1. tsk iç hizmet kanunu askerlik harp sanatını öğrenme yükümlülüğüdür diyor.(m.2)

    anayasa angaryayı yasaklıyor(m.18), bununla birlikte kanunsuz emir, onur kırıcı muamele vb. her yerde yasak zaten.


    5 aydır askerim. vicdani retçi değilim. ne orduya ne savaşa karşıyım(gerektiğinde tabi). ama bu değil. askercilik dışında hiçbir şey yapmadık, çay paspas lastik hamallık gibi savaş sanatı dışında da her şeyi öğrendik. koca koca adamlar hastası sağlıklısı manyağı akıllısı hepsini çürük sepeti gibi doldurup onlara hiçbir şey (hiç, sıfır, bildiğin hiçbir şey) öğretmemek. albaylar tatmin olsun diye koca koca adamları müsamere çocuğuna çevirmek. (bkz: yanaşık düzen) bu vakit kaybı değil. bu olmamalı. bu şekilde hiçbir faydası yok ki.

    dışarıda vergi ödüyordum prim ödüyordum burada devlet deli gibi para harcıyor barınıp kalmam için. ne uğruna? bir tane albay oo güzel yürüyorlar desin, bir komutan beleş çay içsin. komutanlar ayak işini görsün diye. arada bir de eziyet edip stres atıyorlar etten püften sebeplerden. çök kalk koş bekle azar. evladı olan zorunlu askerliği savunmasın. artık bu erkeklik milletperverlik gibi görünmesin. zorunlu askerlik devlet kaynaklarına ve gençlerin milliyetçilik duygusuna zarar veren bir kavram.
  2. askere alma modeli.

    1789 devrimi sonucunda yayımlanan insan ve yurttaşlık hakları bildirgesi, içinde yer alan milliyetçilik, özgürlük, eşitlik, mülkiyet ve yurttaşlık vurguları ve egemenliğin ulusa ait olduğu ifadesi ile bu esaslarda oluşturacak devlet olan ulus devletin formülasyonunun temellerini atmıştır.

    ulus devletin varlığını ve hedeflerini, istikrarını ve gelişimini sağlayacak/sağlama alacak şekilde askeri güç; yurttaşlık, vatani görev, ulus kavramları ışığında napolyon döneminde kullanılan “millet ordu” anlayışı ile sağlanmıştır. (evet hanımlar ve beyler artık faili biliyorsunuz.)

    1792-1815 yıllarında napolyon savaşları olarak bilinen savaşlarda fransız ordusu vatandaşlarından teşkil edilmiştir. bu savaş ayrıca orduların topyekunleşmesinin de ilk örneğini oluşturmuştur. savaşlarda verilen kayıp sayısı olağanüstü bir şekilde artmıştır.

    zorunlu askerlik uygulamasının ilk yasal örneği ise 23 ağustos 1793 konvansiyonu tarafından çıkarılan kanunun birinci maddesidir.

    “madde 1. şu andan itibaren, düşmanlarımızın tümü cumhuriyet topraklarından çıkartılana kadar, tüm fransızlar ordularda hizmet etmek üzere sürekli göreve alınmıştır.”

    bu madde ile fransız orduları nicelik üstünlüğe sahip olmuş, asker temini/kaynağı konusunda sıkıntı yaşamadan savaşlarda avantaj elde etmiştir.

    ayrıca o dönem, her kademedeki profesyonel askerlere ödenen ücretlerden ziyade zorunlu hizmet altına alınan vatandaşlar devletin mali yapısını da rahatlatmıştır.

    askeri itaat ve disiplinin sosyolojisi üzerine çalışmalar yapan bröckling şöyle der;

    "... tek tek her vatandaş, kendisini ulusal hareketin yakıtı haline getirmeliydi. vatandaş, ulusun yaşaması için ölmeyi istemek zorundadır ve arzu ettiği hayatı, sadece ve kendi ulusunun içinde yaşayabilirdi. ölüm ve vatan karşılıklı olarak birbirlerini güçlendiren bir gerekçelendirme bağlamı oluşturuyordu. ölüme duyulan hayranlık ulusa duyulan tutkunun son halkası ve ulusal devletin kutsama ritüeliydi."

    dünyanın çoğu ülkesini kapsayacak şekilde yapılan bir incelemeye göre;

    19 ülkenin ordusu yok

    104 ülkede zorunlu askerlik hizmeti yok (profesyonel ordu)

    9 ülkede zorunlu ve gönüllü askerlik hizmeti var

    14 ülkede seçici zorunlu askerlik hizmeti (yani yükümlüler arasından uygun görülenlerin seçilmesi)

    13 ülkede sivil, silahsız ve muharip olmayan hizmet alternetifi olan askerlik hizmeti vardır.

    türkiye’de zorunlu askerliğin anayasal dayanağı, 1982 anayasasının 72’nci maddesinde yer alan “vatan hizmeti” ifadesi ile oluşturulmuştur.

    “madde 72- vatan hizmeti, her türk vatandaşının hakkı ve ödevidir. bu hizmetin silahlı kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş sayılacağı kanunla düzenlenir.”
    ozee