1. bu bir oldukça neye kızgın olduğu belli olmayan baş karakter ile yolda bulunan esrarengiz taş arasında geçen hikayedir anlatılacak olan.
    zamanın hatra gelmediği bir yörüngede gezinilirken başıboş, yaşanılan zeminde yine birtakım otlar vardı kimi ayaklarla yer yer ezilmiş.
    ileride belirecek bir keops'tan daha kompleks apartmanlar henüz müstakbeldi, inşaat müteahhitliği diye bir meslek icat olunmamıştı.
    ileride unutulacak ve sonradan hatırlanılıp unutulduğu hatırlanmayacak olan bir içsel toprak yumurtlangacı peydahlanıyordu sık sık büyük gelişmiş adamlar tarafından. içsel toprak yumurtlangacı ismini bilgeler had safhada aptalca buldu ve değişime uğraması istenildi kanun vasıtasıyla.
    kanun, bilgelerin baktığı yöne getirtildi bilgelere ait eller ile. buna ileride bir ihtimal ilkesel vahiy çıkarımlaması denilecekti. kanun tüm bilgelere sırasıyla aynı şeyi söyledi.
    bilgeler birbirlerine farklı şeyler söyleyeduracaktı. kanunu bertaraf etmeden usulca bakmadıkları yöne kondurdular. bu oldukça kafa karıştırıcı bilge konseyi uğraşımını büyük gelişmiş adamların kafası almıyordu. bu yüzden bilge olanlar ve bilge olmayanlar vardır ya, bu yüzden bilgeler ile büyük gelişmiş adamlar aynı şeyi yemeyeceklerdir.
    ...
    bu kimilerine göre varlığından asla haber alınamayan hayatmekanı yörüngesinde biraz daha gezindi.
    ...
    gezinti anlatıcısı, ilkesel vahiy çıkarımlamasında zorunlu nihai karara varılacak gündurağına denk geldi. buranın anlatımı başladı.
    havarisçi veled koşusunu büyük gelişmiş adamların yerleşkesine 1 havarisçi veled boyu kala sonlandırdı. ona bakanlara bağıracaktı: ''pata tes''
    yerleşkede bulunan büyük gelişmiş adamlar saçlarından bir avuç kırdı, havaya atacakken ''pata tes'' diye bağırdılar höykürme biçimiyle.
    havarisçi veled tazı edasıyla gerisin geriye konseye yuhalandı ''pata tes'' nidaları ile, yarım havarisçi veled boyu öteden bilgelere geveledi.

    yeri geldiğinde kanun biçiminde anlaşılınabilecek kitap'a bilgeler bu çıkarımlamayı ekledi. eğer bir kişi artık bir daha ''içsel toprak yumurtlangacı'' sesi çıkarırsa, yeri geldiğinde ona eziyet edilebilecektir büyük bir haklılıkla.
    ...
    bu kimilerine göre varlığından asla haber alınamayan hayatmekanı yörüngesindeki gezintiye devam edecekti.
    ...
    yek
  2. bu bir oldukça neye kızgın olduğu belli olmayan baş karakter ile yolda bulunan esrarengiz taş arasında geçen hikayenin devam niteliğindedir anlatılacak olan.
    ...
    gezinti anlatıcısı, ilk anlattığı zamandan öncesine mi yoksa sonrasına mı denk geldi bilinemiyordu. anlatacağında kimi ortak karakterler vardı, zaman güdümlü hayatmekanları yakın olsa gerekti. büyük gelişmiş adamlar yerleşkesinde birinci ışıltıcıküre tam yukarısının biraz altında iken ikinci ışıltıcıküre gök üzerine tırmanmaya hazırlanıyordu. eğer ileride bir apartman dikilecekse tam buralara dikilmeliydi. çünkü ışıltıcıküre alırdı her daim salonun tam ortasına ve eve pek beyaz giyimli steteskop taşıyıcısı girmezdi.
    gezinti anlatıcısı büyük gelişmiş adamların yaşantısına eğildi:
    büyük gelişmiş adamlar yerleşkesinde henüz iplik çıkaran böcekler evrimleşmemişti, bu yüzden elbise yapıcısı olumlu düşünceler uyandırıcı bir meslektir. elbise yapıcısı hazır endüstriyel şablonlar nedir bilmezdi, her çalışması nevi şahsına münhasırdı. bu yüzden de üzerlerine kimi tabelalar asmazdı, ilineksellik fışkırsın diye.
    elbise yapıcısı gezinti anlatıcısına göre tam bir sanat düşmanıydı! çünkü bir türlü akımlara kapılmıyordu ve iyi bir yüzücüydü!
    büyük gelişmiş adamların en büyük özellikleri, yeri geldiğinde kanun biçiminde anlaşılınabilecek kitap'ta zorunlu tembellik hakkı bulundurmalarıydı. eğer bir büyük gelişmiş adam bir şeyin yapılmasını gerekli görmüyorsa, onu yapması tam bir suçtu.
    ...
    bu kimilerine göre varlığından asla haber alınamayan hayatmekanı yörüngesindeki gezintiye devam edecekti.
    ...
    yek
  3. bu bir oldukça neye kızgın olduğu belli olmayan baş karakter ile
    yolda bulunan esrarengiz taş arasında geçen hikayenin devamının
    devamı niteliğindedir anlatılacak olan.
