1. bir tiranlığın içinde olduğumuzu tekrar gösteren beş para etmez tartışmalardır. türkiye siyaseti ortalama bir beynin aşağısında kalmıştır maalesef. bu seviyede herhangi bir bilgi kırıntısını bile paylaşmak ülke insanına angaryadır. seçim yapmak falan neyin şirinliği onu da anlamadım. asker polis emrinde, yasama yargı elinde istediğini yapabilirsin, yapıyorsun da yapacaksın da zaten. vur kafasına al ekmeğini, alıyorsun da zaten. bu neyin referandumu madem?

    platonun tiranlık eleştirisini yeniden okumak bugünü konuşmaktan daha faydalı olabilir. metnin tamamına buradan ulaşılabilir.
    !---- spoiler ----!


    Demokratik yönetimde herkesin söz hakkı olacağı için zamanla fakir
    halk zenginler karşısında hak arayışına girişip zenginleri düşman olarak
    görmeye başlar. Zamanla zenginlerle halk arasındaki anlaşmazlıklar hat safhaya
    ulaşır ve daha kalabalık olan fakir halk birisini tutar başa geçirir. Halkın tutup
    başa geçirdiği bu kişi tiranlığın tohumlarını taşıyan kişidir.
    Yönetimi ele geçiren tiran ilk başta yerini sağlamlaştırmanın ve varlığını
    devam ettirmenin yollarını arar. Bunun en iyi yolu ise, halkın dostu gibi
    görünmektir. Halkın dostu gibi görünen tiran bu sayede çoğunluğun desteğini
    almış olur. “İlk günler zorba (tiran) dört bir yana selamlar, gülümsemeler
    dağıtır, zorbanın (tiranın) tam tersi gibi gösterir kendini; yakınlarına ve halka bol bol umutlar verir, borçluları avutur, herkese hele kendi adamlarına topraklar
    dağıtır, dünyanın en cömert, en tatlı adamı gibi görünür…” Bütün bunlara
    rağmen bu kişi içinde tiranlığın tohumlarını taşıdığından, halkı hep buyruğu
    altında tutmanın yollarını arar. Bir tiran için bunu sağlamanın yolu ise, halkı
    savaşa sürüklemek ve ağır vergiler altında ezmektir. Bu sayede hem halk
    fakirleştirilip baştaki yöneticiye muhtaç hale getirilir, hem de işten başını
    kaldırıp durumunu düşünemeyeceği bir hale sokulur. Eğer bu isteklere karşı
    çıkan olursa da, bunların dost ya da düşman olmasına bakılmaksızın
    öldürülmeleri sağlanır. Verilen bütün cezaların da yasalara uygun olduğu ve
    toplumda adaleti sağlamak adına verildiği düşünülür.
    Platon’a göre, zamanla halkın düşmanı konumuna gelen tiran, kendi
    güvenliğini sağlayabilmek için paralı bekçiler tutmak zorunda kalır. Bekçi
    olarak tuttuğu insanların ihanetine uğramamak için de onları fazlasıyla
    doyurması gerekir. Etrafında gerçek anlamda bir tek dost bırakmayan bu
    yönetici, paralı bekçilerini dost gibi görmek ve onlara güvenmek zorundadır. Bu
    anlamda bir tiranın yönetimde kalma şansı sahip olduğu maddi güce bağlıdır.
    Bunun farkında olan tiran, bütün masrafları devletin kutsal hazinelerinden ve
    halktan alacağı ağır vergilerle karşılama yoluna gider. Bütün bunlar da toplum
    değerlerinin tek kişi tarafından sömürüldüğünü, halkın korunması gibi bir kaygı
    güdülmediğini göstermektedir.
    Böyle bir yönetim altında yaşayan halkın mutlu olma şansı ise hiç yoktur.
    Tiranlık ya da zorba yönetimde dilediğini yapan, başta bulunan az sayıdaki
    insandır. Bunların dışında kalan hemen hemen bütün yurttaşlar, boyunduruk
    altında, yoksulluk içinde, köle gibi yaşarlar.


    !---- spoiler ----!
    abi

mesaj gönder