yabancı üniversitelerdeki gibi, 1. sınıftan itibaren öğrenciyi belli bir alanda ilerlemeye teşvik edecek bir müfredat oluşturulmalı, örneğin bilgisayar mühendisliği okuyan biri 1. senenin sonunda yazılım, donanım, mobil, teorik, oyun vb alt dalları seçerek, o alana özel eğitim görmeli. bu dediğim tüm bölümlere uygulanabilir,diğer mühendisliklerin de birçok alt dalı vardır muhakkak.
  3. sürekli sil baştan bozulup, her seferinde parçaları yanlış yerleştirilen bir puzzle'dir.
  4. türk eğitim öğretim sistemsizliği demek doğru olur. çünkü sistem denilen şey devamlı ve verimli olur bizdeki istikrarsız ve verimsizdir.
  5. öğrencinin sadece nota odaklanmasını sağladığı için saçma sapan adamlara itaat eden (örneğin tarikat şeyhleri) doktorlar, mühendisler, bilim insanları yetiştiren sistem.
  6. son yıllarda, sağlıklı,başarılı yeni nesiller yetiştirme üzerine değil, namus bekçiliği (güya tabii) üzerine kurulmaktadır. 29 kasım 2016 adana öğrenci yurdu yangını olayında da görüldü bu kısmen. ya da mesela okuduğum liseye, bizden sonraki dönemde, eğitime faydalı araç gereç almak yerine, okul içine kör noktaları da kapsayan kamera sistemi kurulmuştu.

    çocukluklarına mı inilmeli, ilişki terapistine veya üroloğa mı götürülmeli bilmiyorum ama baştakilerin kafalarını başka yerlere çalıştırmalarının sağlanması gerek. diş dolgularına kadar her şeylerini ödüyoruz nasılsa, bunun tedavisini de ödeyelim(*:karar mekanizması olmadığımızın, hastalıklı tutumlarını kabul etmeyeceklerinin farkındayım, temenni aslında bu.). yoksa bedeli daha ağır olacak...
  7. içinde birbiri ile uyum göstermeyecek kelimeler bulunuyor:
    türk ve sistem
    türk ve eğitim-öğretim
    türk ve eğitim-öğretim ve sistem
    şimdi diyebilirsiniz ki ''sende türk'ü gömdün, ne yapıyorsun? o kadarda değil.''
    bende size sorarım: ''türkiye'de sistemli bir iş yapan var mı?''
    cevabı da ben vereyim:
    var tabi ki. ama kim peki bunlar. nereden gelmişler, hangi kültür ile yetişmişler? peki kendini geliştirmiş kişiler (bu iş böyle olmaz diyerek, durumu iyi analiz edenler), hangi kültür, eğitim, düşünce tarzını örnek alarak geliştirmişler kendilerini?
  8. biraz klişe olacak ama türk eğitim sisteminde iki eksik var:

    1) eğitim
    2) sistem
  9. tek tipleştirmeye dayalı bir sistemdir. bu yüzdendir ki ne en çalışkanlar ne de en tembeller sevilir.
  10. CUmhuriyetin ilk yıllarında ülkemize gelen eğitim kuramcısı John Dewey bile ta o zamandan "Bu ne lan böyle, bir sürü kağıt kürek, sizden adam olmaz" diyerek çekip gitmiştir.

    İsteyen okuyabilir:

    Rapor