• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (9.12)
yeraltından notlar - fyodor mihailoviç dostoyevski
"insan olmak, gerçek insan, etiyle kemiğiyle insan olmak bile ağır gelir bize. utanırız bundan, insan olmayı yüzkarası sayarız, benzeri olmayan toplumsal birtakım insanlar olmak için çabalarız. ölü doğmuş insanlarız biz ve uzun zamandır canlı babaların çocukları değiliz, giderek daha çok hoşlanıyoruz böyle doğmuş olmaktan. zevk duyuyoruz bundan. çok yakın bir gelecekte bir şekilde düşüncelerden doğmanın yolunu bulacağız."dostoyevski'nin gogol etkisinden kurtularak kendi sesiyle verdiği ilk büyük yapıt olan yeraltından notlar, avrupa'daki büyük varoluşçu edebiyatı müjdeleyen bir roman. kitap, okuruna "yeraltı" diye adlandırdığı bir ruh halinden seslenen kahramanın uzun, çılgınca söyleviyle başlıyor. ardından, bu ahlakçı, uyumsuz, dürüst kişinin yaşadığı bir aşağılanma olayı anlatılıyor. yüz elli yıldır okunan gerçek bir başyapıt.


  1. dostoyevski'yi dostoyevski yapan bütün unsurları içinde barındıran ve insan doğasını anlamak için bir başucu kitabı.
    ee
  2. ''lisa, iyi biri olmama izin vermiyorlar'' gibi efsane bir cümlenin geçtiği kitaptır. aslında dostoyevski'nin anlatmak istediğini özetleyen ve yer altından gelen iç sesin notu budur. bir nevi yazıldığı dönemdeki yabancılaşmanın aynası olmuştur. bugünlerde sanırım çok daha sert bir yabancılaşma yaşıyoruz.
  3. okumaya başladığım dönemde varoluşsal bir arayış içerisinde, hayata dair önemli bir gizemi bir cümleyle çözmek derdindeydim. kısacası bu kitap bana bu anlamda bir çok şey kattı.
    hayat ve ben o kadar da abartılacak şeyler değildik..
    bahal
  4. insan olmaya çalışıyorum, izin vermiyorlar,der dostoyevski bu romanda. insan kendini varlığını kanıtlama hırsına adadı mı ne fena işlere, ne soytarılıklara girer bize gösterir. kendini soyutlamanın getirdiği tatminle şişirebilsede, yalandan da olsa o kurtarıcıyı beklemekten kendini alamaz. dışlanmış, terkedilmiş kişi kendini, 'onlarsızlığını' ispatlamaya girişmeye çalışır.en yüce idealleri, ahlaki ilkeleri ve dürüstlüğü de zırh gibi kuşanır. o zırh ise üstünde en gülünç ifadelerden daha komik ve yersiz durur. o zırhın içinde kaybolur.
  5. kesinikle iletişim yayınlarından okunması gereken kitap. bu kadar zor bir kitabı can gibi berbat bir basımdan okumak istemezsiniz.
  6. !---- spoiler ----!

    hasta bir adamım ben.

    !---- spoiler ----!

    vurucu bir cümle ile başlıyor dostoyevski bu eserine. zaten eser tümden vurucu. anlatılan hikâye, yazılan o ağır cümleler... defalarca okunması gereken bir eser. üstüne üstlük her okuyuşta farklı şeyler görebiliyor, daha önce nasıl göremedim sorusunu kendinize yöneltiyorsunuz.
    yeraltından notlar, edebiyat için bir dönüm noktasıdır belki de. bu kadar gerçekçi olup da bu kadar çarpıcı bir eser kaleme almak deha işi ki dostoyevski bir dehadır zannımca.

    bir insanın nasıl olur da, yolda gördüğü yaşlı bir asker ile ilgili kafasında kurdukları ne kadar ağır olabilir bunu yansıtmış, dostoyevski. bir insanın, düşüncelerinin ne kadar uçsuz bucaksız ilerleyebileceğini, kendi içinde nerelere gideceğini, hatta arkadaşlarla bir sofrada otururken, içten geçen ile dışa vurulan eylemin farklılıklarını yansıtması...

    yeraltından notlar bir şah eserdir.
    okumanız dileğiyle.
  7. süslü cümlelerden ziyade iç sesimizin konuşmaları gibi, bizden bir şeyler barındırır. rahatsızlık verecek derecede hem de.
  8. okuduktan sonra içimden, dostoyevski'nin omzuna dokunup dosto bak karşim allah kendi hira'sını bulan herkesle konuşur. demek geçti. gerçi dönüp bana burada bulunmandan sıkılıyorum. bir an önce kurtulmayı istiyorum. huzura kavuşmayı, yeraltımla baş başa kalmayı istiyorum. alışamadığım gerçek ve canlı yaşam soluğumu kesecek ölçüde bunaltıyor beni. diyebilirdi.
    okurken içim daralsa da bu kadar kıytı köşede kalmış duygu düşünceyi akıcı bir üslupla anlatabilmesi o'nun o karanlık, kasvetli, rutubet kokan yeraltısına katlanmayı kolaylaştırıyor.
  9. yer yer insana kendini sorgulatir acaba cevremi ne kadar iyi tanıyorum yada bakmaktan ziyade görebiliyor muyum diye. ayrıca okurken ilk bölüm fazla karışık gelmisti fakat ikinci kısımda hepsi gayet açık hale geldi.
  10. elimde tilki kitap yayını var ve kesinlikle tavsiye etmem. iş bankası yayınlarına göz attım ve iki çeviri arasında kocaman fark var gibi duruyor.

    kitabın iki bölümü olduğu zaten yazılmış. birinci bölüm yani yeraltı kendinizi tamamiyle kitaba odaklayarak okumanız gereken bir bölüm. çünkü içeriği hakkında hiç bir fikriniz yoksa eğer, neye uğradığınızı şaşırabilirsiniz. bu yüzden sıkıldığınızı düşünüp bırakmanızı tavsiye etmem. ikinci bölüm benim hızımı ve aldığım hazzı bir tık daha arttırmıştı.

    !---- spoiler ----!

    sadece bir anlığına durun ve düşünün. "canlılık" bize tam anlamıyla bir şey ifade etmiyor. ne olduğunu, varlığını nerede sürdürdüğünü, hatta adını bile bilmiyoruz. sahip olduğumuz kitaplardan yoksun kalsak eminim hayatımız alt üst olur. kimleri dost olarak seçip seçemeyeceğimizi, aşkı ve kini, neyi sevip neyi sevmeyeceğimizi bilemeyiz.

    etten, kemikten bir insan olarak yaşamaya çalışmak bazen zor olabiliyor. dahası bundan utanıp kendimizi ayıplıyoruz. "olmayan insan" denebilecek varlıklara dönüşmeye uğraşıyoruz. biz, evvelden beri canlı olmayan babaların ölü doğan çocuklarıyız. bu durum hoşumuza gidiyor, bize haz veriyor. imkanı olsa doğrudan düşüncelerimiz içinden doğacağız.

    !---- spoiler ----!

    edit: düzenleme
    gngrd