-
youreads puanı (6.50)
-
gökalp baykal'ın "yabancılar" albümünün (çıkış yılı 1992 mi yoksa 1998 mi emin değilim) ve gökalp baykal'ın bütün şarkılarının içinde en güzel, en özel olan şarkısıdır bana göre (diğerleri için bkz: senin gibi bir kadın, simetrik yollar, konuş benimle)
her dinleyişim beni, cam kenarı otobüs koltuğundan, bolu mu yoksa yaklaştığım lanet şehir mi olduğunu anlamadan izlediğim yeşil yeşil tepelere, endişe ve heyecandan tırnaklarımı bitirip parmak uçlarımı yediğim ana ve içimde kalan korkulu son umuda götürür. sözleri naif, pamuk gibi söylense de yakıcıdır, eli kolu bağlıdır. ikinci kıtayı derin bir iç çekmeden söyleyen yok gibidir. ben demiyorum, isviçreli bilimadamları diyor.
kendileri şöyle başlar ve biter:
tüm lambalar giderek soluk bir hal almakta
insan birden yolunu kaybeder bomboş sokakta
işık yanan tek senin penceren, yukarda
bırakma burda, beni bu ıssız karanlık sokaklarda
bir şans daha, ne kadar vakit geçmiş olsa da
güzel günler pek bir çabuk bitip tükendiler
tüm denizler buzdağlarıyla nasıl örtüldüler
ulaşması ne kadar zor bir liman rotam şimdi
bırakma burda, beni bu hırçın buz gibi sularda
bir şans daha, ne kadar gözden yitmiş olsam da
son kuşların ardından bakakalmış bacalardan
tüter bugün o çaresiz özlem dumanları
belki bir gün, gelecek mevsimin ilk haftasında
bırakma burda,beni bu mutsuz keyifsiz havalarda
bir şans daha, ne kadar narin ve kırılgan olsam da
hâmiş: gökalp baykal, zamanında ilke ve berke hatipoğlu ikizleriyle çalışmış, yanılmıyorsam "catwalk" adlı bir projede. adamı bir daha sevdim, hatipoğlu'ları bir daha özledim.