1. bugün albümlerime baktım önce 80'li yıllar, arkasından 90'lı yıllar. her geçen zaman, aylar, yıllar, bir öncekini aratır olmuş.
    yaşadığım dönem içinde ankara grisi'nde renkli bir adammışım. alışagelmedik saç modelleri denemişim, giyim kuşam kendimce bir tarz yaratmışım. geçen yıllar ise beni sıradanlaştırmış, renklerden kopup siyahtan ve gri tonlardan ayrılmaz olmuşum.
    burada topu, topluma atabilirim. beni aşağı çekmeyi başarmış, özgün olmak yerine topluma göre tavır almışım.
    dikkat çekmemeyi meyler olmuşum. hasbelkader yaşamışım. topluma dem vururken toplumdan da soyutlanmışım. bütün bu keşmekeşte, evrenin milyarlarca yıl ayakta kaldığı gözönüne alınırsa, senin 3-5 yılın evrenin çok da umrunda değil sanki,
    dünya; gün gelir de yerle bir olursa, yine ağaçlar coşacak, denizler kabaracak, tabiat dengesini bulacak, belki bu sıradanlık bizi kurtaracak ve ufak safsataları dert etmemeyi öğrenip karışıcaz kalabalıklara..
  2. tanrının adalet anlayışını sorguladığımda ortason sınıftaydım. her gece yatmadan önce bir ayetül kürsi, bir elham, 3 kulhü okuyordum. hayatımın en huzurlu gecelerini, en derin uykularını 5 sene kadar dua ettiğim gecelerde uyuduğumu hatırlıyorum. iyi ki o dua'ları edip huzurlu uyumuşum. ergenlikte kemik gelişimi gibi kalsiyumu manevi olarak beslediğimi düşünüyorum. bu saatten sonra gelen süt çok işlevsel değil.
  3. bazen kendimi bana kül yutturamazsınız modunda hocalar ile yetişkin öğrencilerin içiçe olduğu bir okul bahçesinde hissetsem de seviyorum burayı.
  4. vaktiyle itiraf.com adında populer bir site vardı, bu itiraf olayının atası niteliğinde, şuan itiraf edebilirim ki ben de her gün o siteye uğrar şahsıma yapılmış bir itiraf var mı kolaçan ederdim.
  5. itiraf ediyorum bugün aç veganlar gibi uyandım. içimde karşı koyamadığım yoga aşkı vardı. youtube'da yoga tx kanalı ile (morning yoga) 30 dk yogamı yaptıktan sonra 30 dk da ilave yürüyüş yaptım. nefes yollarım açılmış güneşe daha bir tebessümle bakıyordum, gözlerim kırışmıyor adeta sevgi doluydum. hatta bir kaç köpeğe günaydın dedim. sonra kahvaltı zamanı geldi ve buzdolabını açtım. peynir, sucuk, yumurta istemediğimi farkettim. brokoli, gelincikli ıspanak yemeği, pancar turşusu gözümün içine bakıyordu. hepsi bir ağızdan gel beni ye diyorlardı. ben de kayıtsız kalmadım. hepsini yedim. burada ironi yok aynen böyle bir gün yaşıyorum. birazdan lattemi içip kitap okuyacağım. pardon ya latte içemem içinde süt var. espresso içeriz napalım, veganlıkta çareler tükenmez.