1. kendisi, kurulu "devlet düzenini alaşağı etmek" ve "gençleri kötü yola/tanrı tanımazlığa yönlendirmek" gerekçeleriyle 500'ler meclisi tarafından 6 oy farkla idama mahkum edilmiştir. tabi kendisini seven ve kurtulmasını isteyen meclis üyelerinin ve dostlarının yardımıyla çok da sıkı hapis şartları altına alınmaz ve infazdan önce kaçırılması için fırsat bırakılır. dostları kendisine der ki "gel seni kaçıralım, seni haksız yere öldürecekler." kendisinin cevabı ise gayet manidardır ve şu dünyadaki milyarlarca insan arasından belki aynı tavrı sergileyebilecek 3-5 kişi çıkar diye düşündüğüm bir tavır sergilemiştir ölüme giderken:

    "önemli olan benim ölmem ya da ölmemem değil, önemli olan düzenin verdiği karara saygı duyabilmek. bugün, her ne kadar adaletsiz bir karar vermiş olsalar da bu karara uymak mecburiyetindeyiz. çünkü önemli olan düzenin devamlılığı. düzenin kararlarına saygı duymazsak, insanlar düzenin kararlarına uymazlarsa, bir düzensizlik ve anarşi hali baş gösterir ki, en istemediğimiz şey de tam olarak budur; en adaletsiz düzen hali [il] bile [/il] düzensizlikten evladır."

    tabi, keşke adil bir düzen olsa da kimsenin canı haksız yere yanmasa diye bir temennide bulunarak entryme son veriyorum...

    adaletle kalın...

mesaj gönder