    ...
    zorunlu tembellik hakkı, yeri geldiğinde kanun biçiminde anlaşılınabilecek kitap'ta herkesçe bilinerek en ince ayrıntısına kadar tanımlanmamıştı çünkü büyük gelişmiş adamlar olunabildiğince faydalansın diye: her bir duruma hinlikle uyumlanılabilsin diye!
    herkesçe kotarılabilmeliydi bu hak, çünkü bu bir haktı! bu herkes işine geldiğince kullanabilsin diye üzeri örtülmemiş boşluk hem de tam bir bilinç durumunda, elbette bu işte bilge konseyinin parmağı vardır. doğrusu,
    bilge konseyi ve büyük gelişmiş adamlar yaptıkları bir kuamisyon sonrası bu karara varabilmiştir.
    gelinilsin gezinti anlatıcısının bir diğer anlatacağı şeye:
    bu hayatmekanı ile lidyalılar hiçbir surette karşılaşamayacakları için, büyük gelişmiş adamlar metal yuvarlaklara ve işlevdaş papirüslere sahip değildi şu
    son zamanlarda altın standardizesinden tamamen kopmuş. bunun olmadığı söylendiğinde akla hemen bir yöntem geldiği için ve bu yöntem de takas şeklinde olduğu için
    evet bu hayatmekanında takaslaşmak vardı, tabii akıllara gelinmeyen şekliyle. öyle ki:
    bir büyük gelişmiş adam bir diğeri ile takas yapmalıysa ona yalnızca vermeliydi ya da ondan yalnızca almalıydı. bu ikisinden biri eylemlenmeliydi. daha açık:
    bir büyük gelişmiş adam elbise yapıcısından bir elbise almak istiyorsa ona 3 (üç) pata tes vermeyecekti. yalnızca gidip elbisesini alırdı.
    peki elbise satıcısı bunu neden kabul etsindi? işte cevap: bir diğer hayatmekanından bakanlar bu durumu neden idrak edemiyorsa, işte o yüzden!
    ...
    bu kimilerine göre varlığından asla haber alınamayan hayatmekanı yörüngesindeki gezintiye devam edecekti.
    ...
    yek
  4. bu bir oldukça neye kızgın olduğu belli olmayan baş karakter ile
    yolda bulunan esrarengiz taş arasında geçen hikayenin devamının
    devamına eklemelerdir anlatılacak olan.
    ...
    bu hayatmekanında sincaplar mevcuttu. eğer sincaplar var olacaksa birtakım ağaçlarda olmalıydı ve vardılar da.
    yerel fabllarda ve kültür ögesinde entelektüel hayvan imgesi baykuşa değil, sincapa üstlendirilmişti. gerçekten de sincap buna uygundur dostlarım.
    öyle ki toplu agaç öbekleri kralı okaliptus, ne zaman gizli fedaisi bal porsuğunu tehlikeli görevlere gark etse entelektüel hayvan sincap'tan fikir almış olurdu çoktan. böylelikle gizli fedai bal porsuğu görevinde başarıya ulaşır ve nesli kalmaya devam ederdi. aksi halde kral okaliptus bazı şeyleri engelleyemeyebilirdi
    çünkü kritik düşünme üzerine bazı eksiklikleri vardır her ağacın: ifade edememek gibi.
    bu acıntı verici durum büyük gelişmiş adamların atalarını incitmişti vaktiyle. bilge konseyi henüz kurulmamış, tek tük kalburüstü kişi bilgeleşiyordu yavaşça.
    bu okaliptus özelindeki kusur büyük gelişmiş adamların atalarının canını acıtmıştı çünkü onlar sudaki akislerinin yanı başında bazen dallar görürdü ve bunu ifade edemezlerdi. kendilerini o dallarla aynı hâlde gördüler akislerinde: çünkü bunu ifade edememişlerdi.
    bu kışkırtıcı hâl ile hemhâl olan bir rastgele kalburüstü kişi ansızın meczup olacaktı. soranlara ''kaybolmadım, zaten kayıp imişim!'' diyecekti. bu enkazla koştu,
    ilk gördüğü ağaca yıkıl dedi ya da yıkılmış bir ağaç gördü. bölün ve küçül dedi ya da bölünmüş ve küçük bir ağacın yanına koşmuştu. bir yanın incelsin ve diğer yanın
    yuvarlatılsın dedi ya da bu kısmı biliyorsunuz. soranlara ''kaybolmadım, zaten kayıp imişim!'' diyordu.
    sonra bu enkazla döndü lifli bitkilere koştu, onlardan lif elde etti. onları ıslattı, sarmallaştırdı; ince ve sert olana kadar. sonra ağaç ve lifi birbirine kattı:
    ifade edememeyi ve ifade edememeyi ifade edebilmeyi birbirine bağladı! bu enkazla icadına sarıldı ve hem de vurmaya başladı. sincap 'enstrüman' diyebildi.

    kritik düşünme üzerine bazı eksiklikleri vardır her ağacın: ifade edememek gibi. işte kalburüstü meczup, onu zemin edinmeyi icat etmiştir.
    ifade edemeyen üzerinden ifadelerde bulunmuştur. işte bu, dağınık varoluş kimliklerinin yapboz analojisini benimsemesidir: nasıl ki parçalar büyük resim uğruna birbirlerine dikta edilmeyi göze almışsa.
    ...
    bu kimilerine göre varlığından asla haber alınamayan hayatmekanı yörüngesindeki gezintiye devam edecekti.
    ...
    yek