1. aile kavramı tarihsel süreç içerisinde değişmelere uğramıştır.sanayi devrimi öncesindeki geleneksel toplumlarda ailelere baktığımız zaman bunların genel olarak kabile şeklinde olduğunu söyleyebiliriz,yine bu ailelerdeki her bireyin genel olarak aile ihtiyaçlarını karşılamak için çalıştığını ve genellikle kendi topraklarında tarımla uğraşan bu insanların iş hayatlarının da bir bakıma aile hayatıyla iç içe olduğunu yani bir anlamda günümüz modern toplumlarının aksine çalışma hayatlarının belirli zaman ve çevrede kısıtlanmadığını görürüz.ancak çağımızda bulunduğumuz bir çok ortamda tanımadığımız,haklarında hiçbir bilgi sahibi olmadığımız insanlarla temas halinde hayatlarımızı devam ettirmek zorundayız, bunun bir sonucu olarak ''yabancı'',''öteki'' kavramları ortaya çıkmıştır,modern dünyada yabancılaştığımız ve aynı zamanda bir başkası için başka bir yabancıya dönüştüğümüz günlük ilişkilerimiz sonucu aileye atfedilen değer de bu anlamda artmıştır,aile,bu karmaşık dünyadan ve formel ilişkilerinden kaçıp sığınabileceğimiz sıcak,samimi bir kurum olarak görülmeye başlanmıştır.bu süreçte modern toplumlardaki kalabalık ailelerin yerini çekirdek olarak tanımlayabileceğimiz aileler alırken mahremiyet isteği de artmaya başlamıştır.ailenin bu formuyla topluma hizmet edeceği,ideal olanın bu olduğu savunulurken özellikle de değişmekte olan sistemin kişilere yüklediği katı roller sebebiyle aile içinde artan çatışmalar,aile içi şiddet,boşanma vakalarındaki artış günümüzde bu kurumun için girdiği krizi göstermektedir.

mesaj gönder